|
|
Fikirler yazıyla ölür, okurken yeniden doğar, demiş Platon (Buna göre kitaplar da düşüncenin mumyaları oluyor sanırım). Oysa günümüzde fikirlerin bir zihinde yeniden dirilmesi sık tekrarlanan mucizelerden değildir. Çünkü okullardan mezun olduktan sonra okumayı terk ederiz. Yazı da iş hayatında kıt rağbet gören yeteneklerin başında gelir. Bir iş görüşmesini kısa kesmek isterseniz, Tercih ettiğiniz iletişim türü nedir? sorusuna Yazılı iletişim demeniz yeterlidir. Yazının düşük popülaritesinin nedeni antrenman eksikliği. İnsan acemisi olduğu aracı sakar kullanır. Yanlış anlamalara neden olur. Canım niyetiyle yazılan canın çıksın diye okunur. Hata yapmak veya komik duruma düşmek de en karanlık korkularımızdandır. Asla tekrar denemeyiz; yetenek böylece cılız kalır... İyi yazı konuşmayı da terbiye eder. Düşünerek konuşmayı teşvik için boyun 40 boğumdur diye uyarır büyükler. Asıl 40, hatta 100 boğum olan yazıdır. Konuşmayı kısacık zamanda yapmak zorundasınız. Ama yazı öyle mi? Bir metni istediğiniz kadar kontrol edebilirsiniz. Baktınız içinize sinmedi, silip yeniden yazarsınız. Her iki zanaata da hakim olmak şart. Örneğin yazı, çok kişinin ortak alması gereken bir karar için doğru araç değildir. Burada yüz yüze kalınacak ve eskilerin dediği gibi; halvet olunacak bir ortam gereklidir. Ama yazı, bilgi toplamak veya toplantılara hazırlanmak için birebirdir. Değerli zamanımızı kemiren parça pürçük sorulara yanıt verirken de yazı çok işe yarar. YENİ LİSAN Yazı sadece bir ifade yöntemi değildir. İnsan kelimelerle düşünür. Eğitilmiş yetişkinin bir kavramı algılaması için ona karşılık gelen kelimenin sözlükte tescilli olması şarttır. Düşünme yetimizin bir tren olduğunu kabul ederseniz, kelimeleri de raylara benzetebilirsiniz. Düşünme ve iletişim için vazgeçilmezdirler kabul, ama kelimeler aynı zamanda bizi denenmiş çözümlerin sınırlı alanına da mahkum ederler. Artık, tek başına deneyim dünyaya musallat olan ekonomik kaoslarla başa çıkmaya yetmiyor. Varsayalım bugün terör saldırısı nedeniyle her şey tepetaklak oldu. Hemen ertesi gün de binlerce rezervasyon iptal edildi; elinizde patlayan stokları veya boş tesisleri nasıl değerlendireceksiniz? Hızlı düşünüp yeni bir strateji üretebilecek misiniz? Bu anlarda denenmekten renkleri solmuş çözümlerden tamamen farklı bir şeyler yaratmanız gerekecek. Peki kimdir bu işin piri? Kelimelerin nöbet beklediği paradigmalardan firar edip taze çözümler ararken kimi örnek alacağız? ELLERLE DÜŞÜNMEK Bence bu konuda kimse çocukların eline su dökemez. Yetişkinler için ancak düzenli ve öngörülebilir bir dünya huzurludur. Bana inanmıyorsanız kendiniz deneyin; örneğin masalarının üzerindeki bardağın yerini onlara sormadan değiştirin, bakın nasıl rahatsız oluyorlar (İtiraf notu: Ben de değişiklikten hiç hoşlanmam; ne gerek var şimdi tam alışmışken?). Oysa çocuklar, sıradan bir günde bile yüzlerce yeni bilginin üzerlerine yağmasını doğal karşılarlar. Onlar kavramları en rahat oyun oynarken öğrenirler; kendilerini kelimelerden çok elleriyle yarattıkları oyun dünyasıyla ifade ederler. Yepyeni çözümlerin heykeltıraşı olabilmek için, bir çocuğun yaptığı gibi ellerinizle düşünmeyi hiç denediniz mi? Şimdi bana sitemkar bir nezaketle: Efendim, oyun çocuklar içindir. Elleriyle çalışanlar ise mavi yakalılar, yani işçilerdir. Biz ekmeğimizi bilgi, deneyim ve aklımızla kazanıyoruz diyorsunuz biliyorum. Madem öyle düşünüyorsunuz, ilginç bir gerçeği sizinle paylaşmak farz oldu demektir. Bir araştırmada, bilim adamları insan beyninin haritasını hazırlamışlar. Haritada hemen dikkati çeken, ellerin kontrolünden sorumlu bölgenin büyüklüğü. Yani, bizim zeka ve el faaliyetlerini ayrı sosyal sınıflara ayırmamıza nispet, eller çalışırken beynimizi tahminimizden daha fazla meşgul ediyor. Yaratıcılık, yerleşik paradigmaları parçalarına ayırıp onları farklı biçimlerde yeniden birleştirmek ise, kelimelerin kıskacından bizi belki de ellerimizin mahareti kurtaracak... OYUN CİDDİ İŞTİR Oyuncak firması LEGO bu niyetle LEGO Ciddi Oyun (LEGO Serious Play) adında yetişkinlere yönelik bir eğitim çalışması hazırlamış. Katılımcılara LEGO blokları veriliyor ve onlardan parçaları kullanıp ürünler yaratmaları, strateji saptamaları ve sorunlara çözüm bulmaları isteniyor. Çalışmanın her aşamasında tıpkı gerçek hayatta olduğu gibi, karşınıza hızlı uyum göstermeniz gereken sürprizler çıkıyor. Böylece ellerinizle beyniniz arasında kurulan o yaratıcı işbirliğinin üzerinden şirket stratejisi gibi soyut kavramları somut biçimlere dönüştürmeyi öğreniyorsunuz. Dahası, beklenmedik şartlarda nasıl tepki verdiğinizi de izleme fırsatı buluyorsunuz. Şimdi size ahlaki olmayan bir şey önereceğim. Çocuğunuzun odasına gizlice bir göz atın. Varsa, lego veya benzeri oyuncaklardan biraz aşırın. Yoksa satın alın. Sonra evde sakin bir köşe bulup ellerinizi ve zihninizi serbest bırakın, bakalım kafanızdakiler nasıl nesnelleşiyor. Önce yadırgayacaksınız, çünkü şimdiye kadar hep soyut fikirlerden söz etmeye alışmışsınız; düşünce ve eylem ayrı cennetlerin nimetleridir sanıyorsunuz. Hatta sadece ne yapacaklarını yarım yamalak anlatan, ama nasıl yapacaklarıyla ilgili fikirleri bile olmayan politikacıları temiz kalple ciddiye alıyorsunuz. Boş verin, onlarla zaman harcamayalım... ELLERİNİZİN AKLINA UYUN Biz elimizi ısıtarak başlayalım: Önünüzdeki bloklarla en yüksek kuleyi yapmaya çalışın. Peşinden, kendinizi üç boyutlu bir ürün gibi hayal edin ve bloklarla markanızı tasarlayın. Veya ellerinizin aklına ilk gelen nesneyi yapın ve onunla ilgili sürükleyici bir hikaye uydurun. İçinde, örneğin evliliğiniz veya işiniz de geçsin. Nasıl, yaratıcılığınız sesini duyurmaya başladı bile değil mi? İşi büyütelim; şirketinizin stratejisini lego bloklarını kullanarak üç boyutlu kurgulamayı deneyin. Oyun alanını piyasa kabul edin ve rakipleri, fırsatları ve tehditleri sembolize eden parçaları belirleyin. Eğer parçalar yetmezse mutfağa gidin ve hoşunuza giden nesneleri oyuna dahil edin; ama eşinize yakalanmadan! Gerçek iş dünyasında olduğu gibi bu oyunda da kuralları değiştirebilirsiniz; her şey hayal gücünüzün emrine amade... Bu kadar huzur yeter; birden kurulu düzeninizi bozun. Hedef; yeni şartlarda şirketinizin ayakta kalabilmesi. Sıfırdan başlayın ve elinizi korkak alıştırmayın. Şirket gelenekleri, asıl faaliyet alanı ve ürünleriniz; hiçbirinin gözünün yaşına bakmadan radikal değişiklikler yapın. Şeytan azapta gerek. Rahatlık ve denge ölüme yakışır, unutmayın... Garanti ediyorum, ortaya çıkanları sanki başkası yapmış gibi kıskanç bir hayretle izleyeceksiniz. İşte o başkası sizin gerçek yaratıcı benliğinizdir. Ona iyi davranın da kaçıp yine uzaklara gitmesin... Not: LEGO Serious Play ile ilgili bilimsel temeli daha iyi öğrenmek isteyenler için iki referans sitesi öneriyorum: www.seriousplay.com ve Türkiye temsilcisi; www.tayfundemiroz.com | ||||
Bankaların kara tahtaları siliniyor | |||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||