Home page
Haber Menüsü


Ümit Sezgin
Yazara e-mail göndermek için fotoğrafa tıklayınız.
 
Bakan Gül kimi tehdit ediyor?
 
Dışişleri Bakanı Gül diyor ki; “DEHAP nedeniyle seçim iptal edilirse daha kuvvetli geliriz.” Yani?... “Bizden kurtulmak için seçimi iptal ettirmeyin, hata edersiniz!” Sizce de hafif tehdit yok mu?
 
Ankara
NTV-MSNBC
 
16 Eylül 2003—  DEHAP davasıyla ilgili süreç ilginç seyrediyor. Yoğun kulis çalışmalarına tehditler karışıyor. Yargıtay ve YSK’nın önündeki soru ise şu: “Hukuki bir karar mı verecekler, yoksa siyasi mi?”

   
 
       
    TOP5 Ergenekon’da 16 kişi daha gözaltında  
NTVMSNBC Reklam  
 

  DEHAP’ın sahte belgelerle seçime girdiği iddiasıyla açılan davada nihai karar yaklaştıkça, Ankara kulislerinde tabiri caizse at izi kurt izine karışıyor.
       Nihai karar için iki hamle kaldı. Önce Yargıtay temyizde son sözünü söyleyecek. “DEHAP yöneticilerine verilen mahkumiyet doğrudur” derse, karar kesinleşecek ve söz sırası Yüksek Seçim Kurulu’na gelecek. Tarihte örneği görülmemiş bir sorunla karşı karşıya kalan YSK üyeleri de nasıl bir çözüm bulunacağını kara kara düşünecek.
       Siyasi mahvillerde önceleri ciddiye alınmayan bu dava, 3 Kasım seçimlerinin iptali, parlamento dağılımının yenilenmesi gibi ihtimaller gündeme gelince, birden tüm dikkatlerin odağına oturdu.
       
KİM HANGİ KULİSİ YAPIYOR?
       Kolayca tahmin edileceği gibi, davanın önem kazanmasından sonra hem Yargıtay hem de YSK üzerinde yoğun kulis çalışmaları başladı.
       Türkiye’nin AKP iktidarından kurtulması gerektiğine inanan, AKP’yi tehlike olarak gören her kesim hem Yargıtay üyelerine hem de YSK üyelerine “bu altın fırsatın kaçırılmaması gerektiği” telkininde bulunuyorlar.
       Çok açıktır ki karşı bir kulis taarruzu da AKP cephesinden geliyor. Parti yönetiminin önde gelenlerinden biri özel sohbette aynen şöyle diyordu:
       “Yargıtay’daki durumu çok bilmiyorum ama YSK üyeleri arasında bizi tehlike olarak görenlerle dirsek temasında olan kimi isimler var.”
       Aynı yetkili bu temaslar nedeniyle YSK’nın “sağduyulu bir karar” verip veremeyeceği konusunda endişeli olduklarını saklamıyordu.
       Yalnız Dışişleri Bakanı değil, Başbakan dahil pek çok AKP yöneticisinin “Seçim yenilenirse daha kuvvetli geliriz” sözü sadece propaganda amaçlı olarak algılanmamalı. Bu sözün altında biraz da Yargıtay ve YSK üzerinde, kulis çalışması yürütenlere mesaj var; “Seçimi iptal ettirirseniz, istemediğiniz AKP 400’den fazla milletvekiliyle gelir.”
       AKP yeni seçimden gerçekten güçlenmiş olarak mı çıkar; çok tartışılır ayrı mesele. Ancak bu mesajlar aslında AKP’nin yeni bir seçim istemediğinin de göstergesi gibi. Hazır ellerinde 366 vekillik bir tek parti iktidarı varken, neden yeni bir seçim riskine girmek istesinler ki?...
       
YARGITAY VE YSK NE KADAR ETKİLENECEK?
       Tabii burada kritik soru Yargıtay ve YSK’nın bu kulis çalışmalarından ne kadar etkileneceği? Ya da başka bir deyişle karar verirken hukuki mülahazalarla mı yoksa siyasi mülahazalarla mı hareket edecekleri.
       Normal koşullarda Yargıtay’ın siyasi mülahazalarla hareket etmesi düşünülemez bile. “Dosya münderecatı” neyse, kitapta ne yazıyorsa, ona göre karar vermeleri beklenir.
       Ancak, Yargıtay üyeleri bu kez farklı düşünemezler mi? Türkiye’deki siyasi yaşamı alt üst edebilecek böyle bir kararı, kuru hukuki değerlendirmelerle vermek kolay olmasa gerek.
       Sorun YSK üyeleri için daha çetrefilli. YSK bir yanıyla yargı organı bir yanıyla da siyasi düzenleyici bir kurul. Üstelik DEHAP davası, taa seçim öncesinden beri YSK üyelerinin önüne defalarca gelmiş, pek çok hatalı karar içeren bir dosya. Dahası bu dosya yüzünden YSK üyeleriyle Yargıtay Başsavcısı birbirlerini suçlar duruma gelmiş vaziyetteler.
       İşte böyle bir dosyada YSK üyeleri bugüne kadar aldıkları kararların hatalı olduğunu kabul anlamına gelecek bir “yeni karar” alabilecekler mi?
       Hatırlayın, başsavcılık önce DEHAP’ı seçime katılabilecek partiler listesinde YSK’ya bildirmişti. Seçim arefesinde ise “pardon hata yaptık, DEHAP örgütlenmesini tamamlamamış, seçime girmemeli” diye YSK’şa başvurmuştu. YSK, “geç kaldınız, pusulalar bile basıldı” diyerek itirazı reddetmişti. Seçim sonrasında ise DYP’liler YSK’ya başvurmuş, “DEHAP örgütlenmesini tamamlamadan seçime girdiği için” iptal istemişlerdi. YSK, bu kez de DEHAP’ın örgütlenmediğine dair yeterli delil olmadığı için talebi reddetmişti. Ve seçim sonuçları kesinleşmişti.
       Şimdi Yargıtay, DEHAP’lıların sahte belgelerle seçime girdiğini onarsa, YSK’nın önceki kararında sözünü ettiği eksik delil tamamlanmış olacak.
       YSK’nın ne yapabileceği belli. Ya seçimi iptal edecek, ya oy dağılımını yeniden yapacak ya da “seçim sonuçları çoktan kesinleşti, geçmiş olsun” deyip, itirazı reddedecek.
       Birbirinden beter üç karar... Ehven-i şer bile yok. Kırt katır mı kırk satır mı misali...
       “Hukuk hukuktur, her koşulda uygulanmalıdır” denip seçim iptal edilse; yaşanacaklar, ne kadar demedim dese de, Başkan Tufan Algan’ın deyimiyle tam bir “kaos”. Bir yıl dolmadan gidilen yeni seçimin Türkiye’ye getireceği yük ve sıkıntıların vebali kimin olacak? Sizin, benim, en çok da AKP’lilerin...
        “Neden böyle hatalar yaptınız?” diyerek YSK ve Yargıtay Başsavcısı hakkında suç duyurusunda bulunma ve tazminat davası açma hakkımız olacak.
       DEHAP’ın oyları düşülerek milletvekilliği dağılımı yeniden yapılsa, ayrı bir bela... Bugüne kadar milletvekilliği yapan 66 kişi ortada kalırken, 66 siyasi mevta yeniden hayat bulacak. Milletvekilliği düşen 66 kişinin, sandalyesi azalan AKP ve CHP’nin bu duruma sessiz kalacaklarını, karşıt davalar açmayacaklarını düşünmüyorsunuz herhalde... Hele hele, yine Tufan Algan’ın dediği gibi Tayyip Erdoğan’ın da milletvekilliği, dolayısıyla başbakanlığı düşerse, yandı gülüm keten helva.
       Ya üçüncü seçenek? Diyelim ki YSK, “Geç kaldınız, seçim sonuçları çoktan kesinleşti” dedi. Pekiyi, 3 Kasım seçimlerinin meşruiyeti üzerine düşen gölge ne olacak? Sahte belgeler kullanmış bir partinin yeraldığı seçim demokratik kültürümüze nasıl sığacak?..
       Her sahnesinde daha derin batağa saplandığınız kabuslar gibi...
       Yargıtay’ın mahkumiyet kararını bozması, yargılama yenileneceği için bizi en azından bir yıl kadar rahatlatır ama, nihai çözüm değil.
       Keşke YSK, şu deniz derya mevzuatımızda, şu ana kadar kimsenin aklına gelmeyen ya da dikkatini çekmeyen bir hukuki hüküm bulup, tüm sorunları çözse, kaldığımız yerden devam etsek.
       Ya da en iyi çözüm bizim cin fikirli bilgi işlem uzmanı arkadaşımızın sihirli formülü; “Aç-kapa abi bilgisayarı, sorun çözülür!!”
       Biri şu Türkiye’yi açıp kapasın lütfen!...
       

Ümit SEZGİN / NTV - CNBC-e Ankara Haber Müdürü
 
       
   
MSNBC News Oydaştırabildiklerimizden misiniz, oydaştıramadıklarımızdan mısınız?
MSNBC News Yerel seçim referandumla birleşirse?...
MSNBC News Zirveden çıkan oydaşma mı, oynaşma mı?
MSNBC News Öğrenmemek kadar bilmemek de suçtur
MSNBC News Son tahlilde 'Buna da şükür'
MSNBC News Amerika'da 'derin devlet' mi var?
MSNBC News Bosna'yı kalbimizle değil aklımızla sevelim
 
     
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları