Afrika futbolu yakında AİDS’i sollayabilir   Bugün Afrikalı futbolseverler ölenlerin ardından ağlamakla kalmıyor aynı zamanda FİFA’nın yapmış olduğu son uyarıya da üzülüyor.   Tayfun Öneş NTV-MSNBC   28 Haziran—  “Bu da nereden çıktı şimdi?” demeyin. Eğer futbol bir hastalıksa ve Afrika’da bu hastalıktan ölenlerin sayısı sadece son bir yılda 200’ü bulmuşsa insanın aklına ister istemez böyle şeyler geliveriyor.

		Yazarlık patladı, peki ya okuyuculuk? Onu yazmazsam olmaz... Sarı-lacivertliler erdi muradına...

			2000 yılının Haziran ayından bugüne kadar geçen 12 aylık sürede haber ajansları tarafından dünyaya aktarılan Afrika orijinli, kanlı futbol olaylarını birlikte hatırlayalım :        18 Haziran 2000: Libya-Kamerun Dünya Kupası Gurup maçı. 3-0 mağlup durumda olan Libyalılar isyanda, maç 20 dakika duruyor, isyancılar göz yaşartıcı bombalarla stat dışına çıkartılıyorlar, onlarca yaralı.        9 Temmuz 2000: Yine bir Dünya Kupası finallerine gitme mücadelesi. Bu kez Zimbabwe-        Güney Afrika karşı karşıya. Çıkan arbenin bilançosu : 13 ölü.        6 Ekim 2000: Gana-Zimbabwe maçı. Yine olay, yine göz yaşartıcı bombalar...        25 Kasım 2000: Bayanlar Afrika Futbol Şampiyonası finali. Güney Afrika ile Nijerya karşı karşıya. 75. dakikada sahaya atılan taşlardan sonra olaylar çıkıyor ve maç tamamlanamıyor.        1 Aralık 2000: Afrika Konfederasyon Kupası final maçı. Cezair JS Kabile Kulübü ile Mısır’dan İsmail Kulübünün oyuncuları karşılaşıyor. Cezair takımı önde ve hakemin bitiş düdüğüyle kupayı alacak. Seyirciler sahaya iniyor ve Mısırlı oyunculara saldırıyorlar.        17 Aralık 2000: Afrika Şampiyonlar Ligi finali. Gana ve Tunus şampiyonları karşılaşıyor. 20. dakikada çıkan olayları yatıştırmak için 50,000 kişilik stadın her yerine (VİP bölümü de dahil) göz yaşartıcı bombalar atılıyor. Çok sayıda yaralı...         EN OLAYLI AY NİSAN...        11 Nisan 2001: Johannesburg, Ellis Park stadında daha maç başlamadan çıkan olaylar ve 43 ölü...        15 Nisan 2001: Yine bir Afrika Şampiyonlar Ligi maçı. Zimbabwe’den Highlanders, Tanzanya’dan Young Africans takımını konuk ediyor. Çıkan olaylar yüzünden maç tamamlanamıyor, çok sayıda yaralı ve Zimbabwe takımı Şampiyonlar Ligi’nden ihraç ediliyor.        29 Nisan 2001: Kenya-Kongo milli maçı. Yine tribünde olaylar ve 10 ölü...        6 Mayıs 2001: Fildişi Sahillerinde bir kupa maçı bir ölü 40 kadar yaralı...         EN OLAYLI ÜLKE GANA...        9 Mayıs 2001: Yine Gana’nın Akra şehri. İki yerel takım Hearts of Oak ve Asante Kotoko karşı karşıya... Statta çıkan olaylar arbedeye dönüşüyor. Sonuç : Tam 123 ölü ve 100 kadar yaralı...        Bunlar sadece son bir yılın bilançosu.                Afrikalı futbol adamlarına göre maçlarda çıkan olayların birer facia ile sonuçlanmalarının ana sebebi güvenlik önlemlerinin yetersiz oluşu. Tüm statların mülkiyeti ve kontrolü devlet tekelinde olduğundan özel güvenlik sistemlerinin kurulması şimdilik pek mümkün olmuyormuş.        Yukarıdaki üzücü olayları aktarırken her seferinde yeniden yazmadık ama Afrika polisinin o olayların tümünde baş vurduğu yöntem aynı : Göz yaşartıcı bomba. Oysa, uzmanlara göre, atılan bombalar olayları yatıştırmıyor. Aksine kitlelerin daha çok galeyana gelmesine ve bu sebeple yaralı ve ölü sayılarının artmasına yol açıyor. Bunlar daha çok güvenlik güçlerinin ele alması gereken konular.        Bugün Afrikalı futbolseverler ölenlerin ardından ağlamakla kalmıyor aynı zamanda FİFA’nın yapmış olduğu son uyarıya da üzülüyor. Bildiğiniz gibi bir süredir FİFA 2010 yılındaki Dünya Kupası için Afrika’ya “evsahibi olabilirsin” türünden göz kırpıyordu. Gana’da 123 ölü, 100 kadar yaralıyla son bulan olaydan sonra FİFA Afrikalılara “böyle giderse, ev sahipliğini unutun...” uyarısında bulundu.                Oysa, son yıllarda ne de güzel gidiyordu Afrika futbolu... Önce kabiliyetli gençler sadece maratoncu olmaktan çıkıp yeşil sahalara koştular. Sonra Avrupa’ya uçtular, kısa sürede birer yıldız oldular. George Weah gibileri “Dünyada Yılın Futbolcusu” seçilip TV ekranlarından Afrika’ya el sallarlarken yaşlı kıtadakiler gururlandılar. Onlar “Artık bu işte biz de varız” diyerek milli takımlar bazında da söz sahibi oldular. 1996 Olimpiyatlarında Nijerya, 2000’de Kamerun futbol takımları Afrika’ya boyunlarında altın madalyalarla dönerlerken Afrika sevinçten ağlıyordu. Oysa, görünen o ki futbol büyüsü koca kıtayı kapladıkça, bu göz yaşlarının türü de farklılaşmakta...        Afrikalılar için her mutluluk, büyük bedeller ödemek anlamına gelebilir. Yine de spor bu. Bunda da onca kan akıtmak, canlar vermek zorundalar mı? Asıl şimdi bir şeyler yapması gereken o meşhur Afrika büyülerine neoldu peki? Futbolun büyüsü onlardan da mı güçlü?

		Bu-ra-sı Tür-ki-ye bur-da in-saf yok ! Waldir Pereira Didi... Bir derbinin ardından

	NTVMSNBC 'ye iyi erisim için • Microsoft Internet Explorer • Windows Media Player   kullanın
	Spor Kapak | Futbol | EURO2000 | World2000 | Basketbol | NBA | Formula1 | Motor Sporları Tenis | Olimpiyat | Diğer | Foto Galeri | Yardım | Araçlar | Arama |Bize Yazın Reklam | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları