Home page
Haber Menüsü


e-posta göndermek için resme tıklayın.
 
Enflasyon korkusu!
 
Dün akşam bu yazıyı bitirdiğim sırada, haberlerde TUSİAD Başkanı’nı izledim. Hazırlattıkları ve Sn. Özilhan’ın açıkladığı ekonomik raporun temel olarak enflasyon korkusunu ve önlemlerini içerdiği anlaşılıyor.
 
Ankara
NTV-MSNBC
 
15 Ocak—  1979’dan bu yana yüksek enflasyonun Türkiye ekonomisine getirdiği zararları devamlı yazdım. Bu süre içinde, yüksek enflasyon yüzünden özellikle sanayi yatırımları azaldı ve sonunda durdu. Gelir dağılımı olağan üstü bozuldu. Bu düşüncelerim “Enflasyon” adlı kitabımda yayımlandı. (Temmuz 1997). Ümit Yayıncılığın sahibi değerli yazar, gazeteci dostum Ümit Gürtuna, kitabın genişletilmiş 2. baskısını da Eylül 1998’de yayımladı. Kitabın alt başlığı “Yirmi Yılda Ne Değişti?” idi.

   
 
       
    TOP5 Ergenekon’da 16 kişi daha gözaltında  
NTVMSNBC Reklam  
 

  1998’de ikinci baskıyı hazırlarken açık yürekle belirteyim ki, ben bir 10 yıl daha enflasyonun dizginlenemeyeceğini düşünüyordum.
       Önce, gelişmekte olan ekonomilerde kalkınma ve sanayileşme hamlesinin sürdürülmesi için artan bir talebin gerekli olduğuna inanan bir iktisatçı olduğumu belirtmek istiyorum.
       Devlet Planlama Teşkilatı’nda çalıştığım dönemlerde (1963-1973) bir önemli tesbitim şu olmuştu:
       İlk Müsteşar Osman Nuri Torun’dan, ayrıldığımdaki (1973) Müsteşar Kemal Cantürk’e kadar bütün üst düzey planlamacıların ortak bir hedefi vardı: “Sanayileşmek, yani kalkınmak için yatırım yapmak gerekir, öyleyse her yol zorlanacak, kaynak bulunacak ve yatırım yapılacaktır”.
       Çok çeşitli yurtdışı ve yurtiçi bolluğa karşın bugün aslında hala Türkiye yatırımlar için kaynak kıtlığı, eksikliği çekiyor. 1960’larda, 1970 ve 1980’lerde ise, vergi gelirleri dışında ülkede hemen hemen hiç kaynak (yatırılabilir fon) yoktu. Yabancı sermaye yok denecek kadar az; dış borç çok kıt, zor ve ağır koşullu. Var olan düşük kapasitedeki özel sektörün tasarruf eğilimi çok düşük, dolayısıyla yatırılabilir fon yaratabilmesi olanaksızdı. İhracat, turizim ve hatta 1960’larda başlayan yurtdışı işçi gelirleri önemli bir miktar tutmuyordu.
       Kalkınmanın gerektirdiği alt yapı, enerji, haberleşme yatırımlarını zaten ancak devlet yapabiliyordu. Bu nedenle sanayinin gelişmesi için devlet hem bu yatırımları yapmak, hem de özel sektöre yatırım fonları aktarmak zorundaydı.
       Kamu iktisadi teşebbüslerinin ve özel sektörü teşvik sisteminin finansmanı için tek kaynak bütçeye dayanıyordu. Oysa, bu yatırım programlarının gerektirdiği kaynak, bütçe olanaklarının bazı yıllarda 10-15 katı idi. Bir tek olanak vardı; açık finansman. Bu da enflasyon demekti.
       2000’li yıllarda ulaşılan kalkınma ve sanayileşme düzeyimizin, (kim ne derse desin) arkasında işte bu düşük oranlı enflasyon (canlı talep) en büyük nedendir. Son 35 yılda ülkemizin verdiği sanayileşme, kalkınma savaşının içinde görev almış, yaşamış bir iktisatçı, politikacı olarak, bu düşüncemin tartışılmasını diliyorum.
       1980’lerin bankerlik dönemini ve 1994 sonrası devletin finansmanı için yaşanan sıcak para olayını doğru anlamak gerekiyor. Bu dönemde yaşanan yüksek enflasyon, reel ekonomik, parasal ve mali açılardan, teorik ve pratik dayanağı olmayan bir aşırı nakit akımının doğal sonucudur.
       Bireylerin ve firmaların hiçbir üretken faaliyet göstermeden bankalar aracılığı ile devlet kağıtları karşılığı elde ettikleri yapay gelir, yüksek faizin trampleni oldu.
       Bu dönemdeki çok yüksek enflasyon, ekonomik çöküntünün tek ve ana nedenidir. Bununla başta belirttiğim yatırımların ve sanayileşmenin tasarruf kaynağı olan fiyat artışlarını kesinlikle ayrı irdelemek ve tartışmak gerekir.
       Basit bir ekonomik çalışma şunu göstermektedir; geri kalmış ekonomilerin, gelişme sürecinde ortalama %10-20 yıllık enflasyon kaçınılmaz olarak yaşanmaktadır. 1965-1995 arası Türkiye, Arjantin, Meksika, İsrail, Yunanistan, Portekiz, Ispanya ve Brezilya’daki veriler bu çalışmayı doğrulamaktadır. Elbette üretimi teşvik eden taleb artışını yaratmak ile, Türkiye’de yaşanan kamu açığını karşılamak için başvurulan açık finansmanı karıştırmamak çok önem taşır.
       Şimdi krizin aşıldığı ve enflasyonun kontrol altına alındığı varsayılarak, Türkiye önümüzdeki 5 yıl bu sav üzerinden yeni bir ekonomik program yapabilir. Hem kamuda hem özelde IMF ile bu tartışmayı yapacak ve başaracak iktisatcı ve maliyecilerin var olduğunu iyi biliyorum.
       
 
       
   
MSNBC News TV'de bir film seyrettim
MSNBC News Kötümserim
MSNBC News Kimse ders almıyor
MSNBC News Yapısal değişimin acıklı yanı
MSNBC News Bu yıl seçim olmayacağını görecekler
MSNBC News Parti sayısı elliye yaklaşıyor!
MSNBC News Küreselleşme karşısında sosyal demokrasi
 
     
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları