| | | | Elbette, herkes gibi Başbakan Tayyip Erdoğan da verilmek istenen mesajı kendince çözmüştü. Sinagog saldırılarının ardından bence son yıllardaki en doğru karşı mesajı verdi; “Bu saldırıların ardında hangi mesaj varsa ben o mesajı ayağımın altına alıyorum, çiğniyorum.”
Ağzına sağlık... Son patlamaların ardından kimileri Erdoğan’a yüklendiler; “Mesajlarını ayağının altına alır mısın, işte böyle cevap verirler!..”
Allah Allah, Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı teröristlerin mesajlarını ayağının altına almayacaktı da, baştacı mı yapacaktı?
“Aman bu bombalar aklımızı başımıza getirdi, biz derhal tavır değiştiriyor, El Kaide ya da yandaşlarının değerlerini benimsiyoruz” mu demeliydi?
Keşke dünkü saldırılardan sonra da aynı cümleleri dile getirseydi; “İki cihanda da bunun hesabını verecekler” yerine “Bu mesajlarınızı da çiğniyorum” deseydi...
SAFLARI BELİRLEDİLER
Pekii, bu saldırıların ardında hangi mesajlar var? İşte temel mesajlar;
 El Kaide ve onun çizgisinde hareket eden, ona taşeronluk yapan örgütlerin gözünde ülkeler kabaca ikiye ayrılıyor; Batı dünyası ve karşıtı dünya... Batı dünyası “Darül harp”tir... Yani savaşılması gereken dünyadır.
Türkiye, Müslüman bir ülke olmasına karşın, “İslamcı” olmadığı için Batı Dünyası’nın bir parçasıdır. Dolayısıyla hedeftir...
AKP’nin, İslami değerleri nedeniyle belli bir avansı vardıysa bile, hükümet ABD ve AB uyumlu politikalarıyla bu avansı tüketmiştir. İslami çizgiye dönüş gösteremeyen AKP ve Türkiye,
El Kaide ile taşeronları için somut hedef haline gelmiştir.
Son saldırılarda çifte hedef vardır. Sinagoga atılan bomba hem Musevilere, dolayısıyla İsrail’e hem Türkiye’ye atılmıştır. Son iki bomba ise hem İngiltere’ye hem Türkiye’ye yöneliktir.
Böylece El Kaide’nin Türkiye’yi ABD, İngiltere ve İsrail’le aynı çizgide, aynı cephede gördüğü ortaya konmuştur.
Avrupa Birliği ülkeleri nazlansalar bile İslamcı örgütlerin gözünde Türkiye Batı Dünyası’nın, Avrupa’nın bir parçasıdır.
Bu konumu, Türkiye’nin Avrupa Birliği yolunda hem avantajdır hem de iyi değerlendirilemezse dezavantajdır.
Avantajdır, Çünkü AB artık daha fazla nazlanırsa Türkiye’nin İslamcı çizgiye kayma riskini göze almak zorunda kalacaktır.
Ancak bu avantaj Türkiye’nin AB standartlarını yakalaması gereğini ortadan kaldırmamaktadır. Kimseyi terör mağduru olduğu için AB’ye almazlar...
Sinagog saldırılarından sonra kimi İslamcı grupların “Bu işi El Kaide’ye yükleyemezsiniz, arkasında Batılı güçler var” yolundaki açıklamalarının çarpıtma girişimi olduğu dünkü saldırılarla ortaya çıkmıştır.
El Kaide’ye toz kondurmakta zorlanan, gizli ABD ve Batı düşmanlığı nedeniyle İslamcı teröristleri mazur görmeye ve göstermeye çalışan, içlerinde AKP milletvekillerinin de olduğu grupların da artık gerçeği kabullenmeleri gerekmektedir.
Ne yazık ki Türkiye’deki bombalamaları bu ülkenin yetiştirdiği insanlar, yani Türk vatandaşları yapmaktadır. Yani Türk’ü Türk öldürmektedir, Müslümanı Müslüman katletmektedir. ABD’nin yeni dünya düzenine duydukları öfkeyle, İslamcı terörizme “İslami başkaldırı” kılıfı geçirmeye çalışanlar, Türk’ün Türk’ü, Müslümanın Müslümanı öldürmesine izahat bulmak zorundadır.
AKP içinde hala kendini Batılı dünyanın bir parçası olarak görmeyenler varsa ki, var olduğu açıktır, bu isimler konumlarını yeniden gözden geçirmek zorundadır. Onlar geçirmezse bile, AKP yönetimi bu işi üstlenmelidir.
Ve son bir mesaj;
Kimse bu saldırıları iç politika malzemesi yapmaya çalışmamalıdır. Saldırılar; Hükümet’i, güvenlik güçlerini, istihbarat birimlerini yıpratmak için bu altın bir fırsat değildir. Önce ortak tavır net biçimde ortaya konmalı, Hükümet’in ve güvenlik güçlerinin hataları daha sonra tartışılmalıdır.
Evet, 5 gün arayla gerçekleşen 4 bombalamanın verdiği mesajlar bunlar. İster ayağınızın altına alın ister baştacı yapın.
Ümit Sezgin / NTV ve CNBC-e Ankara Haber Müdürü
| |
Ergenekon’da 16 kişi daha gözaltında
Yeni Kürt politikası ve KADEK'in değişimi
