|
![]()
![]() | ![]() ![]() | ![]() | ![]() | |||||||||||||||||||||||
|
![]() ![]() |
![]() |
|||||||
|
|||||||
![]() |
1 Mayıs itibariyle yeni üye olacak on ülkenin sekizi ile Türkiye arasında serbest ticaret anlaşması imzalandığını ve bu anlaşmalar çerçevesinde bugüne kadar karşılıklı vergi tavizleriyle yürütülen ticaretin üyelik sürecinden sonra nasıl bir boyut kazanacağı irdelenmesi gereken bir konudur. söz konusu anlaşmaların, tarım ürünleri konusunda da vergi indirimine yönelik hükümler içeriyor olması, oysa Gümrük Birliği anlaşmasının tarım ürünlerini dışarıda bırakıyor olması, Türk tarım ürünleri dış ticaretinde ve genelde sektörde nasıl bir etki yapacaktır, ciddi olarak düşünmek gerekiyor. Üzerinde düşünülmesi gereken önemli bir konu da Güney Kıbrısın Avrupa Birliğine girişi ile birlikte Türkiyenin ada ile olan dış ticaretinin ve genelde siyasi ilişkilerinin kazanacağı yeni boyuttur. STALAR SIKINTI YARATACAK Avrupa Birliğine yeni üye olacak ülkelerden Letonya, Litvanya, Estonya, Slovakya, Slovenya, Macaristan, Çek Cumhuriyeti ve Polonya ile Türkiye arasında bugüne kadar yapılan dış ticaretin büyük bir kısmı bu ülkelerle imzalanan serbest ticaret anlaşmaları (STA) ile yürütülüyor. Söz konusu anlaşmalar her iki tarafa da karşılıklı vergi indirimleri sağlayan hükümleri içeriyor. Bu anlaşmaların önemli bir diğer özelliği ise tarım ürünleri ithalatında da karşılıklı vergi tavizlerine imkan sağlıyor olmasıdır. Anlaşmalar bu yönüyle Türkiyenin Avrupa Birliği ile imzaladığı Gümrük Birliği Anlaşmasının tarım ürünlerini dışarıda bırakıyor olmasından dolayı farklılık sergiliyor. Sanayi ürünlerinde ise bir sorun gözükmüyor. Zira serbest ticaret anlaşması imzalanan ülkelerle sanayi ürünlerinde kademeli olarak vergilerin sıfırlanması gerçekleşmiş olup katılımla birlikte Gümrük Birliğine yönelik bir çelişki gündeme gelmeyecektir. Türkiyenin Avrupa Birliği ile imzaladığı Gümrük Birliği anlaşmasının, Avrupa Birliğine yeni katılacak ülkelerle de aynı koşullarda geçerli olacağına ilişkin hüküm içeriyor olması, yeni üye olacak ülkelerle imzalanmış STAlar ile Gümrük Birliği hükümlerini tarım ürünleri konusunda çelişkiye düşürecektir. TARIM SEKTÖRÜNÜN GELECEĞİ Çelişki karşısında karşımıza çıkabilecek iki ayrı senaryo mevcut. Bunlardan birincisinde yeni üye olacak ülkeler Gümrük Birliği anlaşmasının hükümlerine göre hareket edebilirler, yani tarım ürünlerinde bugüne kadar tanınan vergi indirimleri kaldırılabilir. Ancak böyle bir durumda aramızda imzalanan serbest ticaret anlaşmalarına göre karşı taraf ülkelerinin Türkiyeye tazminat ödemeleri gerekiyor. İkinci senaryoya göre ise Gümrük Birliği anlaşmasının kapsamı tarım ürünlerini de kuşatacak şekilde genişletilebilir. Yani Avrupa ile aramızda tarım ürünlerinde de vergisiz bir serbest ticaret hareketi başlatılabilir. Bu durumda da Avrupa Birliği üyesi ülkelerde yoğun olarak uygulanan tarım sübvansiyonlarının Türk tarım sektörü açısından olumsuzluk yaratıp yaratmayacağını ciddi olarak düşünmek gerekiyor. Türk tarımının gün geçtikçe dışa bağımlı hale gelmeye başladığı, yerli üreticinin her geçen gün zor koşullar altında üretim yapar hale gelişi, son senaryonun da gerçekleşmesi durumunda iyice karamsar bir tablonun ortaya çıkmasına sebep olabilir. KIBRIS TİCARETİNİN SEYRİ MERAK KONUSU Mayıs ayıyla birlikte Kıbrısın da Avrupa Birliğine giriyor olması, Türkiye dış ticareti açısından düşünülmesi gereken bir konu. Zira Avrupa Birliğinin Kuzeyi dışarıda tutma eğilimi çok açık görünüyor. ABnin genişlemeden sorumlu komiseri Verheugen, her demecinde Kıbrısın AB üyeliğinin sınırının yeşil hattan geçeceğine ilişkin vurguyu içeriyor olması bunun açık bir göstergesidir. Kıbrısın AB üyeliğinin Kuzeyi dışarıda bırakması sonucunda da KKTCnin dış ticaretini hangi yoldan gerçekleştireceği bir sorun olarak karşımızda duruyor. Bu soruna yönelik geliştirilebilecek senaryoların, dış politika kadar Türkiye dış ticareti üzerindeki etkileri de ayrı bir tartışma konusunu oluşturur nitelikte. Güneyin Avrupa Birliğine girmesi demek, Türkiyenin Gümrük Birliği anlaşmasını bu ülkeyle de yapmasını zorunlu kılıyor. Bu durum, Türkiyenin güneyi siyasi olarak tanıması anlamına geliyor. Ticari açıdan da Kıbrıs ile olan ticari ilişkilerini güney kesimi üzerinden serbest ticaret hareketi çerçevesinde yürütmesini gündeme getiriyor. KKTC de kendisine yönelik dünya üzerinde uygulanan ambargolardan dolayı, ticari hareketini güney üzerinden yapmak zorunda kalabilir. Nitekim Avrupa Birliğinin Kıbrıs ticaretinin seyri hakkındaki kanaatinin de bu yönde olduğu söyleniyor. Türkiyenin bu konudaki tavrı ise son referandum neticesinden sonraki diplomatik görüşmelerde daha netlik kazanacak. Kuzeyin evet oylarının ambargoların kaldırılması konusunda önemli bir koz, bir baskı unsuru olarak kullanılması gerekiyor. Türkiye, Mayıs ayıyla birlikte gelecek bu değişimlere ne kadar hazırlıklı, değişik senaryolara yönelik A, B, C planları nelerdir, stratejisi mevcut mudur; yoksa bugüne kadar olduğu gibi anlık kararlarla uzun vadeli bakıştan ve vizyondan yoksun adımlar mı atılacaktır? Mayıs ayının dış ticaretimize bahar havası getirmesi dileğiyle | ||||
![]() |
|||
![]() |
|||
![]() |
|||
![]() |
|
![]() |
|||||||||||||||
![]() ![]() ![]() |
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||
![]() |