|
Derviş kararını YTPden yana da kullanabilirdi. O zaman da pek çok eleştiri yapılabilirdi. Hatta seçimden çıkacak manzaraya göre, Dervişe bir bölen lakabı da takılabilirdi. Bugün Dervişi eleştirenlerin çoğu, AKPnin önünü de kesmek iddiasında olanlar. Bunlar bu işi öylesine amaç edinmiş durumda ki, yaptıkları ile bırakın ön kesmeyi, AKPnin ekmeğine yağ bile sürüyorlar. Yatıyorlar, kalkıyorlar AKPnin ne kadar yükselişte olduğunu söylüyorlar. Ama ön keseceklerine, güçlü bir alternatif yaratmıyorlar. Oysa Dervişin gerçekleştirmek istediği, onların amacı ile aynı olmasa bile, onların taleplerini de karşılıyordu. DERVİŞİN PROJESİ DOĞRU PROJE Dervişin projesinin doğruluğunu hep savundum. Bu proje, 4 Kasım sabahı güçlü bir hükümet modeli ile uyanmaktı. Bu hükümet, öyle bir çoğunluğa dayanmalıydı ki, hem siyasal ve ekonomik istikrarı sağlamalı, hem de Türkiyenin ABye giriş sürecini sorunsuz atlatmalıydı. Bu amaç doğru bir amaçtı. Dervişin, öyle illa AKPnin önünü kesmek amacıyla yola çıktığını kimse söyleyemez; ancak Derviş, bu amacın sola açık bir merkez siyasal oluşumla gerçekleşmesini istiyordu. AKPnin önünü kesmek iddiasında olanlarla da bu noktada buluşuyordu. Derviş, şimdi bir tercih kullanıyor. İşte bu tercih nedeniyle kendisini eleştirenlere bir bakmak gerek. CEMİN YANLIŞI YOK MU? YTP Genel Başkanı İsmail Cem, Dervişe kırgın olanların başında geliyor. Kendi açısından son derece de haklı. Birlikte yola çıkmışlardı, şimdi partisini büyük bir tehlike bekliyor. Ancak, Cemin de bu sürece bazı ciddi katkıları oldu. Solda birlik görüşmelerini doğrudan Dervişe bıraktı. Genel Başkan olduğundan bu yana, bu birliğin en önemli unsuru olması gereken CHP, dolayısıyla onun genel başkanı Deniz Baykal ile bir kez bile görüşmedi. Oysa diğer, tüm partilerin liderleri ile görüşmeleri olmuştu. Cem, bir vesile yaratarak Baykal ile görüşebilirdi. Bunu yapmadı. Ama bir şeyi daha yaptı. Dervişin karar verme sürecine yakın zamanda, ittifakı önemsemediklerini açıkladı. İşte bunu söylediğinde Baykala büyük bir koz vermiş oldu. Baykal da bunu değerlendirdi ve ciddi bir birlik çağrısı yaptı. Cem, Baykalın samimi olmadığını düşünüyordu. Haklı da olabilir. Bu kuşku toplumun çoğu kesiminde yok mu? Ama bunu boşa çıkarmanın yolu, Baykalın bölücü olduğunu vurgulayan bir yazılı açıklama ile yetinmek, kesinlikle, olmamalıydı. Baykalın bu çağrısının ardından, hemen yüz yüze bir görüşme yapması daha iyi olmaz mıydı? Bu fırsatı neden değerlendirmediğini anlayabilmiş değilim... Ki, DTP Genel Başkanı Mehmet Ali Bayar ile defalarca görüşen Cemin Baykala bu kadar uzak durmasını veya Demirelin adamlarını partisine alırken neşelenen Cemin CHPyle ister birleşme, ister bütünleşme , ister ittifak deyin, beraberliğe neden soğuk baktığını artık yazmaya bile gerek yok. YA DEMİRELE NE DEMELİ? Derviş konusunda bir hayal kırıklığı da Süleyman Demirelde görüldü. Demirel, de Dervişi bu kararı nedeniyle topa tuttu. Ama emin olun, eğer Derviş tercihini YTPden yana yapsaydı, Demirel çok daha farklı konuşacaktı. Ama ben Demirelin Dervişi eleştirmesini doğru bulmuyorum. Elindeki büyük güce rağmen, yıllarca, merkez sağda bütünleşme yaratamamanın sorumluğunu taşıdığı için... Merkez sağ partilerin küçülmesini sağlayan politikalara katkısı için... Sadece kendi adamlarını kurtarmanın peşinde koştuğu için... Şimdi de yaptığı aynı oldu. Öyle bir tablo ortaya koydu ki, yeni oluşum hareketinin arkasında kendisinin olduğunu gayet güzel işledi. Bence Cemin önemli yanlışlarından biri de Demirelin yarattığı bu izlenimi silememiş olmasıydı. İşte bu nedenle, Baykala görüşmesi önemliydi ve de geçmişi unutup, bunu yapması kendisine önemli bir puan kazandıracaktı. O ZAMAN BAYKALI NİYE ELEŞTİRİYORUZ? Cem konusuna şöyle de bakalım. Doğruyu konuşalım. Deniz Baykalın partisini baraj altında bıraktıktan sonra yeniden genel başkanlığa dönmesini eleştirenlerden biriyim. Sadece bu konuda değil, yönetim anlayışı bakımından da eleştiriyorum, Baykalı. Bu nedenle bazı şeyleri Baykaldan beklemeyebiliriz. Ama daha genel başkanlığı iki gün olan, henüz liderliğini kanıtlamamış bulunan Ceme ne demeli. İki günlük olmasına rağmen, koltuğunu her şeyin önüne koyan bir siyasetçi izlenimi yarattı. Derviş gibi, ülkeye hizmetin sadece genel başkanlık koltuğundan geçmediğini gösterme şansı yaratmadı. Oysa Cemden beklenen, Benim için koltuk önemli değil, yeter ki birleşme, bütünleşme olsun demesiydi. Bunu yapmadı. O zaman sormak gerekmez mi, Cem bile bunu yapıyorsa, Baykala niye kızıyoruz? TABLO ORTADA | |||||||||
Şimdi gelinen noktada, kim ne eleştiri yaparsa yapsın, hem sağ, hem de sol merkez partilerin en güçlüsü CHP görünüyor. Eğer birileri AKPnin büyük yükselişte olduğuna inanıyor ve bundan rahatsız oluyorsa, onlar için daha tutarlı olanı, hiç değilse bu rüzgarı kesmemek, Baykalı daha geniş bir birlikteliğe razı etmek Mesele AKPnin önünü kesmek de olmamalı. AKP iktidar da olabilir, muhalefet de. Bence bunda çok da korkulacak bir şey yok. Ama merkez partilerin iktidar olmasını isteyenler varsa, olasılıkları doğru okumak gerek. Merkez sağda henüz bir birliktelik oluşmadığına göre, AKPyi istemeyenler, ne yapacaklarına oturup karar vermeli. Koşullar bu ve şimdi ileri bakma zamanı. | |||||||||
İhtiras ve özveri Derviş CHP'ye kazandırdı Merkezi toparlamak Sıra seçimde Şimdi göreceğiz Merkez sağı da tetiklese Ecevitler son şansı da harcadı Erken seçim ve Bahçeli Özkan operasyonu Ergenekonda 16 kişi daha gözaltında |
|||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||