|
|
Gerek serbest ticaret rejiminde sanayileşmenin ve ulusal bağımsızlığın kazanılamayacağı fikrinin ağır basması, gerek 1929 dünya ekonomik buhranı, 1930 -1945 döneminde Türkiyeyi korumacı ve devletçi politikalara yönlendirmiştir. 1946-1960 arası ise tekrar serbest ticaret ile liberal ekonomi politikalarının ağırlıklı olarak uygulandığı dönem olmuştur. Savaş yıllarında milli korunma kanunu çerçevesinde uygulanan aşırı müdahaleci politikalar ve buna bağlı olarak ülke içinde oluşan dinamikler Türkiyeyi liberal politikaları savunan Demokrat parti iktidarına götürmüştür. Aynı zamanda, IMF ve dünya bankası gibi kuruluşların oluşturulması, savaş sonrası Avrupanin yeniden inşasında ABD öncülüğünde devreye giren Marshall planı, dünyada da liberal politikaları tekrar ön plana çıkarmıştır. ANLAŞMALAR UZUN ÖMÜRLÜ OLAMIYOR Türkiyenin 1946 - 1960 liberal ekonomi deneyimi makroekonomik istikrarsızlık ve ödemeler dengesi krizi ile sonuçlanmış ve Türkiye ilk IMF stand-by anlaşmasını 1958 yılında imzalamıştır. Bu da uzun ömürlü olamamış, 1960 askeri müdahalesiyle tekrar korumacı ve ithal ikameci sanayileşmeye (İİS) dayanan planlı döneme geçilmiştir. 1960 - 1980 yılları arasında korumacı ve İİS politikalar sadece Türkiyede değil benzer durumdaki birçok gelişmekte olan ülkede de uygulanmıştır. Savaş sonrası uygulanan serbest ticaret politikası Latin Amerika başta olmak üzere birçok gelişmekte olan ülkeyi olumsuz etkilemiş, bu politikalara karşı direnç de artmaya başlamıştır. Bu ülkelerin sosyalist sisteme kaymasından korkan IMF, Dünya bankası gibi uluslararası kuruluşlar da İİS politikalarını desteklemiştir. 1970li yılların ortasına kadar İİS politikalarını başarılı olarak uygulayan Türkiye, 1974 petrol şoku sonrası popülist politikalar sonucu tekrar krize girmiştir. Artan petrol fiyatları ve yüksek faizler dünya ekonomisinde durgunluğa ve enflasyona, yani stagflasyona yol açmıştır. Artan petrol fiyatları petrol üreticisi olmayan gelişmekte olan ülkelerin dış açığını arttırmış, bunu finanse etmek için alınan borçlar bu ülkelerin borç stoğunu yükseltmiştir. Türkiye de 1970li yılların sonunda dış borç servisini yapmakta çok zorlanan bir ülke konumuna gelmiştir. Bizim durumumuzdaki ülkeler için tek çözüm, ihracat yoluyla döviz kazanmak olmuştur. Yani, 1980 sonrası ile beraber tekrar liberal politikalar ve serbest ticarete dönülmiştür. 1980 - 1990 yılları arasında dış ticaretini ve finans piyasalarını büyük oranda serbestleştiren Türkiye, 1990 -2000 yılları arasında bu serbestleşmenin sonuçlarıyla karşı karşıya kalmıştır. Artan sermaye hareketleri ve dış ticaret açıkları ekonomideki oynaklığı ve krizleri arttırmıştır. Bu durumu sadece Türkiye değil gelişmekte olan birçok ülkede yaşanmıştır. DEVLETÇİLİK VE LİBERALİZM İKİLEMİ Sonuç olarak, Türkiyenin cumhuriyet tarihi boyunca liberalizm ile devletçilik ve korumacılık arasında gidip geldiğini görüyoruz. Bu dönüşümler dünya ekonomisindeki gelişmelerden bağımsız değil, paralel olmuştur. Söz konusu politikalardaki geçiş, bir uçtan diğer uca gidiş şeklinde olmuş, başlangıçta başarılı olsa bile sonu krizlere varmış, krizler iyi idare edilememiştir. 2000li yılların başında dünya ekonomisi yeni bir döneme giriyor. Liberalizmden sonra tekrar korumacı ve devletçi bir döneme girmiyoruz. Uluslararası hukukun, kurumsallaşmanın, talebi canlandırıcı keynezyen politikaların öne çıktığı bir dönem başlıyor. Bu durum Türkiyeye de yansıyor, yansımaya da devam edecek. Yeni dönem ne aşırı liberalizm ne de aşırı devletçilik olacak. Devlet tarafından düzenlenen ve sıkı denetlenen bir piyasa ekonomisi hakim olacak. Devletin bu işi doğru olarak yerine getirebilmesi için kurumsallaşmış, kişilerden ve keyfiyetten uzak bir devlet yapısı oluşturulması gerekecek. Türkiyede bu süreç başladı, bunun ne kadar sürede tamamlanacağını siyasi gelişmeler ve AB ile ilişkilerimiz belirleyecek. Bu nedenle önümüzdeki seçim ya da seçimlerin son derece önemli olacağını düşünüyoruz. Bundan 20-25 yıl sonra Türkiye iktisat tarihi incelenirken 2001 ve sonrası yeni bir dönem olarak tanımlanacak. Şu anda böyle bir dönemim başındayız, değişimler zaman alıyor. İleride Türkiyenin bu değişimi ne kadar başardığı tartışılacak, 2000lerin başında hangi yılda tamamladığı değil. | ||||
Bankaların kara tahtaları siliniyor | |||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||