|
|
Toplantının yapılmayacağı yönündeki karar, Dünya Ticaret Örgütü temsilcilerinin geçtiğimiz günlerde Cenevredeki görüşmeleri esnasında gündeme geldi. CENEVREDE BİR KEZ DAHA Dünya Ticaret Örgütünün 2001 yılında Dohada başlayan son tur toplantıları, 2004 sonuna kadar dünya ticaretinin serbestleştirilmesi yönündeki müzakerelerin tamamlanmasını hedefliyordu. Örgüt, bu amaç doğrultusunda değişik tarihlerde bir araya gelse de bu yönde gerekli adımlar bir türlü atılamadı. Dünya ticaretinin önündeki engellerin kaldırılması istenen seviyede gerçekleştirilemedi. En son Meksikada yapılan toplantıda da, bilindiği gibi, görüşmeler olumsuz neticelendi. ABD ve AB gibi gelişmiş ülkelerin özellikle tarımda uyguladıkları aşırı sübvansiyonları kaldırmaya yanaşmamaları, müzakereleri kilitledi. Bunun üzerine Aralık ayında yeniden toplanma kararı alınarak Meksikada tartışılması beklenen pek çok önemli konu gündeme bile alınmadan Cancun toplantıları tamamlandı. Aralık ayında yapılması planlanan toplantının gündemini belirlemek üzere geçtiğimiz hafta Cenevrede bir araya gelen örgüt yetkilileri, olağanüstü bir gelişme olmadığı takdirde toplantının yapılmayacağını açıklayarak müzakereleri yine kilitleme noktasına geldiler. Cenevrede, gelişmiş ülkelerin yapılacak toplantı gündemine Cancunda tartışılmayan yabancı yatırım ve rekabet konularını almak istemesi, gelişmekte olan ülke temsilcilerinin öfkelenmelerine sebep oldu. Oysa, Aralık müzakereleri, Cancunda çözümlenemeyen konuların tartışılması için yapılacaktı ve dünya ticaretinin serbestleşmesi önündeki engellerin kaldırılmasını ana gündem maddesi yapacaktı. Zira 2001de Dohada hedeflenen 2004 sonuna kadar tamamlanması planlanan ticaretin serbestleştirilmesi müzakereleri başarısızlıkla sonuçlanmış olacaktı. Gelişmiş ülkeler, Cenevre görüşmelerinde yine tarımsal sübvansiyonları kaldırmayacaklarına ilişkin açıklamalar yapınca Aralık müzakereleri iptal edilmiş oldu. Nitekim AB Tarım Komiseri Franz Fischlerin, Cenevre görüşmelerinden hemen önce konuyla ilgili olarak Romada yaptığı açıklamalar, gelişmiş ülkelerin niyetini ve konuya bakışını çok net ortaya koyar nitelikteydi. Fischler açıklamasında, Avrupa Birliğinin elinden geleni yaptığını, yapabileceğinin bundan daha fazla olamayacağını belirterek Cenevre görüşmelerinin de tıkanacağının sinyalini çok önceden vermişti. FİLLER VE ÇİMENLER Dünya Ticaret Örgütü müzakerelerinin tıkanmasından gelişmekte olan ülkeler zarar gördüğü için tartışma daha çok, gelişmiş ülkeler ile gelişmekte olan ülkeler arasındaki bir anlaşmazlık olarak algılanıyor. Her ne kadar bu iki kutup arasında bir tartışma mevcut olsa da aslında anlaşmazlık ABD ile AB arasındaki uyuşmazlıktan kaynaklanıyor. ABD ve AB, aralarında var olan tarifeler, kota ve çelik savaşında olduğu gibi, tarım sübvansiyonları alanında da bir türlü uzlaşmaya yanaşmak istemiyorlar. Taraflar sürekli olarak birbirlerini daha serbest bir dış ticaret uygulamaya davet ediyor ama kendileri somut bir adım atmaya yanaşmıyorlar. Gelişmiş ülkelerin aralarında süregelen bu tartışmalar, gelişmekte olan ülkeleri de yakından etkiliyor. Filler tepişirken, olan çimenlere oluyor. Uygulanan korumacı yaklaşımlarla bağlantılı tarife dışı engeller, kotalar, hele hele sübvansiyonlar, gelişmekte olan ülkelerin ticaretini, üretimini ve dolayısıyla yaşam standardını tehdit eder boyutlara ulaşıyor. DÜNYA TİCARET DENGELERİ DEĞİŞEBİLİR Dünya Ticaret Örgütü müzakerelerinin çıkmaza girmesi beraberinde bir dizi senaryoyu uluslararası ticaret uzmanlarının tartışma gündemine getiriyor. Gelişmiş ülkelerin kendi aralarında uzlaşma sağlayamaması, dünya ticaretinde serbestleşmenin istenen seviyeye gelmemesi, gerçekten de ülkelerin ekonomik politikalarını yeniden gözden geçirmelerine sebep olabilir nitelikte. Gelinen noktanın, dünya ticaretinde bloklaşmayı artıracağı en sık söylenen senaryoların başında geliyor. Özellikle gelişmekte olan ülkelerin kendi aralarında yeni birlikler oluşturacakları ve ikili anlaşmalarla kendileri için en uygun ticari koşulları yaratma eğilimi içine girecekleri düşünülebilir. Bu çerçevede, dünya ticaretinde bundan sonra serbest ticaret anlaşmalarının daha çok karşımıza çıkacağını söylemek de zor olmasa gerek. Tabii bu durum global ticaret için bir tehdit niteliği taşır mı, dünya ticaret hacminde bir gerilemeye sebep olur mu, diye şimdiden tartışılmaya başlandı bile. Ancak asıl tartışılan konu Dünya Ticaret Örgütünün üstlendiği sorumluluğu taşıyıp taşıyamadığı DTÖYE GÜVEN AZALIYOR Gelişmekte olan ülkeler, Dünya Ticaret Örgütü müzakerelerinin tıkanmasından ve gelişmiş ülkelerin gösterdiği samimiyetsizlikten dolayı, örgüte olan güvenlerini yitirmiş durumda. Bu güven kaybı, serbest ticaret anlaşmalarının ve bloklaşmaların artacağı yönündeki ihtimalleri daha da güçlü kılıyor. Dünya Ticaret Örgütüne güvenin azalmasının yanısıra, son günlerde örgütün meşruiyeti de sorgulanmaya başlandı. Irak olaylarında Birleşmiş Milletleri açıkça hiçe sayan ABD, şu anda da Dünya Ticaret Örgütünü bypass ederek Latin Amerika ve Güney Amerika ülkeleriyle serbest ticaret anlaşmaları imzalayarak adeta ayrı bir ekonomik blok oluşturma çabası içine girmiş bulunuyor. Nitekim ABDnin çift taraflı ticaret anlaşmalarını önemli bir koz olarak kullandığını çok biliyoruz. Dünya Ticaret Örgütünün gerekli yaptırımları uygulayabilmesi ve müzakerelerden beklenen sonuçların çıkabilmesini temin edebilmesi için örgütün yapısının ve mevzuatının yetersizliği, konuyla ilgili çevrelerde ve dış basında en çok tartışılan konuların başında geliyor. Örgüt, üstlendiği büyük sorumluluğa rağmen, sorumluğu kaldırmaktan çok uzak bir görünüm çiziyor. | ||||
Bankaların kara tahtaları siliniyor | |||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||