Home page
Haber Menüsü


Yazara e-posta göndermek için tıklayınız.
İdealleri olanlar sessiz kalamaz
Çok keyifli bir hafta sonu geçirdim. Eşimle birlikte tam bir sinema şöleni çektik kendimize. Ankara’da devam etmekte olan “8’inci Avrupa Filmleri Festivali” çerçevesinde iki güne 6 film sığdırdık.
Ankara
NTV-MSNBC
    14 Ekim—  Ankara Sinema Derneği’nin organize ettiği şenlik büyük ilgi görüyor. Benim izlediğim tüm seanslar doluydu. ‘Gece yarısı sinemasına da gittik; o seanslar bile doluydu.  

   
 
       
    TOP5 Ergenekon’da 16 kişi daha gözaltında  
NTVMSNBC Reklam  
 

  Önce seyirciyle ilgili birkaç vurgu yapmak istiyorum. Çok genç bir kitle; pırıl pırıl bir gençlik kitlesi ile yan yanasınız (Hani yaş ortalamasını biraz artırdığımız için onlardan özür bile dilemek gerek!) Her hallerinden entelektüel birikimlerinin varlıklarını anlıyorsunuz. Hani, “İşte Türkiye ortalaması burası olsa” diye çok içten bir dilek diledim. Bir gün olacak da...
       Perşembe gününe kadar devam edecek olan şenlik Avrupa filmlerine yönelik geniş bir kitlenin sevgisini de gösteriyor.
       Ben de Avrupa filmlerini, her zaman Amerikan filmlerine yeğleyenlerdenim. Bunun ilk nedeni de, Avrupa filmlerinin doğal çevrede; Amerikan filmlerinin ise Hollywood’da, yani yapay bir alemde çekilmesi.
       Bir diğer ana neden de, Amerikan filmlerinin daha çok Amerikan sistemini ve devletini yüceltmesine karşın, Avrupa filmlerinin eleştirel bakışı öne çıkarması, daha samimi olması.
       
OY VERMEMEK YANLIŞ
       Seyirci ile ilgili son bir değerlendirmem ise seçime yönelik. Bu kitlede seçime, daha doğrusu oy vermeye karşı bir ilgisizlik görünüyor. Yani seçime girecek partilerin hiçbirinin kendilerini temsil etmeyeceğini düşünüyorlar.
       Ben elitist değilim; ancak bence öncelikle oy kullanması gereken kitle bu. Oy kullanmamalarını ülke için ciddi kayıp görüyorum. Onların, entellektüel bazı kaygılarla oy vermekten kaçınmasına karşılık, hiçbir araştırma veya değerlendirme yapmaksızın, sadece etki veya tepki ile veya esen rüzgara göre oy veren geniş bir kitle ortada.
       Birinci kitleyi temsil edenler, bence yaşamlarının hiçbir döneminde kafalarına dört dörtlük uyacak bir parti bulamazlar.
       Sosyolojik olarak da parti sisteminde, kafana tam uyan değil, “Sana ey yakın olan veya diğerlerinden daha iyi olan” mantığı egemen. Aksi taktirde, 65 milyonluk bir ülkede yüz binlerce parti kurmak gerek, her entellektüele uygun parti olsun diye. Bunun pratikte geçerliliği yok.
       
KARŞI TUTUM GEREK
       Türkiye gibi bir ülkede idealleri olanların daha güçlü, daha kararlı ve daha atak olması gerek.
       Bu toplum, aileden başlayarak, okulda, kışlada, iş hayatında otorite veya başkalarının aldığı kararlara biat etmeyi esas alan bir sisteme sahip, maalesef...
       Böylesi toplumlarda idealleri olanlar ileri çıkmaz, geride kalırsa, katı ideolojilerine katı bağlılık gösterenler rahatlıkla başarıya ulaşabiliyor. Bu seçimlerde de buna yakın bir tablo ortaya çıkabilir.
       Bugünün idealleri arasında, demokrasi, siyasal hoşgörü, düşünce özgürlüğü, azınlık (sadece etnik anlamda kullanmıyorum, kültürel, ideolojik; her alanda) hakları, rekabet, kalite, şeffaflık, çevre, refah, gelişmişlik, eleştiri hakkının korunması gibi ilk kalemde sayacağımız konular öne çıkıyor.
       Bunlara tümüyle veya bazıları ile mutabık olanlar güven verecek bir tercihi ortaya koymalı.
       Hele hele, bizim gibi homojen bir toplumsal yapıya sahip olmayan ülkelerde bu idealleri savunmak daha da önem kazanıyor.
       Türkiye’de bu ideallerin egemen olmasını isteyenler en azından; bu ideallere kapalı olan partiler karşısında net tutum almalı.
       
UÇ İKTİDARLAR ÇÖZÜM GETİRMİYOR
       Otoritenin egemen olduğu, hoşgörünün bulunmadığı, sadece liderin tahakkümü altındaki partilerle, demokrasiye açık partiler arasında tercih yapılmalı. Burada sağ, sol hiç önemli değil. Çünkü, her iki kesimde de otoritenin egemen olduğu partiler var. Öfke ile hareket etmekte olan seçmen radikalleşiyor. Öfkeye haksız demek mümkün değil. Ancak bu öfkenin doğru kanalize olması için herkese de görev düşüyor.


       Yarın gücü ele geçirdiklerinde, hoşgörüsüzlüğü esas alacak, kapalılığı, otoriteyi esas alacak bazı eğilimlerin güçlenmesi Türkiye’ye yarar getirmeyecek; yarın da çok geç olabilecek.
       Şu anda, şu veya bu çıkar kaygısı ile bu güçlere açık veya örtülü destek verenler ve de aydın geçinen bazı çevreler, yarın pişman olduklarında çaresiz kalabilecekler.
       Sisteme itiraz gerekçesi ile ‘hoşgörüsüze’ yönelmek, çoğu zaman, kavgayı körüklemek anlamına geliyor.
       Geniş bir mozaiğe sahip Türkiye, geleceğini uçlarda değil, hoşgörüde aramak durumunda.
       Karşıtların varlığı gerekli ve yararlı; ama otoriterliğin, hoşgörüsüzlüğün egemen olduğu ‘karşıtın’ iktidarı, ne kadar haklılık içerirse içersin öfkeli bir halka desteği ile akıl almaz işlere girişebilir.
       Lümpen, halk dalkavukluğunu öne çıkaran, sertlik ve kapalılık üzerine kurulu siyaset anlayışı ve bunlara dayalı oy toplama yarışına karşı çıkmak, çocuklarımızın geleceğidir.
 
       
   
MSNBC News MHP zorlanacak
MSNBC News AKP ve Erdoğan'ın söylemi
MSNBC News Erteleme belirsizlik demek
MSNBC News Erteleme isteyenler moral topluyor
MSNBC News 1 Ekim kritik gün
MSNBC News Bu iş ağız tadıyla olmayacak
MSNBC News YSK demokrasi sürprizi yapsa
MSNBC News AKP'nin başına gelenler
MSNBC News Karmaşaya rağmen seçim
MSNBC News Sezer sessiz ama derinden
MSNBC News Şuracıkta 50 gün kaldı
MSNBC News Yine doğrusunu yapıyorlar!
MSNBC News Sorumluluğu üstlenmeme
 
     
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları