|
28 Ekim 2003 “Zorunlu sürgünün ne demek olduğunu en çok Atilla Keskin’in gözlerinde görmüştüm... O susuzluğu... O derin hasreti... Yıllar önce gittiğim Almanya’da bana “Sen İstanbul kokuyorsun” diyerek sarılmıştı... Tıpkı Deniz’e, Yusuf’a, Hüseyin’e sarılır gibi... |
![]() ![]() |
![]() |
|||||||
|
|||||||
![]() |
|
İSLÂMLAR VE MODERNİTELER Aziz Al-Azmeh Bir Parisli, Hotantoların erkek çocuklarınn testislerinden birini kestiğini duyduğunda çok şaşırır. Belki Hotantolar, da Parislilerin, ikisini birden muhafaza etmesini tuhaf karşılıyordur. (Voltaire) Batının egemen tahayyülünde, Ortaçağ şarkiyatçılığından kalma stereotiplerle beslenen İslâm imgesi, bir zamanlar Batı uygarlığı karşısında bir tehdit olarak algılanan komünizmin yerine geçmiş durumda. Batılı temsillerde mezhep çatışmaları, namaz görüntüleri, geri kalmışlık manzaraları ve derin bir irrasyonalizm etrafında şekillendirilen İslâm tasavvuru, yüzlerce yıllık bir tarihi olan, birbirinden çok farklı toplumlarda çok farklı biçimler almış bir dini, yekpâre bir kültür haline getirerek radikal biçimde ötekileştiriyor. Bu ötekileştirme bir uçta ırkçılığa, diğer uçta farklılığı fetişleştiren kültürel göreciliğe davetiye çıkarıyor. Batının ötekisi ile, İslâmcıların sahih İslâmı arasında sıkı bir alışveriş olduğunu, birbirlerini sürekli beslediklerini görüyoruz. Bu kitap, sırf başlığıyla bile, görünürde birbirinin hasmı olan bu üç taraf -zenofobi, egzotizm, İslâmcılık- arasındaki suç ortaklığının eseri olan İslâm kategorisini parçalama, tarihe geri getirme ve bağlamlaştırma çabasını temsil ediyor. İslâmlar ve Moderniteler, İslâmın özünü tespit ettiğini iddia edip, bu öze dönme çağrısında bulunan köktendincilerin sahihlik iddialarının altında yatan Batılı romantik mefhumları da bir bir açığa çıkarıyor. Televizyon haberlerinin Ortadoğu uzmanlarının, silahlarını doğrultacak bir düşman bulamadığında ekonomisi çökenlerin her gün zihinlerimize nakşettiği karanlık İslâm imgesine karşı İslâmları telaffuz eden Aziz al-Azmeh, Batının şarkiyatçı ve kültürelci söylemi ile İslâmcıların köktendinci söylemi karşısında cüretkâr bir ses. Belâgat uğruna fesahati kaybetme (İbn Mukaffa) İletişim Yayınları, 278 sf. Çeviren: Elçin Gen Dizi : Politika - 45 Tür : Siyaset | ||||||||
|
KANDINSKY VE BEN Soyut Resmin Tarihinden Bir Kesit (1917-1944) Nina Kandinsky Wassily Kandinskyyle 1917 yılında, henüz ondokuz yaşındayken evlenen Nina Andreevskaya Kandinsky, bütün ömrünü büyük bir aşkla sevdiği ve sanatına sonsuz bir hayranlık duyduğu kocasına adamıştı. Bu adanış, anılarını yazdığı Kandinsky ve Ben adlı kitabında ne kadar çok Kandinsky, ne kadar az ben olduğundan da anlaşılır. Nina Kandinsky, kocasıyla sanat çevrelerinde geçirdiği yirmi yedi yılı anımsarken (1917-1944) aslında bu yıllarda soyut sanatın en önemli öncülerinden biri olan Kandinskynin yapıtlarını dönemselleştirerek anlatıyor ve böylelikle modern sanat tarihinin çok ilginç bir dönemini de aydınlığa kavuşturuyor. Bu dönemde, Bauhausun kuruluş ve dağılış öyküsünü, sanatçılar arasındaki dayanışma ve rekabeti, devrin ideolojik gelişmelerinin sanata müdahalesini, ve bütün bunların dışında kalmaya çalışarak salt sanatına yoğunlaşmak isteyen bir ressamın yaşamını buluyoruz. Bazı siyasi gelişmelerin, özellikle de Hitler faşizmi gibi kitlesel kıyıma yönelmiş olanların, sanatçı ayrıcalığıyla bile dışında kalınamayacağının her zaman ibretle dolu öyküsünü okuyoruz. Dahası, son yıllarını (1922-1944) sürgünde geçirmiş olan bir sanatçının, önce Münih, sonra Pariste yaşadığı yıllarda, hangi akımlara öncülük ettiğini, hangi ressamlardan etkilendiğini, ve Rusyadaki köklerinin, bu etkilerle nasıl kaynaşıp nasıl yepyeni anlatımlara dönüştüğüne tanık oluyoruz. Nina Kandinsky, kocasını kaybettiği 1944 yılından sonra da, kendini Kandinskynin eserlerini korumaya ve tanıtmaya adadı. Neuilly-sur-Seinedeki Nina Kandinsky Koleksiyonu, bu amaçla biraraya getirilmiş Kandinsky yapıtlarının müzesi oldu. İletişim Yayınları, 311 sf. Fransızcadan Çeviren: Gülnar Öney Tür : Anı | ||||||||
|
SEBASTIAN KNIGHT´IN GERÇEK YAŞAMI Vladimir Nabokov Lolitanın Rus asıllı yazarından 1941de İngilizce olarak yazdığı bir roman, Sebastian Knightın Gerçek Yaşamı. Roman hakkında iki önemli edebi şahsiyetin düşünceleri, aşağıdaki gibidir: Ben Sebastianım, ya da Sebastian ben, ya da belki ikimiz ikimizin de tanımadığı bir başkasıyız. Sebastian Knightın Gerçek Yaşamı, kayboluşların, kaybedilenlerin, bir yere konulup sonra nereye konduğu unutulan mutluluğun romanı. [John Lancaster] Nabokov dayanılmazın ağırlığını bölüştürüyor; anlatıcı, anlatılan kişi ve metnin arasında oluşan üçgen (...) yüzlere yapışan maskelerin, kim tarafından ve nasıl yapıştığının, yapıştırıldığının, yalnızca sözcükleri ve bu yolla oyunları kurmakla kanıksanabilir olduğunu örüyor. [Nilgün Marmara (Kırmızı Mavi Defter)] Bu değerlendirmelerin yanısıra kitabı çeviren Fatih Özgüvenin küçük ama önemli bir notunu da aktarmak gerekir. Knight (satrançta at, yatay ya da dikey olarak iki kare ilerleyip ardından gene yatay ya da dikey olarak bir kare gider), bishop (satrançta fil; üzerinde durduğu karenin renginden dışarı çıkamaz. Nabokovun, okura sunduğu bilmeceler arasından okurun geçebilmesi için bu bilgilere ihtiyacı olacak. Tabii kullanabilene... İletişim Yayınları, 216 sf. Çeviren: Fatih Özgüven Dizi: Çağdaş Dünya Edebiyatı-186 Tür: Roman | ||||||||
|
DÜŞÜNÜMSEL BİR ANTROPOLOJİ İÇİN CEVAPLAR Pierre Bourdieu, Loic J.D. Wacquant Günümüz sosyal bilim dünyasına damgasını vurmuş isimlerden biridir Pierre Bourdieu. İncelediği alanlar açısından büyük bir çeşitlilik gösteren eserleri, dünyanın dört bir yanında çeşitli disiplinlerden araştırmacıları etkiledi, etkiliyor. Bourdieunün dünyasına genel bir bakış sunan bu kitap üç bölümden oluşuyor: İlk bölümü oluşturan giriş yazısında Wacquant, Bourdieunün bütün eserleri üzerine derli toplu, ama son derece derinlikli bir değerlendirme yapıyor. İkinci bölümde, Wacquantla yaptığı görüşmelerde Bourdieu, sosyolog ve antropolog olarak entelektüel serüveninin adeta bir muhasebesini yapıyor. Çalışmalarını, kullandığı temel kavramları -yapı, alan, strateji, habitus, kültürel sermaye, çıkar, illusio, simgesel iktidar- olabildiğince yalın ve anlaşılır bir dille açıklıyor. Eserlerinin yanlış anlaşılmasının nedenlerine işaret ederek kendisine yöneltilen eleştirilere cevap verirken, hem sosyal bilimler alanının genel bir manzarasını çizmiş oluyor, hem de bu alanda kendi özgün konumunu net bir şekilde ortaya koyuyor. Kitabın üçüncü bölümünde, lisansüstü öğrencileriyle yaptığı bir araştırma seminerinde verdiği konferanslar yer alıyor. Bu bölümde Bourdieu, araştırma anlayışını öğrencilere aktarırken pratikten yola çıkıp epistemolojik ilkelere ulaşıyor. Düşünümsel Bir Antropoloji İçin Cevaplar, çağdaş sosyal bilimcilerin belki de en önemlisi olan Bourdieunün eserlerine mükemmel bir giriş niteliği taşıyor. İletişim Yayınları, 295 sf. Çeviren: Nazlı Ökten Dizi : Politika - 46 Tür : Siyaset | ||||||||
|
ACI ÖPÜCÜK Karin Slaughter Kasabanın çocuk doktoru ve adli tabip Sara Linton ve eski kocası Polis Şefi Jeffrey Tolliver, keyifli bir gece geçirmek için paten pistinde buluşurlar. Sara, tuvalette yirmi sekiz haftalık ölü bir bebek bulurken Polis Şefi de, Mark adındaki genç bir delikanlıyı silahla tehdit eden on üç yaşındaki Jennyi vurmak zorunda kalır. Körbakıştan tanıdığımız kahramanlar kendi sorun ve bunalımlarını çözmeye çalışırlarken akıllarının ucuna bile gelmeyen bir olaylar dizisine dalmak zorunda kalacaklardır. Sara ölü bebeğin Jeffreynin vurduğu kızın bebeği olduğundan emindir, Markın da bebeğin babası olması ihtimali büyüktür. Otopsiyle birlikte, adli tabip bebeğin Jennynin çocuğu olmadığı anlaşılır.. Küçük kızın cinsel organı dikilmiştir. Uzun süreli cinsel taciz ve geleneksel kadın sünnetinin delilleri bulunmuştur. Sara ve polis şefi Jeffrey Tolliver her dönemeçte hüsrana uğrarlar. Polis şefi Jeffrey, nereye el atarsa atsın bir adım bile ileri gidemez. Eli kolu bağlı Polis Şefi, karşısındaki canavarlığı algılamakta zorlanır. Dedektif Lena, başına gelen inanılmaz vahşetteki tecavüzle yüzleşmek zorundayken, karşısına ancak onun anlayabileceği bir başka kurban çıkar. Kendi çıkmazlarında boğulacak mı...yoksa daha da kötüsü mü olacak? Kahramanlarımız sadece küçük kasabada kalmayacak büyük bir dehşet ağının parçası olacaklar. Gerisini tabii ki tüyleriniz diken diken bir halde kendiniz okuyacaksınız. Kısa zamanda gerilim-polisiye ustası olan Karin Slaughter, Kör Bakış ve ardından Acı Öpücükle okurlarını hayrete düşürmeye devam ediyor. Eleştirmenlerin Acı Öpücük için yaptıkları yorumlardan birini burada yazalım: Kalp hastalarının bu kitapta kesinlikle şifa bulmayacaklarıdır! Artemis Yayınları, 409 sf. Çeviren: Lale Aykent Tunçman Tür: Gerilim | ||||||||
|
ZORLU BİR KIŞ Raymond Queneau Fransız yazınının usta bir kalemi, Raymond Queneau, yine usta bir edebiyatçı-çevirmen Tahsin Yücelin çevirisinden okurla buluşmakta. Zorlu Bir Kış, Zazie Metrodadan sonra yayımlanan ikinci Raymond Queneau kitabı. Son dönemlerin en ünlü ve en ilginç Fransız romancılarından Georges Perec, birçok açıdan ustası olarak niteleyebileceğimiz Raymond Queneaunun Zorlu Bir Kışını ilk okuyuşundan sonra, bu fazlasıyla yalın romanın nasıl olup kendisini büyüleyebildiğini anlamakta biraz zorlandığını yazar. Ama her yeniden okumasında, bir önceki okumasında gözünden kaçmış olan bir sürü ayrıntı çıkar karşısına. Bu ayrıntıların en ilginçlerinden biri, romanın birincil kişisi Lehemeaunun İngilizce karşılığının Hamlet olması, ayrıca, Zorlu Bir Kışta da karşımıza, tıpkı Hamlette olduğu gibi, iki mezar kazıcının ve bir hayaletin çıkmasıdır. Şaşırtıdan şaşırtıya, buluştan buluşa, Zorlu Bir Kış benim için usul usul tükenmeze doğru yol alır diye yazar Georges Perec. Gerçek bir edebiyat yapıtını tanıtmak için bu gözleme daha ne eklenebilir? Zazie Metroda ve Zorlu Bir Kıştan sonra Raymond Queneaudan Biçem Alıştırmaları, Dostum Pierrot ve Mavi Çiçekler de Sel Yayınlarından sırasıyla yayımlanacak. Sel Yayıncılık, 108 sf. Fransızcadan Çeviren: Tahsin Yücel Tür: Roman | ||||||||
|
Habeşistan Prensi RASSELASIN HİKAYESİ Samuel Johnson 18. yüzyılın İngilteresinde, Hiç kimse birlikte yiyip içmediği, sosyal bir ilişki içinde olmadığı birinin yaşamını yazamaz diyen bir yazar, adını sadece kitaplardan duyduğu bir ülkeyi yazmaya kalkarsa, ne olur? Annesi ölünce, bir an önce para kazanması gereken bir yazar, ne yapar? Hemen hemen Voltairein Candidei yazdığı günlerde, ama Candidei okumadan, dünyada mutluluğun bulunabileceğini söyleyen iyimserlere karşı kalem kuşanan bir yazar, ne yazabilir? Bu soruların hepsinin birden cevabıdır Habeşistan Prensi Rasselasın Hikayesi. İngiliz klasik edebiyatının en büyük isimlerinden Samuel Johnsonun kaleminden bir yaşam seçimi öyküsüdür. Prens Rasselas, eski bir geleneğe göre, tahta çıkması sırası gelene kadar mutlu vadide hapistir. Ama öylesine mutsuzdur ki orada. Her istediğini elde etmekten bıkmıştır. Tutar kardeşi ve öğretmeniyle birlikte firar eder. Mutluluğu aramaya, yaşam seçimini yapmaya gider. Oysa gittiği hiçbir yerde, tutuğu hiçbir yolda, yaptığı hiçbir seçimde mutluluk çıkmaz karşısına. Sürükleyici olduğu kadar düşündürücü de olan bu hikaye, Candidein bir tamamlayıcısı ve aynı zamanda ona bir cevap olarak mutlaka okunmalı. Ayraç Yayıncılık, 131 sf. Çeviren: Barış Yıldırım Dizi: Dünya Edebiyatı-11 | ||||||||
|
GELİBOLUDAN KAFKASLARA Birinci Dünya Savaşı Anılarım Yazar: İ. Hakkı Sunata Fırtına, derin uğultu ve iniltilerle devamda. Bir tüy hafifliğiyle uçan karlar, gelip elime, yüzüme, elbiselerime yapışıyor, yavaş yavaş eriyip sönüyor. Onların bu sessiz temasında ölümün soğuk tehdidi var. Bunu seziyorum. İçim ürperiyor derinden, derinden... Daha buraya gelirken bile, bazı neferlerin yiyecek yetersizliğinden çarıklarını kızartıp yediklerini işitmiştim. Ölüm sayısı da artmıştı. Doktor Dimitrakiye, bu açlıktan ölenlere nasıl rapor verdiğini sormuştum: Umumi zafiyet neticesi tevakkufu kalpten vefat diye cevap vermişti. İş Bankası Kültür Yayınları, 609 sf. Dizi: Türk Edebiyatı Tür: Anı | ||||||||
|
Soğuk Savaş Sonrasında AVRUPA VE TÜRKİYE Der: Cem Karadeli 11 Makâleci - [Anselm Skuhra, David W.Lowell, Erhan Büyükakıncı, Esra Hatiboğlu, Fuat Aksu, Fulya Kip Barnard, Glenn M.Segell, Marija Obradovic, Mateusz Halawa, Pınar Bilgin] Bu kitap, kendisini tanımlamak üzere Yeni Dünya Düzeni dışında bir adın hala bulunamadığı Soğuk Savaş sonrası uluslararası sistemin yerine tam olarak oturmaya başladığı günümüzde, Soğuk Savaşın sona ermesinden sonra en köklü değişikliklerin de 1989 devrimlerinden sonra yaşandığı Avrupada nelerin değiştiğini, farklı bakış açılarından sergileyen bir eser. Üç kıtadan yedi ülkeden on bir akademisyenin özgün katkılarıyla oluşturulan bu derleme, Türkçede bu konudaki açığı kapatacak nitelikte. Soğuk Savaş sonrasında Avrupa Kıtasının durumuna, tarih, uluslararası ilişkiler ve toplumbilim gibi farklı disiplinlerden yola çıkarak geniş bir spektrumdan benzersiz bir görüş açısı sunan bu yapıt, Yeni Dünya Düzeninin temellerini algılayabilme şansını okurlara verecektir. Ayraç Yayıncılık, 75 sf. Tür: Makâle Dizi: Tarih-8 | ||||||||
|
HALKLARIN YASASI ve Kamusal Akıl Düşüncesinin Yeniden Alınması John Rawls Yaşamı boyunca toplumsal adalet ve adaletin eşit dağılımı sorunlarıyla uğraşan, yirminci yüzyılın en önemli siyaset felsefecilerinden biri sayılan John Rawls bu eserinde, adil bir dünya düzeninin temel ilkelerinin neler olabileceği, içişlerinde adalet ilkelerini benimsemiş (liberal demokrat) bir toplumun, nasıl bir dış politika saptaması gerektiği sorularını ele alıyor. Rawls bu çalışmasında yaklaşımını, ulus-devlet sınırlarından çıkarak, uluslararası alana taşıyarak, farklı toplumların barış içinde bir arada yaşayabilmelerine olanak sağlayacak kalıcı, istikrar ve adalet içeren bir dünya düzeni, gerçekçi bir ütopya kurguluyor. Bu önerisiyle Rawls, bütün dünyayı saran şiddet, yoksulluk ve eşitsizlik gibi sorunların çözümüne katkıda bulunuyor. Ayrıca yazar eserine dahil ettiği Kamusal Düşüncenin Yeniden Ele Alınması adlı makalesiyle de farklı görüşleri benimseyen vatandaşların aralarındaki ilişkilerin anayasal demokratik bir sistem içerisinde nasıl düzenlenmesi gerektiği sorusunu ele alıyor. Ülkemizdeki siyaset tartışmalarının eksenlerini oluşturan bu konuda Rawlsun açtığı kuramsal ufuk, bu tartışmalara yeni bir boyut kazandıracak nitelikte. Kitap sonunda yer alan 18 sayfalık kapsamlı dizin, kitabın akademik çalışma nitelemesini ne denli hakettiğinin de bir göstergesi. İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 212 sf. Çeviren: Gül Evrin Dizi: Çağdaş Siyaset Felsefesi-1 Tür: Siyaset | ||||||||
|
NÜFUS MÜBADELESİ Kayıp Bir Kuşağın Hikâyesi Mehmet Ali Gökaçtı Osmanlı devleti, Balkan Savaşı sonrasında Avrupadaki topraklarının neredeyse tamamına yakınını kaybederek çekilirken, geride sayıları yüzbinlerle ifade edilen bir insan kitlesini bırakmak durumunda kalmıştı. Söz konusu yüzbinlerse, Osmanlı tebaasıyken bir anda bambaşka bir devletin, hem de azınlık statüsündeki vatandaşları oluvermiş Müslümanlardı. Yaklaşık on yıl kadar sürdürülebilen bu sorunlu durum, hem azınlık konumundaki Müslümanların içinde bulundukları olumsuz şartlar, hem de homojen bir millî devlet kurma çabasındaki Yunanistan ile Türkiyenin bu sorunu kendi lehlerine halletmek adına arayışlara girmeleriyle çözüme kavuşturulmuştu. Bulunan çözüm de, o güne kadar dünyada pek eşi benzeri görülmemiş bir uygulama olmuştu: Karşılıklı olarak Ortodoks Rumlar ile Müslümanların değişimi, yani nüfus mübadelesi. Bu bağlamda Anadoludan Yunanistana gidenler gibi, Yunanistanın değişik pek çok yöresinden de mübadil adı verilen yüzbinlerce insan Türkiyeye gelmişti. Bugüne kadar bölük pörçük anlatılan anılardan öteye, mübadillerin hayat hikâyeleri pek de mercek altına alınmadı. İşte bu kitap, mübadillerin Balkan Savaşının sebep olduğu yıkımla başlayan hikayelerini, mübadelenin öncesi, mübadele süreci ve hepsinden önemlisi Türkiyeye geldikten sonraki bölümde yaşananlarla birlikte ele alıyor; tarihin yeniden yazıldığı bir sürecin bizzat öznesi olmuş insanların hikâyesini anlatıyor. Yani Lozan mübadillerinin hikâyesini... Kitap sonundaki 12 sayfalık bölüme, özenle seçilerek konulmuş fotoğraflar, kitabın içeriğiyle en üst düzeyde uyum sağlıyor ve anlamı pekiştiriyorlar. İletişim Yayınları, 344 sf. Dizi : Tarih-26 Tür : Tarih | ||||||||
|
OTUZ YILLIK HASRET Atilla Keskin Zorunlu sürgünün ne demek olduğunu en çok Atilla Keskinin gözlerinde görmüştüm... O susuzluğu... O derin hasreti... Yıllar önce gittiğim Almanyada bana Sen İstanbul kokuyorsun diyerek sarılmıştı... Tıpkı Denize, Yusufa, Hüseyine sarılır gibi... 5 Mayıs 1971i, 6 Mayısa bağlayan uğursuz bir gecede uğurlamıştı arkadaşlarını son yolculuklarına, darağacına... O gece sadece Deniz, Yusuf ve Hüseyin asılmıyordu; bu ülkenin masumiyeti asılıyordu. Hüseyin İnanın darağacına giderken ondan son dileği, eğer bir oğlun olursa adını İnan koy, olmuştu. Arkadaşının dediğini yaptı... İlk çocuğunun adını Dede İnan koydu. Dede İnan arkadaşlarından ona kalan umut ve inanç dolu bir hatıraydı. Ama ne acı ki yine bir Mayıs ayında yitirdi biricik oğlu Dede İnanı... Artık Mayıs ayı ülkesi olmuştu onun. Başkaldırısı, yenilgisi, o derin hüznü, öfkesi ve büyük bir dönüş özlemi olmuştu... 25 yıl sonra Atilla Keskin vatandaşlıktan çıkartıldığı ülkesine, Türkiyeye döndü. Onu Yeşilköy Havalimanında karşılayanlar arasında ben de vardım... Gözlerinde özlemin o yakıcı ışığını görünce bir kez daha anladım; hem kim çıkartabilirdi ki vatandaşlıktan bu derin ülke özlemini, koşulsuz dostluğu ve sevgi dolu inancı. O, Denizlerden geride kalan masumiyetimizdi.. O zaman anladım; kim çıkartabilirdi ki bu kanayan masumiyeti vatandaşlıktan. Atilla Keskin, 25 yıl sonra Türkiyeye döndüğü gün gözaltına alındı. Çok tanıdık geldi bu ona; gözaltında geçirdi ülkesindeki ilk geceyi... Bu kitapta anlatılanlar işte bu dönüş öyküsüdür. Bu dönüşü hissedemeyenler, nereye giderlerse gitsinler, her yer aynıdır onlar için. (Cezmi Ersöz) Gendaş Kültür Yayınları, 184 sf. Dizi: Politika-5 Tür: Anı | ||||||||
|
FASULYE Batuhan İşcan Üçlü -hatta dörtlü!- bir aşk hikâyesi Bir insan diğer bir insanı neden sever? Neden terk eder? Ne zaman emin olur gerçekten sevdiğinden? Ya sevildiğinden? Sevdiğinin gönlünü kazanmak için yaptıklarının doğru olup olmadığından ne zaman emin olur veya olamaz? Aşk ve tereddüt nasıl birarada varolur... veya olamaz? Antalyanın hızla değişen sosyal ortamında başlayan, Ankaranın hızlı öğrenci ortamlarında kıvamlanan, sonra dönüp geldiği Antalyada derin bir yüzleşmeden geçen bir karşılıklı aşklar dizisi. Çok sağlam karakterlere dayanan, sıkı dokulu bir ilk roman. İletişim Yayınları, 199 sf. Dizi : Çağdaş Türkçe Edebiyatı - 128 Tür : Roman | ||||||||
|
PLÂNLI KALKINMA SERÜVENİ 1960larda Türkiyede Plânlama Deneyimi Panelistler - [Necat Erder, Attila Karaosmanoğlu, Ayhan Çilingiroğlu, Attila Sönmez] Türkiye, 1950li yılların sonlarına doğru popülist yönlendirmelerle başıboş liberalizmin yarattığı sıkıntılarla boğuşurken, iktidardaki Demokrat Partiye karşı yürütülen muhalefetin temel politikası, ekonomide Keynesgil düzenlemelere geçmek ve plânlı kalkınma yöntemlerini benimsemekti. Plânlı Kalkınma o dönemde dünya kapitalist sisteminin az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkeler bağlamında temel bir paradigmasıydı. Bu anlamda 27 Mayıs 1960 askerî darbesinden sonra Devlet Plânlama Teşkilatının (DPT) kurularak, Birinci Beş Yıllık Kalkınma Plânının hazırlanmasını böylesi bir tarihsel çerçeveye oturtmak gerekir. İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, Türk Sosyal Bilimler Derneğinin 21-23 Kasım 2001de düzenlemiş olduğu 7. Ulusal Sosyal Bilimler Kongresinde yapılan 1960larda Türkiyede Plânlama Deneyimi adlı oturumun bant çözümlerini Plânlı Kalkınma Serüveni adıyla bu kitapta toplamış. Kitapta, oturuma konuşmacı olarak katılan, hepsi de DPTnin kuruluşuyla birlikte göreve başlayarak, Birinci Beş Yıllık Kalkınma Plânını hazırlayan ve istifalarından sonra dünyanın sayılı finans ve eğitim kurumlarında görev yapan Necat Erder, Attila Karaosmanoğlu, Attila Sönmez ve Ayhan Çilingiroğlunun Türkiye iktisat tarihi açısından çok önemli olan serüvenlerini okuyacaksınız. İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 71 sf. Dizi: Ekonomi-5 Tür: Panel Deşifresi | ||||||||
![]() |
|||
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
|||
![]() |
|||
![]() |
|
![]() |
|||||||||||||||
![]() ![]() ![]() |
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||
![]() |