|
Ergenekonda 16 kişi daha gözaltında | |||
Önce AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğanın milletvekili adayı olup olamayacağını uzun uzun tartıştık. Sonunda Yüksek Seçim Kurulu olumsuz karar bildirdi. Bir süre de bunu tartıştık. Sonra yeni bir tartışma başladı: Erdoğan kurucu üyelikten ne zaman istifa edecek; kurucu üyelikten istifa ettikten sonra genel başkanlıktan ayrılacak mı, ayrılmayacak mı? Bu tartışma da yeni bir gündemle noktalandı. Erdoğan kurucu üyelikten ayrıldı; ama genel başkanlıktan ayrılmayınca AKP ile ilgili kapatma davası açıldı. Siz bu araya bir de Recep Tayyip Erdoğanın malvarlığındaki artışla ilgili davayı ve çocuklarını Ramseyin sahibi Remzi Gürün sağladığı bursla ABDde eğitim görmüş olduklarının açığa çıkmasını ekleyin. Oysa seçim 2003 yılı Nisan ayında yapılsaydı, AKP ile ilgili tüm bu gelişmeler sonuçlanmış ve bir karara bağlanmış olacaktı. YASAĞINI KALDIRMAYANLAR RAHAT MI? Ama tersi oldu ve AKP ile ilgili tüm bu gelişmeler, bu partiye oy vermeyi düşünen kesimlerce, AKP sindirilmek, cezalandırılmak isteniyor diye görüldü. Bu seçmen kitlesine göre, hukukun haklılığı veya haksızlığı bile konuşulmaya gerek yok; Erdoğanın malvarlığı ile tartışmanın gündeme gelmesi ise büyük haksızlık... Erdoğanın, ülkeyi yönetmeye aday bir siyasetçi olarak, kendi ülkesini Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine şikayet etmesi; malvarlığı ile ilgili davaya katılıp, diğer liderlerden farklılığını gösterip hesap verme yoluna başvurmaması, sağlıklı olduğu gün gibi aşikarken, evine çağırdığı devletin doktoruna ilginç bir hastalık raporu yazdırmayı göze alması da pek üzerinde durulmaya değer bulunmuyor, bu kesimce. Ancak ben daha önce de sordum; şimdi de soruyorum: Aynı şeyleri Deniz Baykal, Mesut Yılmaz, Tansu Çiller, Bülent Ecevit, Recai Kutan yapsaydı ne olurdu? Tabi ki tüm bunlarla birlikte, Erdoğanın siyasi yasaklı olmasına yol açan süreci kapatmayan siyasi kadrolar, şimdi kendi vicdanları ile hesaplaşma halindedir veya böyle olmak durumundalar. Erdoğanın siyasi yasakları kalkmış olsaydı, mal varlığı veya çocuklarının bursu ile ilgili tartışmalar daha başka bir zeminde tartışılıyor olacaktı. Oysa bugün, Erdoğanla ilgili tüm tartışmalar, haklı veya haksız, Erdoğanın mağduriyeti gibi görülüyor veya gösteriliyor; AKP de bundan oy çıkarmak için her şeyi yapıyor. Bazen insan düşünmeden de edemiyor, Erdoğan ve AKP bu tartışmalara özellikle mi zemin yaratıyor? ERDOĞAN HAKSIZLIK EDİYOR Recep Tayyip Erdoğan, Nevşehirde açıkladığı, bir medya grubu ile CHP arasındaki anlaşmanın belgesini hala gün ışığına çıkarmadı. Herhalde o da bugüne kadar alışık olduğumuz siyasi tutumu sürdürüyor; daha verimli ortamı bekliyor. Oysa bu alanda da Erdoğanın yeni olduğunu göstermesi beklenirdi. Böylesine etik dışı bir durum varsa Erdoğan, bu belgeyi, eline geçtiği andan itibaren, bir saniye bile saklamamalıydı. Hani, meydanlarda, Doğrudan bana bağlı beyaz masalar kuracağım. Oraya yolsuzlukları, pislikleri bildireceksiniz, ben o zaman bunu yapanların alnını karışlayacağım diyen kendisi olmasa neyse... Erdoğana yönelik eleştiriler gündeme getirdiğimizde AKPli dostlarımızdan pek çok mail alıyoruz; onlar da bizi eleştiriyor. Ama, eleştirilerimiz kaynağı, siyasi anlayışını farklılık, temizlik, yenilik temaları üzerine oturttuğunu söyleyen Erdoğanın söyleminin kendisi. Erdoğan, Türkiyede gerçekten bir yeniliği başlatabilir. Hala da bu şans kaçmış değil. Bunun yolu, açıklık, şeffaflık, hesap vermeye hazır olmak ve eleştirilere olgun yaklaşım gibi birkaç basit maddede gerçekleşebilir. Yani Erdoğan, dün tartışmalı doktor raporuna sığınacağına, mahkemeye çıkıp malvarlığındaki artışı savunabilseydi, hesap verebilseydi daha büyük alkış almaz mıydı? | |||||||||
Bunu yapmayan, Erdoğan,, bu nedenle kendisini eleştirenleri, özellikle medyayı meydanlarda halka şikayet ediyor. Katıldığım mitinglerde ben de tanık oldum. Medyanın durduğu tarafı göstererek , kendisine haksızlık edildiğini söylüyor ve halka şikayette bulunuyor. Medyanın başka partileri tuttuğunu söylüyor. Haksızlık ediyor. Bugün medyanın en büyük desteği Erdoğanadır. Siz hiçbir gazetede, Halkın Gönlündeki Başbakan Deniz Baykal veya Mesut Yılmaz veya Tansu Çiller, veya Bülent Ecevit diye sür manşetten verilmiş haber gördünüz mü? Ama Erdoğanı destekleyen medyaya açın bakın, her gün böyle sür manşetler var. Erdoğanın rakibi partilerle ilgili haberler ise ya hiç yok, ya da sadece eleştiri dozu yüksek haberler. Erdoğanın istediği medya bu galiba. Medyaya yönelik bizim de pek çok eleştirimiz var; ama inanıyorum ki ne Türkiyenin ne de bizim istediğimiz medya Erdoğanın düşündüğü ile örtüşmüyor. Örtüşürse asıl tehlike o zaman başlar. | |||||||||
Erdoğan'ın vaadleri AKP ve Erdoğan'ın söylemi Erteleme belirsizlik demek Erteleme isteyenler moral topluyor 1 Ekim kritik gün Bu iş ağız tadıyla olmayacak YSK demokrasi sürprizi yapsa AKP'nin başına gelenler Karmaşaya rağmen seçim Sezer sessiz ama derinden Şuracıkta 50 gün kaldı Yine doğrusunu yapıyorlar! Sorumluluğu üstlenmeme |
|||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||