|
|
Bir ülkenin cari açığının yüksek olması elbette ki arzu edilen bir durum olmasa gerek. Ancak bizim gibi geçiş ekonomilerinde büyüme trendi içine giren bir ekonomik yapının cari açık vermesi gayet doğal karşılanmalı. Gelişen sanayiye gerekli olan hammaddenin yurtdışından ithal edilmesi durumunda cari açığın bir dönem için açık vereceği ama mantıklı yatırımlar yapılması halinde uzun vadede cari açıkların ihracat fazlası sayesinde kapanacağı ekonominin temel ilkelerinden birini oluşturuyor. Cari açığın tüketim malları ithalatındaki artıştan kaynaklanması durumu asıl korkutucu olan husus olarak karşımıza çıkıyor. YATIRIM MALI İTHALATI HIZLANDI Türkiyenin ithalat rakamlarına ve ithalat istatistiklerine baktığımızda son aylarda yatırım malı ithalatında ciddi artışın olduğunu gözlemliyoruz. İthalatın cari işlemler açığındaki rolünü de ağırlıklı olarak son yıllarda artan yatırım hamlesine bağlamak daha doğru görünüyor. Nitekim Eylül ayı ihracat rakamlarındaki artışta sanayinin payını yabana atmamak gerekiyor. Sanayi sektörünün ihracattaki başarısı, ülke adına sevindirici. Katma değeri yüksek ürünlerde ihracat artışı, ülkede yatırımların hızlanmaya başladığının da bir işareti niteliğinde yorumlanabilir. Nitekim Ağustos ayında Hazine Müsteşarlığının dağıttığı yatırım teşvik belgesi toplamının 1,5 katrilyonu aştığı düşünülecek olursa yatırımdaki artışın devam ettiğini söylemek zor olmayacaktır. Teşvik belgeli yatırımların 2001 ve 2002 yıllarında 9 katrilyon lira civarında seyrettiğini hepimiz biliyoruz. 2003 yılında 21 katrilyon sınırını zorlayan teşvikli yatırımların bu yıl itibariyle henüz sekiz dokuz aylık dönemde 15 katrilyon liraya ulaştığını, bu durumun istihdam artışını olduğu kadar, ihracat artışını da beraberinde getireceğini söyleyebiliriz. Yatırımların arttığı bir dönemde sanayinin ihtiyacı olan hammadde girdilerinin temini için ithalat yapılması gayet doğal bir olgu olarak görülmeli. Türkiyede ise maalesef ithalatçı bir günah keçisi olarak görülmeye devam ediyor. İTHALATÇI HERŞEYİN SORUMLUSU MU? Cari açığın sorumlusu olarak gösterilen ithalatçı, neredeyse bütün ekonomik sorunların müsebbibi şeklinde ortaya konuluyor. Oysa dış ticaret olgusunun ihracat-ithalat bütününden ibaret olduğunu ve ülke için gerekli hammadde ithalinin yapılmaması durumunda üretimin ve ihracatın da sekteye uğrayacağını unutmamak gerekiyor. Cari açıktaki artışın sebebi olarak gösterilen ithalata ürünler ve sektörler bazında yaklaşmanın daha doğru bir yaklaşım olacağını, aksi takdirde bütünsel bir bakışla bütün ithalatı ve ithalatçı firmaları toplum nezdinde birer ekonomik sabotaj grubu şeklinde algılamaya itici yaklaşımların doğru olmayacağını gözden uzak tutmamalıyız. | ||||
Bankaların kara tahtaları siliniyor | |||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||