Home page
Haber Menüsü


 
Washington yaklaşımı
 
Bir ülke borçlarını ödeyemez noktaya gelirse, ortaya çıkan maliyet sadece IMF tarafından değil, bu ülkeye kredi veren tüm özel kişi ve kuruluşlar tarafından da karşılanacak.
 
Erhan Aslanoğlu
NTV-MSNBC
 
21 Temmuz—  İçeride siyasete odaklı hareketli günler yaşarken, dışarıda bizi etkileyecek önemli gelişmeler oluyor. Bunlardan birisi, hızla yaklaşan Irak operasyonu. Hem gerçekleştiği sırada hem de sonrasında bizi önemli boyutta etkileyecek bu operasyon son günlerde içeride de daha yoğun tartışılmaya başlandı.

   
 
       
   
MSNBC News Erhan Aslanoğlu: Ters döviz ikâmesi ve enflasyon
MSNBC News Erhan Aslanoğlu: Türkiye - Brezilya
MSNBC News Erhan Aslanoğlu: Ahlaki istismar
MSNBC News Erhan Aslanoğlu: İç borçların sürdürülebilirliği
MSNBC News Erhan Aslanoğlu: AB'nin ekonomik kriterleri
MSNBC News Erhan Aslanoğlu: Filistin ekonomisi
 
NTVMSNBC Reklam  
 

  11 Eylül sonrası yeniden şekillendirilmeye çalışılan dünya düzeninin bir parçası gibi görülebilir bu operasyon.
       Dünya düzeninde ekonomik anlamda da bazı değişiklikler üzerinde çalışılıyor. Bizim üzerinde durmak istediğimiz, IMF’nin girişimleriyle şekillendirilmeye çalışılan borç yeniden yapılandırma stratejisi.
       
KUR VE FAİZ SARMALI
       Türkiye dahil birçok gelişmekte olan ülkenin borçlarını geri ödeyememe riski, uluslararası yatırımcıların en büyük korkusu. Bu korkunun arttığı dönemlerde yatırımcıların o ülkeden çıkma eğilimi birçok ülkeyi ekonomik krize sürüklemiştir.
       Yüksek kur ve faiz sarmalına giren bu ülkeler büyük ekonomik kayıplara uğramıştır. Bu durum sadece o ülkeyi değil çevredeki birçok ülkeyi, hatta dünya ekonomisini tehdit eder duruma gelmektedir. Bu tehditin gerçekleşmemesi için, IMF borç ödeyememe riski olan birçok ülkeyi özellikle geçtiğimiz 15 yılda kurtarmıştır. Aslında bu kurtarma, söz konusu ülkeye borç veren yerli ve yabancı kreditörlerin de kurtarılması demektir. Sorun da burada başlamaktadır. Eninde sonunda IMF’nin kurtaracağını düşünen kreditörler daha çok risk alıyor. Üye ülke fonlarından, bir başka ifade vergilerinden oluşan IMF parası ile risk alan yatırımcıların kurtarıldığı düşüncesi giderek yayılıyor. Bu, ahlaki istismar olarak adlandırılıyor.
       
AHLAK VE KRUEGER’İN YAKLAŞIMI
       IMF politikalarının artık böyle bir ahlaki istismara yol açmayacak şekilde oluşturulması gündemde. Geçtiğimiz yıl Kasım ayında IMF Başkan Yardımcısı Anne Krueger tarafından tartışmaya açılan borç yeniden yapılandırması planı bunu amaçlıyor. Buna göre, eğer bir ülke batıyorsa, yani borçlarını ödeyemez noktaya gelmişse, ortaya çıkan maliyet sadece IMF tarafından değil, bu ülkeye kredi veren tüm özel kişi ve kuruluşlar tarafından da karşılanacaktır.
       Kural basit, yatırım yapan belli bir risk alıyor, eğer bu risk gerçekleşiyorsa, sonucuna katlanmak durumunda. Bir şirket iflas ettiğinde, bunun tasfiyesi ve kurtarılması için ne tür kurallar izleniyorsa, bir ülke iflas noktasına geldiğinde benzer bir sürecin işletilmesi gündemde. Bu konuda ağırlıklı olarak ABD örneği verilmekle birlikte, birçok gelişmiş ülkede şirket iflaslarında benzer yöntemler kullanılıyor.
       
BORÇ SERVİSİ ASKIYA ALINIYOR
       Öncelikle, iflas noktasına gelen şirketin borç servisini sürdürmesi otomatik olarak askıya alınıyor. Operasyonlarını sürdürebilmesi için işletme sermayesini kullanmasına izin veriliyor. Daha sonra, borçlunun varlıkları ve yükümlülükleri yeniden organize edilerek bir borç ödeme planı çıkarılıyor. Bu işlemler hukuksal bir çerçevede sürdüğünden, borçlunun ve alacaklının haklarının eşit olarak gözetildiği bir süreç oluyor. Fakat sonuçda ortada bir maliyet var, alacaklı da bu maliyetten payını alıyor.
       Borç ödeyememe noktasına gelen ülkeler içinde benzer bir sürecin işlemesi düşünülüyor. Henüz son aşamasına gelmiş değil. İşin hukuksal ve uluslararası hakemlik sürecine ilişkin pratik sorunlar var. Fakat, uluslararası finans sisteminin böyle bir yola girdiği kesin. IMF’nin Arjantin konusunda aldığı tavır bunun bir göstergesi kabul edilebilir.
       Önümüzdeki yıllarda sürdürülebilir borçlanma şartlarını uygulayamayan ülkelerin “default” ya da borç ödeyememe noktasına gelmelerine sık sık rastlanabilir. Böyle bir durumda bu ülkelerin borç servislerinin askıya alınması, sermaye hareketlerinin geçici olarak durdurulması, daha sonra da borç ödeme takviminin yeniden oluşturulması gibi uygulamalara rastlayabiliriz.
       
İSTANBUL YAKLAŞIMI’NA PARALEL
       Bu sistem batık banka kredilerine uygulanan İstanbul ya da Londra yaklaşımına oldukça benziyor. Bu yaklaşımlar ulusal düzeyde şirketleri kurtarmaya yönelikken, IMF’nin oluşturmaya çalıştığı yeni sistem küresel düzeyde ülkeleri kurtarmaya yöneliktir.
       Belki buna da Washington yaklaşımı diyebiliriz. Sonuçda ister şirket ister ülke düzeyinde olsun, alacaklının ortaya çıkan maliyete katlandığı bir sistem olacaktır. Dolayısıyla, uluslararası sermeye çok daha temkinli hareket edecektir.
       Umarız seçimlerden sonra IMF programının sürdürüleceği bir hükümet çıkar. Aksi takdirde, IMF ile gözden geçirme değil, Washington yaklaşımı üzerine toplantılar yapmamız sürpriz olmayacaktır.
       

* Akyüz, Yılmaz (ed.) (2002), Reforming the Global Financial Architecture, Issues and Proposals, UNCTAD, Geneva
* IMF Survey (24 June,2002), ” Rogoff and Zettelmeyer on roots of SDRM idea”, 31,12, 197-200

       
 
       
    TOP5 Bankaların kara tahtaları siliniyor  
     
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları