|
|
Mahmut Kaya: Düşük faiz=kar ve fiyat artışı Mahmut Kaya: Aşırı iyimserliğe dikkat! Mahmut Kaya: Politik istikrarın önemi ve piyasalar Mahmut Kaya: Dokuz aylık kâr beklentileri |
|||
Yatırımcıların unutmaması gereken en önemli kural bu. Eğer ekonomide ve politikadaki değişimler faizlerde kalıcı bir düşüşe yol açacaksa, şirketlerin karlarının ve bu nedenle hisse fiyatlarının artmasını bekleyebiliriz. Son çeyrekte karlılıklarda beklenen iyileşme seçimlerden sonra hisse fiyatlarında görülen artışı destekliyor. Ama mesele 2003ü tahmin etmek. 2003de faizlerin nerede olacağını ve ekonomik büyümenin ne kadar güçlü olacağını önümüzdeki dönemde meydana gelecek birkaç gelişme belirleyecek. Bu gelişmelere daha yakından bakarsak borsa için de daha net bir fikire sahip olabiliriz. IMF GÖRÜŞMELERİ IMF ile görüşmelere Aralık başında başlayacak. IMF ile görüş ayrılıklarının giderilmesi çok önemli. Türkiyenin sadece 4. ve 5. gözden geçirmelerden sonra alacağı birkaç milyar dolara ihtiyacı yok. Aynı zamanda 2003de yapılacak borç servisini sorunsuz gerçekleştirebilmek için de IMFnin desteğine ihtiyaç var. IMFsiz bir programa piyasaların vereceği destek çok daha zayıf olacak. Hazine 2003de toplam 77 milyar dolar borç servisi yapacak. Bunun 57 milyar doları iç, kalanı dış borç. İç borcun yaklaşık yüzde 90ını geri çevirmeyi düşünüyor, hem de bunun TL kısmı için ortalama yüzde 45 gibi düşük bir faiz oranı vermeyi planlıyor. Bunun gerçekleşebilmesi için Hazinenin piyasaların desteğine, bu nedenle de IMFnin desteğine ihtiyacı var. Kalan 20 milyar dolarlık ödeme için Hazine büyük ölçüde faiz dışı fazlaya güveniyor. Mali politikalardaki gevşemeler ve faiz dışı fazla hedefindeki revizyon bu kaynağı da tehlikeye atabilir. Piyasalar açısında IMFnin varlığı sıkı mali politikaların devam edeceğinin güvencesi olacak. Sonuç olarak 2003de faizlerin daha da düşmesi ve ekonomik canlanmanın hız kazanması için IMFnin programa olan desteğinin mutlaka devam etmesi gerek. AB İLE İLİŞKİLER 12 Aralıktaki AB zirvesi Türkiyenin AB üyelik umudu için ciddi bir dönemeç olacak. Bu zirveden Türkiye için bir tarih çıkıp çıkmayacağını kestirmek zor. Çıkarsa harika olur. Çıkmazsa da sonucu iyi analiz etmek gerekir. Sonuç eğer Türkiyenin AB üyelik umutlarını kesin olarak bitirmiyorsa, yine olumlu. Piyasa böyle bir sonucu sindirebilir. Türkiyenin umutlarını bitiren bir sonucun çıkma olasılığı da zaten çok düşük. AB Türkiyenin her zaman üye olmak istemesini isteyecektir, hatta hiç bir zaman üyeliğe kabul etmek istemese bile. Dolayısıyla bu zirve piyasalar için aslında ciddi bir tehdit oluşturmuyor. Bence AB ilişkilerinin ve üyelik beklentisinin Türkiye için asıl önemi bunun bir iç disiplin mekanizması oluşturması. ABden sadece bir tarih alabilmek için yapılan yapısal düzenlemeleri düşünün. Üyelik görüşmeleri eğer başlarsa kuşkusuz bundan çok daha fazlası yapılacak. Eğer AB üyeliği için olmasaydı, Türkiyenin bu düzenlemeleri yapması bir kaç on yıl sürebilirdi. Bu düzenlemelerin amacı temel olarak Türkiyede gerçek demokrasiyi yerleştirmek. Ancak bu hedef beraberinde yolsuzlukla mücadeleden serbest rekabet koşullarının oluşturulmasına kadar bir çok ara hedef içeriyor. İşte faizler ve ekonomik büyüme açısından önemi de burada. Bu düzenlemeler genişletilir ve uygulanabilirse Türkiye dış dünyadan çok daha kolay borçlanabilir ve doğrudan yatırımlar için çok daha fazla sermaye çekebilir. Bu da, orta ve uzun vadede faizlerin kalıcı olarak düşmesi ve sağlıklı ekonomik büyümenin başlaması için anahtar öneme sahip. | ||||
Bankaların kara tahtaları siliniyor | |||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||