|
|
Özellikle son günlerde IMF baskılarıyla gündeme gelen ve serbest bölge şirketlerini tedirginliğe sürükleyen serbest bölgelerdeki teşviklerin azaltılacağı ve vergi geleceği yönündeki söylentilerin olduğu bir dönemde bu toplantı büyük önem taşıyor. Konuyla ilgili kişi ve kuruluşlar bu vesile ile hükümet yetkililerinden tatminkar açıklamaların gelmesini bekliyor. TEDİRGİN BEKLEYİŞ Türkiyede üretimin ve ihracatın artmasına katkıda bulunmak amacıyla seksenli yıllarda kurulan serbest bölgelerin, bugün için maalesef beklenen faydayı sağlamaktan uzak bir konumda olduğunu hepimiz biliyoruz. Üretim-ihracat ekseninden çok, ithalatı körükleyen konumuyla serbest bölgelerin amacından saptırıldığını itiraf etmek gerekir. Ancak yapılan yanlış uygulamalar ve politikalarla gelinen bu aşamadan geri dönüşün de esnek bir yapıda olması kaçınılmaz. Çok sayıda faaliyet ruhsatının verilmiş olması, serbest bölgelerde vergi avantajı nedeniyle pek çok yabancı sermayeli firmanın da buralarda yatırım yapmış olması düşünülecek olursa, bu konuda geri adım atılarak serbest bölgelere vergi getirilmesi ekonomide ciddi bir sıkıntıya ve daralmaya sebep olabilecek niteliktedir. IMFnin hükümet nezdinde yaptığı baskılar sonucunda serbest bölgelerdeki bazı avantajların kaldırılması yönündeki tedirginlik bile serbest bölge yatırımlarında azalmayı beraberinde getirmiştir. Her ne kadar hükümet yetkilileri zaman zaman teşviklerin ve desteklerin devam edeceği yönünde açıklamalar yapıyor olsa da Türkiyedeki ekonomiye kaynak arayışları çerçevesinde vergi konularında yaşanan istikrarsız politikalardan dolayı yatırımcının tedirgin bekleyişi sürmektedir. Serbest bölgelerin sağladığı avantajlara rağmen buralardaki yatırımların azlığını ülkedeki politik yaklaşımlardaki istikrarsızlığa, strateji yoksunluğuna ve dolayısıyla oluşan bu tedirgin atmosfere bağlamak gerekir diye düşünüyoruz. TEDARİKÇİLERİ UNUTMAMAK GEREKİR Serbest bölgelerin çoğunlukla ithalatçı firmalar tarafından kullanıldığı ve bunlar tarafından bazı fiktif hareketlerle vergi kaybı doğurucu etkiler yarattığı kısmen doğrudur. Ancak bu münferit olaylardan yola çıkılarak bütün firmaların zan altında tutulmaları ve ticari hareketlerinin önünde engelleyici hükümlerle tedirginlik yaratılması doğru değildir. Serbest bölgeler üzerinden Türkiyeye ithalat yapan firmaların pek çoğunun sadece tüketim malı niteliğindeki ürünleri değil, imalatçı-ihracatçı firmalarımızın hammadde ihtiyaçları için tedarikçi konumunda hareket ettiklerini de gözden uzak tutmamak gerekiyor. Vergi oranlarının ve girdi maliyetlerinin yüksek olduğu ülkemizde ihracatçıların rekabet avantajı yakalayabilmeleri için bir imkan niteliği taşıyan serbest bölgeleri bu ve benzeri sebeplerle doğru nitelendirmeliyiz. Döviz kuru sıkıntısı, girdi maliyetlerinin yüksekliği, enflasyon muhasebesine bir türlü geçilememiş olması gibi pek çok probleme rağmen halen ihracatçılarımızın fedakarca mücadelesine devam ediyor olmasında doğrudan veya dolaylı olarak serbest bölgelerin de rolü olup olmadığını karar verirken analiz etmek şarttır. TİCARİ HAYATA DİNAMİZM KATIYOR Bir ülkedeki ekonomik kararların değerlendirilmesinde sadece yüzeysel bir bakışla toplanan vergilerin büyüklüğü türünden ölçütlerle kararın statik etkilerinden söz etmek doğru bir yaklaşım değildir. İlgili ekonomik karar sonucunda piyasada oluşan dinamizm ve ticari canlılık da makro dengeler açısından ülke ekonomisine artılar kazandırabilir. Serbest bölgeleri de bu açıdan değerlendirmek doğru bir yaklaşım olacaktır. Serbest bölgelerin bugün gelinen nokta itibariyle üretimden ve doğrudan ihracattan daha çok iç pazara ürün sağlayıcı niteliğiyle önplana çıktığı açıktır. Firmaların serbest bölgelerde kar maksimizasyonu içine girerek kendilerine vergi avantajı sağlamaya çalıştıkları da bilinmektedir. Ancak bu faaliyetler aracılığıyla gerek iç pazardaki üreticilere daha ucuz hammadde, yarı mamul tedarik ettikleri ve dolaylı olarak ihracata destek oldukları, gerekse pazarda bir canlılık yarattıkları da bilinen bir gerçektir. Bu canlılığın ülke ekonomisine dolaylı yollardan sağladığı katkıları gözardı ederek sadece yapılan anlık işlemlerin sebep olduğu vergi kaybını hesap etmek ne kadar gerçekçi olur, tartışmak gerekir. Serbest bölgeleri değerlendirirken IMF baskılarıyla sadece oluşan işlemsel bazdaki vergi kaybını hesap etmek, ekonomiye bütünsel bakıştan yoksun olduğumuzu gösterir niteliktedir. Serbest bölgelerin yarattığı ticari dinamizmi ve ekonomiye dolaylı katkıları göz ardı edici bir bakış, piyasalardaki tedirginliği artırmaya devam edecek görünüyor. WEBZA İstanbul Toplantısı, yetkililerin bu vesileyle yapacakları tedirginliği azaltıcı içerikteki demeçleri için tarihi bir fırsat niteliğindedir. | ||||
Bankaların kara tahtaları siliniyor | |||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||