|
|
Live Vote is temporarily unavailable.
|
|
Ersümer’in istifasıyla hükümette uzun zamandır beklenen revizyon için de bir fırsat doğmuş oluyor.
Gerçi, aylardır tartışılan, koalisyon içinde ve kamuoyunda gerginlik yaratan Ersümer’in görevinden ayrılması bile başlıbaşına bir revizyondur. Ancak hükümetin yeni bir yüzle yeni bir başlangıç yapabilmesi için daha kapsamlı bir revizyonun gerekliliği, artık kamuoyunda da kabul görüyor.
Kemal Derviş’in Türkiye’ye gelişi, ekonomiden sorumlu bakanlığa atanması, krizden kurtuluş reçetelerinin ve ekonomik programın açıklanması, Türkiye’de, mevcut krizi aşmanın da ötesinde ciddi yapısal değişiklikleri gündeme getirdi.
Ancak hemen bir başka soru da sorulmaya başladı: “Bu programın arkasında güçlü bir siyasal irade var mı?”
Eski ekonomik programı iki kez kazaya uğratan, siyasal hatalar yapan bir hükümet böyle güçlü bir ekonomik programı uygulayabilir mi sorusu hemen arkadan geldi. Hatta sadece işçi ve işveren temsilcileri, sivil toplum örgütleri değil, dış kaynak musluklarının başında bulunan ülke ve uluslararası kuruluşlar da bu soruları sormaya başladılar. Hatta Amerika’nın Ankara Büyükelçisi, hükümetle doğrudan temasa geçerek, “Derviş’i ve Derviş’in programını destekliyor musunuz?” sorusunu sıkça sormaya başladı.
Bu noktada hükümetin direnmesi anlamsız.
Ersümer’in istifası, revizyon için fırsat...
Hükümet, kalıcı olmayı ve iddiasını sürdürmeyi istiyorsa bu fırsatı iyi değerlendirmelidir. Bunun için de koalisyonun üç konuda atağa geçmesi gerekiyor.
Birincisi, bir an önce hükümette değişiklik yapmak. Bunu yaparsa, en azından kamuoyu ile inatlaşmadığı mesajını verecektir.
İkincisi, yolsuzluklarla mücadele etmek, bu konuda kararlı olduğu mesajını vermek. Bunu yaparken savcılarla, yargıçlarla zıtlaşmamak.
Ve üçüncüsü, ekonomik programın da zorunlu kıldığı siyasal yapılanma çabalarında öncülüğü ele almak. Yeni anayasa, yeni Siyasal Partiler Yasası ve Yeni Seçim Yasası için harekete geçmek.
Son olarak... Gecikmemek...
| |
Revizyon o
kadar zor mu?
