|
Ergenekonda 16 kişi daha gözaltında | |||
Bahçeli, bu seçimlere yönelik kampanyasını, 1999 seçimlerinde kendisi için Kale niteliği taşıyan illerden başladı. Nevşehir MHPnin en yüksek oy oranına ulaştığı illerimizden biriydi. Burada küçük bir topluluğa hitap eden Bahçeli, en az bu il kadar büyük başarı gösterdikleri Çankırıda da pek farklı bir manzara ile karşılaşmadı. Her iki mitingi de izleyen arkadaşlarımız, Çankırı, Nevşehirden daha iyi dediklerinde, Bahçelinin Nevşehirde neler hissettiğini pek düşünmek bile istemedim. Kastamonuda ise Çankırıya göre daha büyük bir kalabalık vardı; ama yine her iki mitingi izleyenlere sorduğumda 1999 seçim mitingi ile hiçbir kıyaslama kabul etmez bir durum var ortada. Karabüke akşam saatlerinde ulaşıldı, bu ilin ana caddeleri üzerindeki seçim bürosundan konuşan Bahçeli küçük bir topluluğa hitap etti. Oysa MHP, 100 bini aşan nüfusu ile dünkü üç il merkezinin en büyüğü olan Karabükte de geçen seçimde birinci parti olmuştu. Bu tabloya bakıldığında, MHP 1999 seçimlerine göre net bir düşüş yaşayacak. Bu sadece bizim gözlemimiz de değil, miting sırasında görüşme olanağı bulduğumuz MHPli delegelerle üyelerin de... SÜREKLİ SAVUNMA MHP açısından geçen seçimle bu seçim arasındaki en büyük farklılık, 1999da sonuna kadar saldırı pozisyonunda olan MHPnin bu kez çok ciddi oranda savunma konumuna geçmiş olması. Bahçeli, her konuşmasının başlangıcında, uzun uzun Türkiyenin neden seçimlere gitmek zorunda olduğunu anlatıyor. Yani bu konuda kendisini sorumlu gördüğünden savunma yapıyor. Ardından da halkın yaşadığı ekonomik sıkıntıya geliyor. Hükümetinin uyguladığı ekonomik programın başarılı olduğunu, sapmaksızın uygulandığını, artık Türkiyenin bir daha krizler görmeyeceğini belirterek, Ancak, programın halkın refah düzeyine katkısı için sonuna kadar götürülmesi gerekirdi diyor. Bu programın sonucunda refahın artacağını söylüyor. Bilemiyorum, bu savunmaya millet ne diyecek; ama sanıyoruz program konusunda Bahçelinin söylemi ile Kemal Dervişin söylemi arasında pek de bir farklılık görmeyecekler. Hatta, eğer bu programın sonunda başarı varsa, Dervişin bunu daha iyi götürebileceğini de düşünebilirler. Bahçelinin savunma konumu, mitinglerdeki heyecanı yok ediyor. Ne zaman ki saldırı pozisyonuna geçiyor, MHP kitlesi hareketleniyor. Bunun en iyi örneğini de AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğanın Bozüyükte, CHP Genel Başkanı Deniz Baykalın da İstanbulda bazı işadamları ile yaptığı görüşmelere yönelik eleştirilerde gördük. Kendi kitlesini sürekli frenleyen, hatta olumsuz slogan ve yuhalamaları bile yasaklayan Bahçeli, teorik düzeyde kalırken, kitlesi heyecan arayışında. Bu tabloyu Bahçeli de görmüş olmalı. Bu nedenle de önümüzdeki günlerde savunmadan saldırıya geçebilir. Çünkü, Bahçeli ile kitlesi arasında bir uyumsuzluk var. Bu uyumsuzluk, MHP kitlesinin düşük morali ile buluştuğunda, tam bir şevksizlik olarak ortaya çıkıyor. Recep Tayyip Erdoğanla kıyasladığımda, daha militan bir kitleye sahip olmasına karşın, Bahçeli meydanlara o kadar egemen değil, kitlesini ajite etmekten daha uzak; vurguları, yani sesini yükselttiği ve düşürdüğü yerler konusunda bile pek başarılı olduğunu söyleyemeyiz. Buna karşın Bahçelinin konuşmasının daha içerikli ve aydınlatıcı olduğunun ise altını çizmeli. ELİ KOLU BAĞLI MHP SEÇMENİ MHP mitinglerinde ciddi bir kitle var ki, Bahçelinin hedef kitlesi olması gerek. Bu insanlar geçen seçimde MHPye oy vermiş; ama umduğunu bulamamışlar. Son bir kez gelip, Bahçelinin ne diyeceğini duymak istiyorlar. Elleri kolları bağlı, kıpırtısız; ama büyük bir dinleyici kitlesi bu. Hiçbir alkış veya tepki göremezsiniz. Bu son izleme olsa gerek, onun ardından kesin karar gelecek. Bizim gözlemimiz bu kitlenin pek de tatmin olmadığı noktasında. Ayrıca bu kitlenin ciddi bir moral bozukluğu içinde bulunduğunu da gözlemledik. HASSASİYETLER İLGİ GÖRMÜYOR Üç ili kapsayan bu gezilerdeki önemli bir gözlemim ise MHPnin sürekli gündemde tuttuğu idam cezasının kaldırılması, anadilde öğrenim ve yayın konularında mitinglere katılanların tepkisi. Açık söylemek gerekirse, MHPnin bu üç konudaki hassasiyeti, artık MHP kitlesini bile pek ilgilendirmiyor. Bahçeli, bu üç konuyla ilgili AB uyum yasalarını 6 siyasi partinin bir araya gelerek çıkardığını anlatıp, onları PKK ile aynı kulvara koyması cılız bir alkış ve kısa bir Yuh dışında tepki almıyor. Bir de 1999 seçimlerinde Öcalanla ilgili her sözcüğün nasıl karşılık bulduğunu anımsayacak olursak, MHPnin bu üç hassasiyetinin pek de öyle oy getirecek konular olmadığını söylemek gerek. | |||||||||
YENİ BİR DALGA ÇIKAR MI? MHPnin bu seçimlerde ciddi bir baraj sorunu var. Bu sorunu ortadan kaldıracak bir dalgaya gereksinimi var. Yani 1999 seçimleri öncesindeki gibi bir milliyetçi dalgaya... MHP ve Bahçeli bu dalgayı AB İlerleme Raporunda bulmaya çalışacak. Buradan çıkarılacak bir dalga MHPyi ileri götürebilir mi? hesapları yapılacak. Ancak Bahçelinin, her şeye karşın, partisinin Türkiyenin AB üyeliğini istediği yönündeki sözleri burada da ciddi bir soru işareti ortaya çıkarıyor. Yani hem ABye girme isteğini dillendirip, hem de oradan milliyetçi bir dalga çıkarmak zor gibi. | |||||||||
AKP ve Erdoğan'ın söylemi Erteleme belirsizlik demek Erteleme isteyenler moral topluyor 1 Ekim kritik gün Bu iş ağız tadıyla olmayacak YSK demokrasi sürprizi yapsa AKP'nin başına gelenler Karmaşaya rağmen seçim Sezer sessiz ama derinden Şuracıkta 50 gün kaldı Yine doğrusunu yapıyorlar! Sorumluluğu üstlenmeme |
|||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||