| | | İlk amacı Kopenhag kriterlerine uygun yasaların çıkmasıydı. Avrupa hareketi 2002 dahil tüm sivil toplumun bastırmasıyla Türkiye bunu başardı. Şimdi bu yasaların uygulanması, tanıtımı ve AB ile müzakere sürecinin başlatılmasına uğraşıyor. Duyurularla, ABye yönelik yapılması gerekenleri, ABnin Türkiye için ne ifade ettiğini açıklamaya çalışıyor.
FARKLI ÜLKE DENEYİMLERİ
Bu çerçevede, gazetelerde Avrupa Hareketi 2002den haberler 1-2 şeklinde ilanlar çıktı. Ekonominin laboratuarı yok. Bu işlevi gören, farklı ülke deneyimleri. Söz konusu ilanlar, İrlanda, İspanya, Portekiz ve Yunanistan gibi ülkelerin ekonomilerinin AB üyeliği sonrası nasıl hızla geliştiğini gösteriyor. En çarpıcı örneklerden birisi, bu ülkelerin üyelik sonrası kişi başına ortalama gelirlerini 10-15 kat arttırması, Türkiyenin ise neredeyse yerinde saymasıdır.
AB üyeliği bir ülkeye ekonomik istikrar, kişilerden bağımsız kurumsallaşmış ekonomi politikaları ve gerçek anlamda hukuk düzeni getiriyor. Sağlanan yatırım ortamı, hızlı ve kalıcı büyümenin yolunu açıyor. AB üyesi olsun ya da olmasın, bu koşullar sağlandığında Türkiyenin de kişi başına gelirini hızla arttırmaması için bir neden yok.
Bugün satın alma gücü paritesiyle 6,475 $ seviyelerinde olan ortalama gelirimizin 15,000 $ üzerine çıkması sadece parasal anlamda refah artışına değil, yaşam kalitemizde de çok büyük iyileşmelere yol açacaktır. Aşağıdaki tablo, farklı ülkelerde alım gücü paritesine göre hesaplanmış kişi başına ortalama gelir ile o ülkelerdeki ortalama yaşam süresi ve okuma yazma bilenlerin oranını veriyor.
|
|