|
29 Eylül Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, ekonominin üretim, yatırım ve istihdamdaki azalmaya tahammülü kalmadığını söyledi. Hisarcıklıoğlu, TOBB Ticaret Odaları Konseyinin Bandırmadaki toplantısında yaptığı konuşmada, ABDye yapılan saldırılar sonrası dünya ekonomisiyle birlikte Türkiyenin de zor günler yaşayacağını belirtti. |
Özilhan: Seçimde yarar var 2002 yılı büyüme hedefi yüzde 5 Dış açık Temmuz'da % 58.5 azaldı 2002 özelleştirme hedefi 2.4 milyar $ Yılmaz: 2002 enflasyon hedefi yüzde 20 Bankacıların önceliği de büyüme Enflasyonda başarıya inanç azaldı Solow: Bankacılık temizlenmeli Toskay: İhracat ve turizm gelirleri azalacak |
|||
Türkiyenin istikrar politikalarını yürütürken, büyümeyi de gözardı etmemesi gerektiğine dikkat çeken Hisarcıklıoğlu, şunları şöyledi: Açıkça ifade ediyorum ki, Türk ekonomisinin artık, üretim, yatırım ve istihdamda azalmaya tahammülü kalmamıştır. Her platformda dile getirdiğimiz gibi, artık reel kesimin sorunlarına öncelik verilmesinin ve bu sorunların çözümlerine yönelik tedbirlerin uygulamaya konmasının zamanı gelmiş hatta geçmektedir. Bugün Türk ekonomisinde ciddi bir talep yetersizliği vardır. Bu talep yetersizliğinin uygulanan ekonomik programda sadece ihracatın geliştirilmesi mümkün değildir. Esasen ihracatın gayri safi milli hasıladaki payı yüzde 14 gibi sınırlı bir düzeydedir. Ayrıca, dünya ekonomisinde gözlenen durgunluk belirtileri de ihracatımızı olumsuz yönde etkilemektedir. Bu nedenle iç talebin belli ölçüde genişlemesini sağlayacak rasyonel tedbirler derhal alınmalıdır. Hisarcıklıoğlu, bütün dünyada olduğu gibi Türkiyede de KOBİlerin lokomotif görevi üstlendiklerine işaret ederek, ekonomik kriz sürecinde finansal sıkıntılar yaşayan bu kesimin mutlaka desteklenmesi gerektiğini kaydetti. Ekonomik ve sosyal alanda yaşanan istikrarsızlığın yabancı sermayeyi de tedirgin ettiğini anlatan Hisarcıklıoğlu, Türkiyenin yabancı sermaye çekme açısından Afrikanın fakir ülkeleri konumundaki Burkina Faso, Ruanda, Kamerun ve Surinam gibi ülkelerin gerisinde kaldığını bildirdi. İSTİHDAM HIZLA GERİLİYOR Hisarcıklıoğlu, devlet yönetiminin mutlaka etkin ve şeffaf hale getirilmesinin, kamu yönetimi reformunun yapılması gerektiğini belirterek, şunları söyledi: Devlet yönetiminin şeffaf olmaması, bürokrasinin hantallığının neden olduğu yolsuzluk ve vurgunlar ekonomiyi derinden yaralamaktadır. Türkiyenin son 10 yıldaki savurganlığının rakamı 195 milyar dolardır. Bu, yılda 19.5 milyar dolar israf ettiğimizi göstermektedir. Uluslararası Para Fonundan (IMF) talep ettiğimiz miktar ise 15-16 milyar dolardır. İsrafa bir örnek vermek gerekirse, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü 2000 yılında bütçeden 1 milyar dolar pay almış, ancak köylere 100 milyon dolarlık hizmet götürmüştür. Ortada 900 milyon dolarlık verilmeyen hizmet söz konusudur. Yani para köye gedirken kaybolmaktadır. Hisarcıklıoğlu, toplantı öncesi gazetecilerin sorularını yanıtlarken de, üretim yapabilmek için reel sektöre gerekli desteğin verilmesinin önemine dikkati çekerek, Reel sektör şu anda çalışmıyor. Türkiyedeki 352 oda ve borsadan 183ünü ziyaret ettim. Bölgelerdeki incelemelerimde ekonomik krizin had safhaya ulaştığını gördüm. Reel sektörün bu kışı çıkarması çok güç. Büyük bir özveriyle bunun için çalışıyoruz dedi. KARAKOYUNLU: ÖZELLEŞTİRME İFLASTA |
||||
Özelleştirmeden Sorumlu Devlet Bakanı Yılmaz Karakoyunlu da, yaptığı konuşmada, Türkiyenin özelleştirme hedeflerinde başarı sağlayamadığını belirterek, 4446 sayılı Özelleştirme Yasasının adeta özelleştirme yapılmasın diye çıkarıldığını söyledi. Karakoyunlu, Türkiyede özelleştirme sistematiğinin iflas ettiğini kaydetti. Sümerbank ve Eti Holding gibi dev kuruluşların yasal ve sendikal engeller nedeniyle özelleştirilemediğine dikkati çeken Karakoyunlu, Göreve geldiğimden bu yana tespit ettiğim şu gerçeği sizlerle paylaşmak istiyorum. 4446 sayılı Özelleştirme Yasası, adeta özelleştirme yapılmasın diye çıkarılmıştır. Bu yasa yürürlükte olduğu sürece Türkiyenin özelleştirmede varacağı nokta, bugünkünün bir adım ötesine geçemez dedi. Karakoyunlu, özelleştirmede, işçi sendikalarından yükselen tepkileri karşılarken ticaret odlarından destek beklediklerini ifade ederek, bu sorunun toplumun tüm kesimlerini ilgilendirdiğini bildirdi. Bu süreçte, özelleştirme konusunda koordinasyon görevi yapan Özelleştirme İdaresinin de gerektiği gibi çalışamadığını belirten Karakoylu, Özelleştirme İdaresi, kamu mallarını, kamuya mal etme şirketine dönüşmüştür diye konuştu. Karakoyunlu, özelleştirme kapsamındaki TEKEL işletmelerinde çalışan 1.066 işçi hakkında verilen kararı uygulama aşamasında olduklarını anlatarak, bu işçilerin TEKELe 7 aylık maliyetinin 30 trilyon lira olduğunu, bu gidişe müsaade etmeyeceklerini söyledi. TEKELin elinde 5 yıl süreyle sigara üretimine yetecek kadar tütün stoku bulunduğunu kaydeden Karakoyunlu, bu tütünü depolamakta dahi zorluk çektiklerini belirtti. ELEŞTİRİLER İNSAFLI OLMALI Karakoyunlu, ticaret odası başkanlarının, siyasetçilere ve siyaset kurumuna yönelttikleri eleştirilere de değinerek, şunları söyledi: 60 yaşını aşmış ve şu anda bakanlık yapan biri olarak, bir tane yerli otomobilim ve sadece İstanbulda bir evim var. Bu nedenle, burada siyasilere yöneltilen hırsızlık iddialarından son derece rahatsız oldum. Eğer bu şekilde davranan birileri varsa, suçlamaları o kişilere yöneltmeniz daha yerinde olur. Parlamentoda şu anda 550 milletvekili var ve sizi temin ediyorum bunların en az 150si dünyanın en seçkin parlamentolarında görev yapabilecek nitelikteki arkadaşlardır. Onun içindir ki, yapılan bu eleştirilerde biraz insaflı olunması gerektiğini düşünüyorum. DEMİRTAŞ: YENİDEN YAPILANMA ŞART TOBB Ticaret Odaları Konsey Başkanı Ekrem Demirtaş da, Türkiye Cumhuriyetinin ekonomik açıdan en büyük küçülme dönemini yaşadığını belireterek, her alanda yeniden yapılanmaya ihtiyaç olduğunu söyledi. Türkiyeden önce krize giren Rusya ve Asya ülkelerinin Uluslararası Para Fonu (IMF) ile bir anlaşma dahi yapmadan ekonomilerini düzelttiğini anlatan Demirtaş, Türkiyenin ekonomik politikalardaki başarısızlık nedeniyle hala krizle boğuştuğunu ifade etti. Demirtaş, yöneticilerin Türk ekonomisine sadece IMF penceresinden değil, Anadolu penceresinden bakmayı öğrenmeleri gerektiğini belirterek, şunları söyledi: Türkiyede üretim, ihracat ve istihdam hızla geriliyor. Şimdi ekonomik krizi yaratan mali sektör değil, bunun acısını reel sektör çekiyor. Eğer önümüzdeki 2-3 ay içinde reel sektörü canlandıracak yeni bir program hazırlanmazsa bugünü dahi ararız. Çünkü, ekonomiyi canlandırma politikalarının reel sektörü yatıştırma ve oyalama taktiğinden başka birşey olmadığını gördük. AYGÜN: MİLLETVEKİLİ PATLAMASI OLDU Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün de, ekonominin tehlike sinyali verdiğini ileri sürerek, ülkede sosyal patlama olmadan milletvekili patlaması oldu dedi. Aygün, yaptığı konuşmada, Türkiyenin acilen dışarıdan ithal edilmemiş milli bir programa ihtiyacı olduğunu öne sürdü. IMF destekli politikalarının Türkiye şartlarına uymadığını ifade eden Aygün, şunları söyledi: Türkiye, bu ekonomik kriz sürecinde bir değil 100 ikiz kule kaybetti. ABDdeki saldırıları Allah kimseye göstermesin, ancak buradaki ekonomik kayıplar, bizim kayıplarımızla karşılaştırılamaz. Kişi başına 1.500 dolar küçüldük. IMF (hepinizin cebine 300er dolar koyduk) diyor, ancak ben kayıplardan başka birşey görmüyorum. Güçlü ekonomiye geçiş programı diyorlar, yok böyle bir program. Türkiye yanmış, bitmiş, çırılçıplak kalmış. İyi birşey gören varsa söylesin. Bu dönemde sadece TL değil, toplumun bütün ahlaki dayanakları da dalgalanmaya bırakılmıştır. Bu tablo gerçekten düşündürücürdür. Aygün, ANAPta bazı muhalif milletvekillerinin kaleme aldığı iddia edilen deklarasyon konusuna da değinerek, şöyle devam etti: Ülkede sosyal patlama olmadan milletvekili patlaması oldu. Bu durum Işın Çelebinin başlattığı bir hareketle ortaya çıktı. Sayın Işın Çelebi (var olan yönetim boşluğu toplumu isyan eşiğine getirmiştir) diyor. Bunu biz değil, bir milletvekili söylüyor. Sayın Eyüp Aşık da, (sokağa çıkmaktan utanıyorum) diyor. Bunu da bir milletvekili söylüyor. Şimdi güçlü ekonomiye geçiş programının sahibi kim, nasıl bir program bu. İTİBAR KAMPANYASI Aygün, TLye itibar kampanyası konusunda gerekli desteği bulamadıklarından yakınarak hükümeti eleştirdi. Kampanya başladığında doların 1 milyon 358 bin lira olduğunu, ancak bugün 1 milyon 550 bin liraya yüklediğni kaydeden Aygün, Afganistanda bile gerileyen doların Türkiyede neden yükseldiğini anlayamıyoruz. Bizim kampanyamız devam ediyor. Sadece hükümetle olan ilişkilerimiz bitti diye konuştu. | ||||
Bankaların kara tahtaları siliniyor | |||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||