|
|
Irakla ilgili gerginlik, hükümetin ekonomi yönetimi ve dış politikada gösterdiği tecrübe eksikliği, Kıbrıs barış planıyla ilgili belirsizlik ve en önemlisi GSMHnin yüzde 60ına ulaşan iç borç stoğu, reel faizlerin yüksek kalmasında en önemli neden. Ancak reel faizlerin yüksek kalması ekonomik canlanmayı yavaşlatacak ve şirketlerin satış ve karlılığını olumsuz etkileyecek. Bu durum ise şirketlerin piyasa değerinin baskı altında kalmasına neden olacak ve borsada kalıcı bir yükşeliş hareketini geciktirecek. FAİZLER YÜZDE 59A ÇIKTI Hazine bonosu faizleri geçen Aralık ayında geldiği yüzde 50 seviyesinden şu anda yüzde 59 kadar yükseldi. Bu yükseliş enflasyonda ve 2003 enflasyon beklentilerinde aynı dönemde devam eden düşüşe rağmen gerçekleşti. Bu çelişkinin en önemli nedeni piyasaların önündeki risklerin fiyatlara yansıması. 12 aylık enflasyon beklentisi yüzde 25e düştü. Bu durumda beklenen reel faiz yaklaşık yüzde 30 seviyesinde. Bu oran oldukça yüksek ve ekonomik canlanmayı sekteye uğratma riski taşıyor. Faizlerin düşmemesindeki diğer bir neden de Merkez Bankasının (MB) sıkı para politikasına ödün vermeden devam etmesi. En son enflasyon raporunda da belirttiği gibi düşen enflasyon beklentilerine karşın piyasa önünde artan riskler bir faiz indirimini engelliyor. MBye göre Irakla ilgili riskler listenin en başında yer alıyor. Petrol fiyatlarındaki artış ve olası bir askeri harekatın döviz ve genel ekonomi üzerindeki etkilerini düşünen MB enflasyon hedefinden ödün vermiyor. Bu nedenle gecelik faizler hala yüzde 44 gibi yüksek bir seviyede (buna karşılık gelen yıllık bileşik faiz yüzde 55). Reel faizlerin yüksek olmasının tek sorumlusu olarak MByi görmek haksızlık. Yatırımcılar hükümetin sıkı mali politikalara ne kadar bağlı olduğu konusunda şüphe duymaya başladılar. İhale yasasıyla ilgili sıkıntılar, SSK ve Bağ-Kur emeklilerine yapılan iyileştirme zammı ekonomik programın devamı ve daha önemlisi IMFnin desteğinin devam edip etmeyeceği konusunda şüpheler uyandırdı. AKP iktidara geldiğinden beri ekonomi yönetiminde tecrübe eksikliğinin acısını çekiyor. Hükümetin içinden yapılan tutarsız açıklamalar, ekonomi yönetiminde görülen çok başlılık ve kritik kararların hep gecikmesi tecrübe eksikliğinden kaynaklanıyor. DIŞ İLİŞKİLERDE DE TECRÜBE EKSİK Tecrübe eksikliği sadece ekonomi yönetiminde değil, aynı zamanda dış ilişkilerde de kendini gösteriyor. Örneğin Türkiyenin henüz net bir Irak politikası yok. ABD, Türkiyenin kendisine destek verme konusunda bu kadar kararsız kalmasından son derece rahatsızlık duyuyor. Dış ilişkilerin belki de en önemli özelliği karşılık esası üzerine kurulmuş olmasıdır. Ancak AKP hükümeti bunu biraz faklı yorumluyor. Türkiye krize her girdiğinde ABDden destek istiyor ve alıyorsa ve ABden tarih alabilmek için ABDnin desteğini istiyor ve alıyorsa, zamanı gelince buna karşılık vermek zorunda. Irak sorununun en kısa zamanda çözülebilmesi için bu defa ABDnin Türkiyenin desteğine ihtiyacı var. Bu durumdan fazlasıyla yararlanmaya çalışmak, desteği geciktirerek ABDden fazladan para koparmaya çalışmak, kısacası işin suyunu çıkarmak karşılık esası ile bağdaşmaz. Bu işler şark kurnazlığı ya da Anadolu tüccarlığı mantığı ile çözülmez. Biraz vizyon sahibi olmak ve Türkiyenin uzun vadeli menfaatlerini gözetmek gerekir. Irak sorununun çözümünde risk içermeyen bir çözüm yok. Türkiye bu nedenle risk alıp daha kararlı davranmak zorunda. Hükümetin hem ekonomide hem de dış ilişkilerde bir an önce tecrübe kazanması ve yanlışlarından dönmesi hem piyasalar rahatlatacak hem de reel faizlerde kalıcı bir düşüşü sağlayacak. | ||||
Bankaların kara tahtaları siliniyor | |||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||