|
23 Eylül 2003 Bütün yazılanlardan, yalnızca, kişinin kendi kanıyla yazdığını severim. Kanınla yaz: göreceksin ki kan ruhtur. (F. Nietzche) |
![]() ![]() |
![]() |
|||||||
|
|||||||
![]() |
|
NOSTALJİ İLE ÜTOPYA ARASINDA Şükrü Argın Kitaptaki yazıların büyük kısmı, Birikim Dergisinin 1989da yayıma başlayan ikinci serisinden. Açıkçası, benim itirazım, metinlerin dışında hayat olmaması değil, tam tersine, metinlerin içinde hayat olmamasına yönelik. Hayatla her türlü temasını yitirmiş, soyut değil - hangi yazı soyut değildir ki? - ama son derece soğuk bir yazı yığını içinde eşelenip duruyoruz. Aradığımız, azıcık da olsa bir sıcaklık... diyor Argın. Şükrü Argın, her şeyin metalaştığı bir şimdiki zaman diktatörlüğünde, bu cehennemî labirentte, umutla yolunu arıyor. Modernlik, zaman, mekân, yolculuk, postmodernite, özne, sol, Marksizm gibi kavramların anlam dehlizinde; filozofça, dertli dertli, kafasında sorularla, anlamak için... Yeni zamanlara, flûlaşan geçmişe ve geleceğe inat, eleştirel mesafesini kaybetmeden, mahcup bir cüretkârlık, mütevazi bir iddialılık, takıntısız bir odaklanma, anlaşılır bir derinlik, kaygılı bir umutla; aklın kötümserliğine inat, iradenin iyimserliğiyle düşünmeye çalışıyor o. Modernliğin Sıkıntıları üzerine, Kapitalizmin Kötülüğü üzerine, Sosyalizmin Mağlubiyet Acıları üzerine... Garantisiz bir dünyada, üslûpçu değil üslûplu, ahlâkçı değil ahlâklı; düşüncenin yolu-yordamını, entelek/tüelin durumunu, sözün ve yazının hallerini kovalayan yazılar bunlar... Nostalji ile Ütopya Arasında, Şükrü Argına aşina olanlar için de iyi bir fırsat. Hem kişisel, hem de kamusal bir muhasebe için... Çünkü bu yazılar, sadece yazı olsun diye değil, bir derdin peşinde yazılmışlar. Birikim Yayınları, 428 sf. Tür: Makâle(ler) | ||||||||
|
YENİÇAĞ İTALYASINDA MÜSLÜMAN KÖLELER Ord.Prof.Salvatore Bono Avrupalı araştırmacılar, -yakın zamana kadar- Batı uygarlığının hiçbir olumsuz özelliği bulunmadığı iddiasını tekrarlamanın alışkanlığı ile, talancı, soyguncu korsanların Akdenizde, yalnızca Cezayir, Tunus, Trablus ve Fastan çıktığını ileri sürüyorlardı. Bu tezi çürütecek -özkaynaklarımıza dayanan sınırlı araştırmalar dışında- çok fazla sayıda ve yeterli yerli bilimsel çalışma da yok maalesef. Buna bir de, bazı çevreler tarafından imanla paylaşılan Oryantalistlere karşı güvensizlik hissiyatımız eklenince, bilgi eksiğimiz uçuruma dönüşmekte. Ordinaryüs Profesör Salvatore Bono, Batı dünyasında da çok az sorgulanmış bu tabuyu -şimdiye kadar erişilmemiş Vatikan gizli belgeleri de dahil- bütün Batı kaynaklarını inceleyerek yıkıyor. Bir yandan devlet tarafından örgütlenen ve desteklenen korsanlıkla (Osmanlının Garp Ocakları gibi) bireysel soyguncu korsanların farkını ortaya koyarken; diğer yandan da Müslüman limanlarında sadece Hıristiyan kölelerin bulunduğu tezini çürüterek, 15-18. yüzyıllarda İtalyada onbinlerce Müslüman kölenin kullanıldığını belgelere dayanarak ispatlıyor. Ünlü İtalyan tarihçi Salvatore Bononun titiz ve de ayrıntılı bir çalışmanın eseri olan bu kitabı, ortaya çıkardığı yeni belgelerle Türklerin Akdenizliliği meselesine yeni bir ufuk kazandırıyor. İletişim Yayınları, 644 sf. Çeviren: Betül Parlak Dizi: Tarih - 25 Tür: Tarih | ||||||||
|
MEHMET ALİ AYBAR´IN MÜDAFAALARI VE MEKTUPLARI (1946-1961) Mehmet Ali Aybarın 1949 ve 1950de kendisine açılan iki siyasi davada yaptığı savunmalar... Huzurunuza, şef sistemine ve onun maskeli bir şekilde devamını temin için memleketin istiklâli pahasına başvurulan Amerikan yardımına karşı cephe aldığımdan ve bunları halk efkârına anlatmağa çalıştığımdan dolayı getirildim... Aybarın 1949-1961 yılları arasında yazdığı, ikisi dışında ilk kez yayımlanan mektupları: Siyasi bildiri niteliğindeki açık mektupları ve okuyucu mektubu olarak yazdığı metinlerin yanında, Behice Borana, Joliot-Curieye, Hulusi Köymene, Cevdet Kudrete, Zekeriya Sertele, Hasan Vasfiye gönderdiği özel mektuplar... Aylar yıllar geçiyor. Sanırsın ki dünyanın birer ucundayız. Eloğlunun aya gitmeyi tasarladığı şu zamanda, 500 kilometre aşmaya gücümüz yetmiyor. Mektuplaşma işini de olağanüstü olaylara bıraktığımızdan, ölsek birbirimizden haberimiz olmayacak... Bu savunma ve mektuplar, Türkiyede sosyalist düşüncenin özgün düşünürlerinden Mehmet Ali Aybarın fikirlerinin olgunlaşma süreci hakkında ve onun bu ağır siyasal baskı dönemindeki iç dünyası hakkında çok şeyler söylüyor. İletişim Yayınları, 224 sf. Yayına Hazırlayan: Barış Ünlü Dizi: Politika - 44 Tür: Politika | ||||||||
|
HÜCREDE KARMEN öyküler Oktay Akbal Aklımdan dizeler geçiyor. Eski şarkılar. Darmadağınık anılar. Kişiler. Konuşmalar. Bir film perdesine yansıyan tanıdık yüzler. Nerden çıkıp gelirler bu canlı mı canlı hayaller? Konacak dal arayan anıları elinde tutan bir yazar Oktay Akbal. Etkisinde kaldığı bir filmin karelerinden çocukluk günlerine, hastane odalarından bir Boğaz gazinosunda sevgiliyle içilen şaraba, 1930lu, 40lı yılların İstanbuluna, Şehzadebaşı sokaklarına Millî, Hilâl, Ferah, Turan sinemalarına, yağmurlu sabahlara uzanıyor. Hücrede Karmendeki anılarla bezenmiş öykülerde, Oktay Akbal, sevgi dolu dünyasını canlı film kareleri gibi sunuyor. Canlanan eski anılardan ortaya dökülen yaşam parçacıklarını öykülere dönüştürüyor. Arada, anıların yorgunluğunu hissettirse de, zaman zaman ölümden söz etse de, yaşamaktan, hep yaşamdan yanadır Oktay Akbal. Can Yayınları, 94 sf. Tür: Öykü / Deneme | ||||||||
|
LUNAPARK öyküler Oktay Akbal Öyküleri, romanları denemeleri: Akbalın değişik edebî türlerde, aynı dil lezzetini, arı-duru Türkçe niteliğini taşıdığını gördüğümüzde, genç yazarların onu niçin okumaları gerektiğini de anlarız. (Doğan Hızlan) Fethi Nacinin de söylediği gibi İstanbulu gerçekten tanıyanlar, Sait Faik ve Oktay Akbaldır. (Semih Gümüş) Gerek öykü ve romanları, gerek denemeleriyle, çağımızın en içten, en güvenilir, en soylu tanıklarından biri olduğu kuşku götürmez. (Tahsin Yücel) Oktay Akbal, geçmişi bütün canlılığıyla, bütün yaşanmışlığıyla biriktirmiş gibidir. Geçmiş zamanı, şimdiki zamanda yaşar. Hikâyelerine, romanlarına, dahası bütün yazılarına düşsel bir hava veren de bu olsa gerek. (Eray Canberk) Can Yayınları, 115 sf. Tür: Öykü / Deneme | ||||||||
|
AMERİKADA KÖLE MÜSLÜMANLAR Mücadele, Direniş, İsyan Sylviane A. Diouf Sylviane A. Diouf, Afrika ve Afrikalıların tarihi konusunda tanınmış bir uzman. Hakemli dergilerde çok sayıda yazısı yayınlanmış. Doktorasını Paris Üniversitesinde Beşeri Bilimler sahasında yapmıştır. Diouf bu kitabı yazmasaydı; savaşlar esnasında esir düşüp Amerikaya satılan; kültürlü, eğitimli, birkaç dile hakim ve hatta bu yüzden beyaz kabul edilen; bluesu şekillendiren; İslamı her hâl ve şartta yaşamaya kararlı olan; Amerikanın en büyük köle ayaklanmaklarını çıkaran; aralarında prenslerin, alimlerin, şeriflerin de olduğu ve bazısı, İngiliz Kraliyet ailesince karşılanıp, onuruna yemek verilecek kadar meşhur olan milyonlarca Müslüman Afrikalı kölenin varlığından asla haberdar olmayacaktık. Gelenek Yayınları, 247 sf. Çeviren: Ahmet Yaşar Tür: Araştırma | ||||||||
|
KIRMIZI YEŞİL ANILAR Şanar Yurdatapan Abdurrahman Dilipak Kırmızı aydın ile Yeşil münevver birlikte yollarına devam ediyorlar. Demokrasi terbiyesinin bir hayli eksik olduğu bu ülkede herkese, özellikle de birbirinden farklı olanlara bir şeyler anlatmaya çalışıyorlar. Farklı olmanın kavga etmek, çatışmak için yeterli olmadığını kendi ilişkileri ve eylemleriyle gösteriyorlar. Geçen yıl çeşitli konularda görüşlerini kaleme alarak bir kitapta bir araya gelmişlerdi, bu yıl ise kendi yaşamları içinde öteki ile ilişkilerini, başlarından geçen ilginç olayları anlatarak yeni bir kitapta buluştular. Şanar Yurdatapanın İslamcıları, Yeşili, Abdurrahman Dilipakın ise komünistleri, Kırmızıyı anlattığı bu kitapta sadece ilginç serüvenler degil, empati duymanın yollarını ve yararlarını da çeşitli olayların içinde görüp, öğrenme fırsatını bulacaksınız... Aykırı Yayıncılık, 260 sf.(130+130) Dizi:Güncel - 9 Kapak ve sayfa düzeni: Uğur Alkapar | ||||||||
|
ÇILDIRTAN KOKU (NECTAR) Lily Prior Çıldırtan Koku masalımsı anlatımına rağmen bir masal değil. Bize bir öğüt, bir ders, ahlaklı bir mesaj verme peşinde değil. Zaten Ramonanın yaşam gücü ve yaşam arzusu da hayatın ona sunduğu dersleri takdir edip değerlendirecek cinsten değil. Bu kanlı canlı, kıpır kıpır ve olağanüstü şaşırtıcı kitabın okuyucuları da belki bu dersleri çıkarmakta zorlanacaklardır. Çıldırtan Koku zekice yazılmış, yaratıcılığın sınırlarına zorlayan, seksi, gerçekten komik ve başka hiçbir şeye benzemeyen bir çalışma. La Cucinayı okuyup sevenler Çıldırtan Kokuyu da sevecekler. 2000 yılında yayınlanan ve yayınlanır yayınlanmaz da pek çok dile çevrilen, önümüzdeki yıl filmi çekilecek olan ilk romanı La Cucinayla edebiyat dünyasında büyük ilgi çeken İngiliz yazar Lilly Prior bu defa da Çıldırtan Koku ile okuyucunun karşısında.. Çıldırtan Koku, masalımsı bir anlatım içinde Güney İtalyada bir malikanede oda hizmetçiliği yapan Albino, Ramona Drottoveonun inanılmaz hayatını aktarıyor. Bu şişman, şekilsiz, oldukça kıt zekalı ve çirkin kadının bütün erkekleri dizlerinin dibine çökerten karşı konulmaz , baştan çıkarıcı bir kokusu vardır. Gündüzleri sıkıntı içinde Signoranın kuştüyü yastıklarını yumruklaya yumruklaya kabartan Ramona, akşamları bunun acısını rahipten doktora, doktordan domuz çobanına kadar malikanedeki bütün erkeklerle oynaşıp sevişerek çıkarır. Bütün olanlara, kadınların şikayetlerine rağmen kimse ona ilişemez çünkü o, malikanenin sahibi Signorun da cinsel fantezilerini zevkle paylaşmaktadır. Ramona karakteri, edebiyatta saflığın ve temizliğin simgesi Candidein tam tamına tersi. Belki biraz Tom Jones, belki biraz Moll Flanders . Napoli ve sonrası, bir önceki bölümden de daha etkileci Çıldırtan Kokuda. Okuyucu yirminci yüzyıl başlarında değil de ortaçağda dolaşıyor gibi oluyor. Falcılar, yankesiler, kamburlar, sakallı kadınlar, gemiciler, mahkumlar Bütün bunlar sanki Brueghelin hatta Hieronymus Boschun tablolarındaki karakterlerdir. Yalnız paylaştıkları zaman Picassonun erken dönemine denk gelir. Gerçek yaşamda da olduğu gibi Napoli, başlı başına romanın kahramanlarından biri Çıldırtan Kokuda. Kentin bütün canlılığı, renkliliği, görkemi ve yoksulluğu en küçük bir detay bile kaçırılmadan verilmiş. Büyük Napoli Başlangıçta umutlarla dolu olan Ramona da, sonunda ona baş eğmek zorunda kalır. Ama, kitap burada bitmez. Daha bir yığın beklenmedik olay vardır okuyucunun önünde. İnkılâp Kitabevi, 247 sf. Çeviren: Solmaz Kâmuran Tür: Roman | ||||||||
|
DARWİNİZMİN MİTLERİ Richard Milton Orijinali, 1992 yılında yayınlandığında, bundan 130 yıl önce Darwinin evrim teorisini yayınladığında patlayan tartışmaları anımsatan bir tartışma başlattı. Evrim de bazı Darwinciler tarafından yalnızca biyolojik, genetik ve paleontolojik bulgularla elde edilen bilimsel bir teori değil, aynı zamanda bir inanç sistemi olarak algılandı. Milton, bu kitapta, evrim teorisinin, fazla tartışılmadığına inandığı bilimsel temellerini ve kendi inancına göre bulduğu tutarsızlıkları, değişik açılardan ele alıyor. The Timesın, evrim dinini sarsacak kitap olarak bahsettiği Darwinizmin Mitleri, kör inancın, bilimsel çevrelerde de bulunabileceğini savlıyor. Gelenek Yayınları , 354 sf. Çeviren: İbrahim Kapaklıkaya | ||||||||
|
CENNETİMDEN BAKARKEN Alice Sebold Kahramanımız Susie Salmonla ilk karşılaştığımızda o artık cennettedir. On dört yaşında bir cinayete kurban giden genç kız, bu yeni ama yabancı yerden aşağıya bakarken capcanlı sesiyle hem tüyler ürpertici hem de umut dolu bir öykü anlatıyor. Ölümden sonra, günler boyu aşağıda onsuz sürüp giden yaşamı, okul arkadaşlarının, onun ortadan kayboluşuyla ilgili yorumlarını, ailesinin sevgili kızlarının bulunması umuduna tutunuşlarını, katilininin cinayetten kalan ipuçlarını yok etmeye çalışmasını izler. Ve cennet denilen yeri inceler. Güzel salıncaklarıyla okulun oyun bahçesine çok benzemektedir. Yeni gelenlerin alışmasına yardım eden danışmanlar ve bir odada kalabileceği arkadaşları vardır... Daily Mailde, Bu kitap son sayfayı da bitirdikten çok sonra bile sizinle kalıyor denilmiş, Cennetimden Bakarken hakkında. İnkılâp Kitabevi, 335 sf. Tür: Roman | ||||||||
|
ÇOCUK OLMAK DAHA ZOR Ali Rıza Özlü Dikkatle düşünüldüğünde, çocuk herşeye yönelebilir ve dönüşebilir bir toplamı ifade eder. Çocukta gelişim ve öğrenme iç içedir. Öğrenme, çocuğun gelişimi yönünde değişimidir. Çocuğum algılamasını değiştirebilmenin anahtarı, yetişkin eğitimi ve gelişimidir. Çocuğun gelişim yolculuğunda, ana-baba ve eğitimcilere düşen sorumlulukların altını çizen Ali Rıza Özlü, eğitim kurumlarında rehberlik hizmetinin önemi ve işleviyle ilgili yeni bir bakış açısı oluşturuyor. Varlık Yayınları, 144 sf. Tür: Rehber kitap | ||||||||
![]() |
|||
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
|||
![]() |
|||
![]() |
|
![]() |
|||||||||||||||
![]() ![]() ![]() |
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||
![]() |