Home page
Haber Menüsü


Yazara e-posta göndermek için tıklayınız.
 
YSK demokrasi sürprizi yapsa
 
Yüksek Seçim Kurulu, Recep Tayyip Erdoğan’la ilgili kararını bugün akşam veya en geç yarın sabah açıklayacak.
 
Ankara
NTV-MSNBC
 
20 Eylül—  Bu kararın sürprizi yok gibi. Yani Recep Tayyip Erdoğan’ın milletvekili adayı olamamasına kesin gözüyle bakılıyor.

   
 
       
    TOP5 Ergenekon’da 16 kişi daha gözaltında  
NTVMSNBC Reklam  
 

  Böylesi bir karar uzun yıllar tartışılacaktır. Türk demokrasisinin eksikliği bir kez daha ortaya çıkacak. Keşke böyle olmasa, Avrupa Birliği’ine adaya bir ülkenin ‘siyasi yasaklı’ diye terimi gündeminden çıkarmayı başarsa... Ama nerede; yatıyoruz, kalkıyoruz siyasi yasaklarla uğraşıyoruz; hem de yıllardır. Önce 12 Eylül yasakları ile uğraştık, şimdi de 312 yasakları ile. Oysa en iyi yasak halkın koyacağı yasaktır. Halkın oylarının doğru yönde kanalize olabilmesi, bilinçli tercihlerin öne çıkabilmesi için uğraşmak gerekirken halk, her seferinde zorunlu bir tercihle karşı karşıya bırakılıyor.
       
BAŞBAKANLIK VEKALETLİK MAMAK DEĞİL
       Sadece siyasetin değil, devletin etkili tüm birimlerinin, medyanın da bu işte büyük payı var. Son yıllarda moda tabiri ile öcüler gösterilerek veya mağdur yaratılarak halkın oylarına yön veriliyor. Bunda hiç de başarısız kalınmıyor.
       Bu nedenle de halkın oyu ile değil de, şu veya bu nedenle koltuklarını terk etmek zorunda kalan Süleyman Demirel, Bülent Ecevit, Necmettin Erbakan gibi siyasetçiler uzun yıllar sahnede kalabiliyor. .
       Türkiye bu süreçleri aşacak. Son yıllardaki gelişmeler bunun kanıtı; ama belki birkaç yıl daha bekleyeceğiz, bu değişimi bütün çıplaklığı ve netliği ile görebilmek için. Ancak bu seçimde bile, halkın, oyları ile, en güzel yasağı koyacağını göreceğiz.
       Bir de seçim yaparken tepkilere değil de bilinçli tercihlere dayalı tutum alınabilse. Ben umutluyum, bu da olacak. Şimdi oluşan tepkiler nedeniyle öne çıkanlar, en küçük yanlışlarında en geriye düşeceklerini görecekler. Bu durum AKP ve Recep Tayyip Erdoğan için de geçerli. Bugün tepki oyları nedeniyle yükselen bir grafik söz konusu. Bunu yazdığımda kızanlar, “Erdoğan ‘ı icraatı nedeniyle tercih ediyoruz” diyenler de var, ancak Erdoğan’ın Türkiye projelerinin neler olduğunu tartışan ise yok.
       Keşke, YSK gibi yüksek yargının en önemli organı, böylesine bir açılım, demokratik gelişmeyi pekiştirecek sürpriz yapsa. Bu dileğimizin aksine, Erdoğan, YSK’nın yasağına takılırsa, Başbakan veya bakan olamayacak. Eğer yükseliş tepki oylarından kaynaklanmıyorsa, o zaman durumun değişiklik göstermesi gerekir. Çünkü, başbakanlık vekaletle yönetilebilecek bir makam değil.
       Erdoğan’la ilgili durum, demokratım, diyen hiç kimsenin içine sindirebileceğini durum değil.
       
ERDOĞAN FARKLILIĞINI GÖSTEREMEDİ
       İşin bu yönü böyle olmasına rağmen, ben hala AKP ve Erdoğan’ın Türkiye için önemli bir şansı kullanamadığını düşünüyorum. AKP’nin bir demokrat, merkez bir parti haline getirilme şansından söz ediyorum. Milletvekili aday listeleri bu konuda belirleyici işaret olacaktı; ancak bunu gördüğümüzü söylemek hiç de mümkün değil.
       Erdoğan, toplumun tüm kesimlerini kucaklayacak bir liste yerine, kendisine kalkan olacak bir listeyi tercih etti. Bunu, “Bırakın birlikte çalışacağı insanları kendisi seçsin, herkes kendi arkadaşlarını getirmek ister” diye hoşgörü ile görenler de var.
       Ben onlardan değilim. Erdoğan hem kendisinin hem de Türkiye’nin içinde bulunduğu durum nedeniyle bu duygusallığı aşabilmeliydi. En önemlisi de diğerlerinden farklı olduğunu göstermek için bunu yapmalıydı.
       Doğrusu, Erdoğan’ın pek de ‘farklılık’ kaygısı olduğunu düşünmüyorum. Olsaydı, en azından, çocuklarının bursu ile ilgili olayda bunu gösterirdi. Erdoğan’ın, “Bu burs alınmıştır, ancak bu kişi benim arkadaşımdır. Buna rağmen ortada bir yanlışlık vardır, bundan dönüyorum. Artık çocuklarımı kendim okutacağım” deme cesaretini göstermeliydi, kızmak yerine. Bu iş adamının, devletle veya belediye ile iş yapmaması da bence o kadar önemli değil. İki unsur önemli.
       Birincisi, siyasi bir kişinin çocuklarına, bir iş adamından burs aldırarak, diğer siyasilere de böylesine kötü bir örnek oluşturması, ikincisi de üstelik bunu ihtiyacı olmadığı halde yapmasıdır.
       Bu, en hafif ifade ile bir hediyedir, bağıştır. Amerika’da bir siyasi böyle bir hediye alsaydı, siyaset sahnesinde bir gün bile kalamazdı. Erdoğan, farklılığını sadece burada değil, zaman zaman demokrasi anlayışı konusunda da pek göstermek istemiyor gibi.
       Kendisinin durumu gerçekten demokrasiye aykırı, ancak kendisi ile aynı durumda olan başkaları da var; onları da unutmamalı. Onların da mücadelesini vermesi daha şık olurdu.
       
PARTİLER ŞEFFAFLAŞMALI
       Merkezi ABD’de olan Ulusal Demokratik Enstitüsü ile Toplumsal Saydamlık Hareketi Derneği, siyaset-etik-saydamlık konularında güzel bir toplantı düzenledi. Toplantıyı izleyen gazetecilerden biriydim.
       Parti temsilcilerinin tümü ortak tespitlerde bulundular; delege seçimlerinde ciddi para dönmekte, partilerde lider egemenliği var, partilere yapılan bağışlar sorun oluşturuyor, partiler şeffaf değil, dokunulmazlık sınırlanmalı...
       Bu ortak değerlendirmelere ve tüm bu konularda her partinin yasa teklifi bulunduğunu söylenmelerine karşın, bunların neden gerçekleştirilemediğini açıklayamadılar. Çünkü lider egemenliği buna izin vermiyor.
       Toplantıda en önemli sorunlardan biri olarak, partilere yapılan bağış, iş dünyası ile partiler arasındaki ilişik diye gösterildi. Bu noktada ben de parti temsilcilerine sistemin, çok zengin bir işadamını, başka hiçbir kimseden kuruş yardım almadan, büyük bir seçim kampanyası yürütmesine elverişli olduğunu belirterek, bunun yarattığı harsız rekabetin nasıl giderileceğini sordum.
       Bu soruya yanıt alamadık.
       Bir başka sorum da MHP’nin yeni Genel Merkez inşaatı ile ilgiliydi. Ankara’nın en büyük binalarından biri Balgat’ta yükseliyor. MHP gibi, liderinin mütevaziliğini öne çıkardığı bir parti için, bence, oldukça
       görkemli ve gösterişli bir bina yapılıyor. Bunun büyük bir harcama gerektirdiğini düşündüğümden, konuyu MHP Genel Başkan yardımcısı Şevket Bülent Yahnici’ye sordum.


       Önce kendime bir çuvaldız batırmalıyım ki, maliyet konusunda, amiane tabirle, “atmışım” . Oysa Yahnici, rakamın yaklaşık 14 milyon dolar civarında olduğunu belirtti ve bu konuda son derece hassas olduklarını da gösterdi. Bunda haklı da olabilirdi. Yahnici, tüm harcamanın hazine yardımları ile karşılandığını da belirtti. Aslında bu harcama şekli bile, partilere yapılan hazine yardımları sorgulama nedeni olması gerekmez mi? Neyse. Ancak MHP’nin yeni genel merkez binası bana bizim gazetelerin plazalara taşınmasını anımsattı.
       Plazalara taşındıkça halktan uzaklaşılıyor da onun için vurguluyorum. Bu bina MHP’nin kendi kararı, harcadıkları para da onların; ancak ben yine de yolu düşünlere bu binayı bir de kendi gözleri ile görmelerini tavsiye ederim.
       
 
       
   
MSNBC News AKP'nin başına gelenler
MSNBC News Karmaşaya rağmen seçim
MSNBC News Sezer sessiz ama derinden
MSNBC News Şuracıkta 50 gün kaldı
MSNBC News Yine doğrusunu yapıyorlar!
MSNBC News Sorumluluğu üstlenmeme
 
     
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları