|
|
Mahmut Kaya: Dokuz aylık kâr beklentileri |
|||
Faiz oranlarının yeni seviyesi borç stoğunun azaltılması ve ekonomik canlanmanın hız kazanması açısından büyük önem taşıyor. Politik istikrarın sağlanmadığı bir ortamda Hazinenin borçlanma maliyeti yükselecek ve belki yeniden yapılandırma gündeme gelebilecek. Ayrıca ekonomide son dönemde görülen toparlanma ise yerini tekrar daralmaya bırakacak. Düşen satışlar ve daralan marjlar şirketlerin karlarını, bu nedenle hisse senedi fiyatlarını olumsuz etkileyecek. Politik istikrar sağlanması durumunda düşen reel faizlerle birlikte ekonomi düzlüğe çıkacak. İSTİKRAR NEDEN BELİRLEYİCİ? Peki politik istikrar faiz oranları için neden bu kadar belirleyici olacak? Bunun yanıtı bir kaç konuda kendini gösteriyor. Bunların başında ekonomik program geliyor. Ekonomik programın devamı için kesinlikle politik istikrar gerekiyor. Henüz bitirilemeyen 4. ve 5. gözden geçirmelerin tamamlanması ve program hedeflerinin gerçekleştirilebilmesi için kalıcı ve kararlı bir hükümete ihtiyaç var. Ayrıca 2003 yılı için 5-10 milyar dolarlık bir finansman açığı sözkonusu. Bu paranın IMFden ya da uluslararası mali piyasalardan temin edilmesi için politik istikrar şart. Bu kaynağın bulunması finansman dengesini rahatlatacak ve faizleri düşürecek. Politik istikrar dış politikada da belirleyici durumda. AB üyeliği için gerekli uyum paketinin yasalaşmasına karşın uygulamada sınıfta kaldık. Aralık ayında yapılacak AB zirvesinden büyük olasılıkla bir tarih çıkmayacak ya da gönlümüzü almak için bir koşullu tarih verilecek. Yeni hükümet bir an önce uyum yasalarının uygulanmasına hız vermeli ve AB ile oldukça kırılgan duruma gelen ilişkilerimizi güçlendirmeli. AB yolundan uzaklaştığımız ölçüde yabancı sermayeden uzaklaşacağız ve doğrudan sermaye yatırımlarını arttırma umutlarımız azalacak. Bu durum, Türkiyenin risk priminin ve borçlanma maliyetlerinin yüksek kalmasına neden olacak. IRAK KRİZİ DE UFUKTA Irak krizi için de benzer bir durum sözkonusu. Türkiyede politik istikrarın sağlanması, olası bir Irak savaşı sırasında ve sonrasında Türkiyenin bölgedeki kontrolunu güçlendirecek. Ayrıca olumsuz gelişmelere zamanında müdahale edebilmemizi sağlayacak. Aksi durumda Türkiye kuzey Irakta meydana gelebilecek yeni oluşumlarla karşı karşıya kalacak ve belki uzun yıllar sürecek kendisine sıkıntı yaratabilecek bir gelişmelere kendi iç sorunları nedeniyle müdahale edemeyecek. Bu durum yine Türkiyenin risk primini ve faiz oranlarını doğrudan etkileyecek. Politik istikrarın yapabildiklerini ya da istikrarsızlığın nelere yol açtığını görmek için başka ülkelere bakmak yeter. Sadece bir kaç yıl önce, 1998de, iflas eden bir Rusya ekonomisi, şu anda bir çok yabancı yatırımcı tarafından en güvenli piyasalar arasında gösteriliyor. Rusya ekonomisi 1998 yılında %5 küçüldükten sonra üç yıl arka arkaya ortalama yüzde 7 büyüdü. Önümüzdeki yıllar için büyüme tahminleri de oldukça güçlü. Bu değişimin tek nedeni var: 1999 sonlarında iktidara gelen Putin hükümeti ile sağlanan politik istikrar. Karşı örnek ise Brezilyadır. Brezilya bizim yapmaya çalıştığımız bir çok yapısal reformu yıllar önce tamamlamış, bize göre oldukça sağlıklı bir bankacılık sistemine sahip ve her yıl ciddi ölçüde doğrudan yabancı sermaye yatırımı çekebilen bir ülke. Buna karşın geçtiğimiz dönemde yaşanan politik belirsizlik ise ülkeyi neredeyse iflas noktasına getirebildi. Başka bir çok örnek vermek de mümkün. POLİTİK İSTİKRAR İLK ANDA GELMEYECEK Sonuç olarak 2 yıldır süren ekonomik sıkıntıları aşmak için, Türkiye faiz oranlarını düşürmek ve bunun için de politik istikrarı sağlamak zorunda. Seçim sonuçları yarın büyük ölçüde netlik kazanacak. Bu noktadan sonra hükümet kurma hesapları ve büyük olasılıkla koalisyon çalışmaları gündeme gelecek. Piyasalar hangi partilerin ya da koalisyonun politik istikrarı sağlayabileceğini öngörmeye çalışacak ve buna göre yön bulacak. Politik istikrar hemen sağlanabilir mi? Yanıt vermek zor. Seçimlerde meclise girebilmeyi başaran partiler büyük olasılıkla uzun yıllar iktidar olamamış partiler olacak. Bu nedenle hepsi için tecbrübe eksikliği en önemli sorun. Buna karşın CHP diğer partilere göre piyasalara daha yakın duruyor ve daha iyi bir ekonomi yönetim kadrosuna sahip. Diğerleri, özellikle AKP, seçmen açısından bir bilinmeyen. Bu parti birbiriyle çelişen ekonomik görüşleri nedeniyle ekonomik sorunlara kalıcı çözümler bulabileceklerini kestirmek zor. DYP ise geçmiş tecrübeleri nedeniyle pek iyi bir imaj çizmiyor. En büyük soru işareti ise Genç Parti üzerinde. Bu partiler arasında yapılacak koalisyonların ne kadar kalıcı olacağı ve zor kararları ne hızda verebileceğini tahmin etmek de oldukça güç. Hep beraber seçim sonuçlarına göre karar vereceğiz. | ||||
Bankaların kara tahtaları siliniyor | |||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||