Home page
Haber Menüsü


Yazara e-mail atmak için fotoğrafın üzerine tıklayınız
 
Tayyip Erdoğan kararı
 
Anayasa Mahkemesi’nin, Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’la ilgili gerekçeli kararı siyaset arenasında yeni gelişmelere neden olabilecek cinsten.
 
Ankara
NTV-MSNBC
 
19 Nisan—  Kararın değerlendirmesini yaparken işin hukuki boyutunu bir kenara bırakarak, bazı siyasi öngörüleri sıralamak mümkün. Ancak bunların birer öngörü olduğu unutulmamalı.

   
 
NTVMSNBC Reklam  
 

  Erdoğan’ın şu an için milletvekilliğinin önü kesilmiş durumda. Eğer Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi, TCK’nın 312’inci maddesinde son yapılan düzenlemeyi gerekçe göstererek Erdoğan’la ilgili yeni bir karar verir ve bu karar da, “Beraat” yönünde olursa Anayasa Mahkemesi’nin bugün açıklanan kararı havada kalacak, Erdoğan’a siyaset yolu açılabilecek.
       Bu gerçekleşmez ve Erdoğan, mahkumiyetinden sonraki 3 yıl içinde yeni bir suç işlemezse, (ki bu süre Ocak ayında doluyor) memnu hakların iadesi gündeme gelecek. Erdoğan herhangi bir ağır ceza mahkemesinden bu kararı alabilir. Mahkeme memnun hakların iadesine karar verirse milletvekilliği yolu yeniden açılmış olur.
       Ama bütün bunlardan da öte, sonuçta, Erdoğan’ın milletvekili olup olmayacağına Yüksek Seçim Kurulu karar verecek. Yani AKP için bir hukuki belirsizlik söz konusu. AKP Kurucular Kurulu, toplanıp Erdoğan’ı kuruculuktan atıp, sade üye olarak yeniden genel başkan yapsa da bu durum değişmez.
       
MUĞDURU OYNAYACAK
       Şu anda AKP, Anayasa Mahkemesi’nin kararını kendileri lehinde yaratacağı rüzgar ile değerlendirmek ya da geçiştirmek istiyor: Erdoğan, mağdur edilmiştir ve Türk halkı da mağdurdan yanadır. Bu ilk bakışta doğru bir yaklaşım.
       Ama üzerinden zaman geçtikçe, halkın sokağa çıkıp, “Başbakan Erdoğan” diye bağıran seçmenin, “Eğer Başbakan olmayacaksa niye oyumu bu partiye vereyim?” diye düşünmeye başlayacağını da anımsamalı.
       Çünkü, Anayasa’ya göre milletvekili olmayan biri Başbakan olamaz.
       Ayrıca şu durumu da gözden uzak tutmamalı:
       Halkın, “Bu da Erbakan gibi sistemle çatışma içinde, oy alsa bile yarın Başbakan olamayabilir” diye düşünmesi ve bu nedenle oyunu başka partilere kanalize etmesi uzak olasılık değil.
       Şu anda, anketlere göre birinci sırada görünen AKP’nin bu birinciliğini sürdürmesi halinde sorun yok, ama anketlerde bile bir düşüş olursa ve bu Erdoğan’la ilgili belirsizlikten kaynaklanırsa; seçmeni de, AKP’nin üyelerini tutmak da zor olabilir. Şunu kabul etmek gerekir ki, ne kadar aksini iddia etseler de AKP, Recep Tayyip Erdoğan’la birlikte var; Erdoğan’ın olmaması düşünülemez.
       
KAVGADAN FAYDA YOK
       Ama Erdoğan’la ilgili en önemli değerlendirme, siyaset yapanların kavgadan uzak olması gerçeğidir. Bugün Recep Tayyip Erdoğan da kabul ediyor ki, geçmişteki üslubu uslup değildi; sivri dillilik geçici süre iş görebilir; ama kalıcı iz bırakır. Şimdi yaşanan da bu. Bir şeyi daha vurgulamak istiyorum:
       Hem Saadet Partisi, hem de AKP gruplarını sürekli izliyorum; yani iki partinin genel başkanlarının güncel sorunlarla ilgili değerlendirmelerini iyi biliyorum. İki partide de şunu gördüm:
       Ülkenin ekonomik, demokratik, siyasi sorunları bu partileri ve liderlerini çileden çıkarmıyor. Yani ekonomi ne kadar kötü, halkın refahı ne kadar geride olursa olsun, eleştirilerin dozu yüksek ama çileden çıkma söz konusu değil. Bu iki lider ve iki partinin çileden çıktığı tek bir ortak konu var: Türban.
       Eğer bu konu gündeme gelmiş ve türbanla ilgili bir haksızlık varsa, seyreyleyin dillerdeki sivriliği. Hem Recai Kutan, hem de Recep Tayyip Erdoğan o zaman, hani bazılarının kullandığı tabirle, “özlerine dönüyorlar”. Kavgacı, hırçın bur üslup.
       Ama bu üslup bu sorunu bugüne kadar çözmedi, sadece derinleştirdi. Oysa sorunun siyasi olmaktan çok hukuki bir boyut içerdiği görülmüyor. Meclis’in türban yanlısı tutumuna rağmen herkes biliyor ki, siyasetin bu konuda yapılabilecekleri çok sınırlı.


       “Değiştim” diyen Tayyip Erdoğan’ın bu konuda da değişmesi gerekmez mi? Son grup toplantısındaki üslubu bana bunları anımsattı da...
       Yoksa Erdoğan, Anayasa Mahkemesi’nin kararını önceden sezip, önceden çıkışını mı yaptı; yani “Sistem bana zarar vermek istiyorsa, ben de ona zarar vermeye devam ederim mi” demek istiyor?
       Sanmıyorum, o zaman geçmişte kendilerinin de birinci derecede sorumlu olduğu sertliğin artık geride kalması gerekir. Geçmişteki sertliğin yansımaları bugün bu kadar sertse, kendilerinin de payı olduğunu unutmamalı, buna göre tutum almalı.
       AKP, bunları da değerlendirmek durumunda olmalı.
       
 
       
    MSNBC News Yeniden yapılanma Ecevit'i bekliyor
MSNBC News Süha Tanık'ın torun derdi
MSNBC News Bir de Yüce Divan'a gönderseler
MSNBC News Bostancıoğlu üzerine senaryolar
MSNBC News Siyaset de değişiyor
MSNBC News Bahçeli'nin, 'MHP kurmayları' merakı
MSNBC News Eski solcularla ülkücülerin dikkatine
MSNBC News Samimiyet birazcık
MSNBC News Kamu zammında adalet yok!
TOP5 Ergenekon’da 16 kişi daha gözaltında
 
     
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları