Home page
Haber Menüsü


 
ABD ile ilişkimiz ne kadar ticari?
 
ABD’nin Ortadoğu ülkeleri için hazırladığı “tercihli Ticaret” projesi Türkiye açısından da bir fırsat yaratabilir.
 
Ali Dölek
NTV-MSNBC
 
8 Temmuz 2003—  ABD’nin Irak’a müdahalesi esnasında Türkiye-ABD ilişkilerinde yaşanan gergin atmosfer, savaş sonrasında da sürmeye devam etmektedir. Ancak son günlerde yaşanan bazı olaylar ve verilen demeçler, Türkiye-ABD ilişkilerinde kısmi bir iyileşmenin göstergesi niteliğini taşımakta ve kamuoyunu sevindirmektedir.

   
 
       
   
MSNBC News Ali Dölek: Kurda istikrar arayışı
MSNBC News Ali Dölek: Küresel rekabette atılım zamanı
MSNBC News Ali Dölek: Kaçakçılık Kanunu değiştirilmeli
MSNBC News Ali Dölek: Yabancı sermaye bize niye yabancı?
MSNBC News Ali Dölek: Küresel rekabette araştırmanın önemi
 
NTVMSNBC Reklam  
 

  Özellikle ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Larson’un geçtiğimiz haftalarda vermiş olduğu demeçler, Türk-Amerikan ilişkilerinde bir iyileşmeye işaret eder niteliktedir.
       
TİCARETE YEŞİL IŞIK

       ABD’nin ekonomik işlerden sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Alan Larson, Türkiye’nin ABD ile olan ticari ilişkilerinin mevcut durumdan daha iyi olabilecek potansiyel güce sahip olduğunu belirterek Türk-Amerikan ilişkilerinin gelişmesine olumlu bir adım atmış oldu. Türkiye’nin özellikle yeniden şekillenen Ortadoğu coğrafyasında ve ekonomisinde önemli söz sahibi olacak ülkeler arasında olabileceğinin altını çizerek Türk-ABR ticari ilişkilerine de yeşil ışık yakmış oldu.
       Türkiye’nin Avrupa Birliği ile olan ilişkilerinin gelişmesine de destek olacaklarını belirten Larson’un bu açıklamaları, Türkiye’nin Amerika’ya olan ticari faaliyetleri açısından önemli bir adım olarak değerlendirilmelidir.
       Ancak bu sözlerin lafta kalmaması ve tarih boyunca Türk-Amerikan ilişkilerinde olduğu gibi Türkiye’nin ağzına bir parça bal çalıcı bir boyutta seyretmemesini temenni ediyoruz.
       
TERCİHLİ TİCARET PLANINDAKİ YERİMİZ
       ABD’nin yeniden şekillendirmeyi düşündüğü Ortadoğu ülkeleri ile olan ticari ilişkileri çerçevesinde hazırlanan “Tercihli Ticaret” projesi de Türkiye açısından bakıldığında olumlu bir gelişme ve bir fırsat olarak değerlendirilmelidir.
       Geçtiğimiz Haziran ayının sonlarında Amerikan Senatosu’na sunulan ve arasında Türkiye’nin de bulunduğu 17 ülke ile yapılması planlanan tercihli ticaret anlaşması, ABD’nin uygulama kapsamındaki ülkelerden yapacağı ithalatlarda gümrük vergisi almama veya indirime gidilmesi yetkisini Amerikan Başkanı’na bir hak olarak vermektedir. Tabii Başkan’ın bu hakkı Türkiye lehine de kullanıp kullanmayacağı ayrı bir konu olmakla birlikte, Türkiye’nin de bu kapsama alınmış olması en azından alınmamasından iyidir diye düşünüyoruz.
       Nitelikli Sanayi Bölgeleri projesinin askıya alınmış olması ve Irak Müdahalesi esnasında ABD tarafından gündemden kaldırılması sonrasında bu haberin Türk kamuoyunda kısmen sevindirici etkisi olsa da, çok da umut verici bir gelişme olarak görülmemelidir kanısındayız.
       Zira Türkiye’nin Avrupa Birliği ile yapmış olduğu sözleşmelerin beraberinde getirdiği yükümlülüklerin bu tarz bir tercihli ticaret anlaşmasına engel teşkil edip etmeyeceğini sorgulamak ve incelemek gerekir. Ayrıca, senatoya sunulan tasarının onaylanması durumunda bile hangi ülkeye hangi mallar için bu tarz bir avantaj sağlanacağına ilişkin kararın zamana ve Başkan’ın onayına bırakıldığını hatırlatmak isteriz.
       
İLİŞKİLERİMİZ NE KADAR TİCARİ?
       Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Uğur Ziyal’ın geçtiğimiz ay gerçekleşen ABD seyahati esnasında Amerikan yetkililerinin verdiği demeçlerde laf arasında Türkiye’yi “stratejik ortak” olarak nitelendirmiş olmalarına Türkiye’de neredeyse müthiş bir sevinç gösterisi sergilendi.
       Uzun zamandır kullanılmayan “stratejik ortak” sözünün tekrar sarfedilmiş olması, son günlerde zayıflayan ilişkilerin güçlendiğinin bir göstergesi olarak yorumlandı. İşte, ABD Türkiye’ye küsmemişti. Türkiye’den vazgeçilemezdi. Türkiye, ABD’nin kadim dostuydu ve böyle kalacaktı.
       ABD’nin yıllarca Türkiye’ye yönelik bakışaçısı ve tavrının ne kadar aynı olduğunun küçük bir örneği olmaktan öteye gitmeyen bu söz bizce Türkiye’nin ağzına çalınmış bir kaşık baldan öte bir anlam ifade etmiyor. Sonra, ne demek “stratejik ortaklık”?
       Türkiye, ABD ile gerçekten uluslar arası ilişkilerin genel tanımlamaları ve yorumlamaları çerçevesinde mevcut ilişkilerini stratejik ortaklık kavramıyla açıklayabilir mi dersiniz? Tarih boyunca devam edegelen Türk-Amerikan ilişkileri, “stratejik ortaklık” ekseninde mi seyrediyor, yoksa bir “stratejik araç” olma konumundan öteye gidebiliyor mu? Kastedilen şayet Türkiye’nin ABD için stratejik öneme sahip bir ülke olması ise buna diyecek sözümüz yok. Ancak stratejik ortaklık, bağımsız ve eşit iki taraf arasında yapılacak bir birliktelik ile sözkonusu olabilir.
       
HAMASİ DUYGULARDAN VAZGEÇİLMELİ
       Türkiye, ABD ile ilişkilerinde bizce hamasi duygulardan vazgeçip, ABD için stratejik öneme sahip olduğunu farkedip ilişkilerini artık ticari bir zemine taşımak zorundadır.
       Gelişen dünya ekonomisi ve siyaseti içerisinde bir ülke ile ilişkileri sadece askeri alanda tutmak ve bütün ilişkileri bu zemine oturtmaya çalışmak Türkiye’nin beklediği faydayı sağlamayacaktır. Nitekim Türkiye’nin ABD ile olan ilişkileri tarih boyunca sadece askeri odaklı, savunma-güvenlik ekseninde seyretti. Türk yetkilileri ABD ile olan ilişkileri sadece Pentagon ile olan ilişkilerden ibaret sandı.
       Asker kökenli bir millet olmamızın, çift kutuplu dünya modeli içinde Türkiye’nin ABD için jeopolitik önemi, Türk-Amerikan ilişkilerini bu eksenin dışına taşıyamadı. Ama son Irak müdahalesi gösterdi ki, Amerika için artık Türkiye askeri açıdan o kadar da önemli bir ülke değil. Türkiye’nin sandığının aksine Amerika, Türkiye olmadan hem de çok kolay bir biçimde Irak’ı ele geçirdi.
       
ABD İLE TİCARETİN NERESİNDEYİZ?
       Ortadoğu ülkeleri içinde ABD ile ticareti en zayıf ülkeler arasında olduğumuzu söylersek, sözü edilen stratejik ortaklık kavramını halen kullanmak isteyip istemeyeceğimizi düşünmek gerekir.
       ABD’nin mal ithal ettiği ülkeler sıralamasında Suudi Arabistan’ın12. sıralarda olduğunu, İsrail’in 14. sırada yer aldığını belirttikten sonra Türkiye’nin ilk 30’a bile giremediğini düşünürsek “stratejik ortaklığımızın” boyutları daha iyi anlaşır kanısındayız. En iddialı olduğumuz tekstil alanında bile maalesef ABD tekstil ithalatının sadece yüzde 2,5’unu gerçekleştirebiliyoruz.
       Türkiye, gelişen ve farklılaşan dünya siyaseti ve ekonomisi içerisinde, sadece ABD ile değil bütün ülkelerle olan ilişkilerini ticari zemine de taşıması gerektiğini artık farketmelidir ve stratejilerini bunun üzerine kurmalıdır. ABD için Türkiye artık sadece askeri öneme sahip bir ülke değil, ticari öneme sahip bir ülke olma konumuna gelmek zorundadır.
       Türkiye, ABD’nin askeri yardımlardan öteye geçmeyen tavrını, ticari ilişkilere dönüştürmesini bilmelidir. Unutmamak gerekir ki stratejik ortak olabilmek için öncelikle bağımsız ve güçlü bir ekonomiye sahip olmak temel şarttır.
 
       
    TOP5 Bankaların kara tahtaları siliniyor  
     
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları