| | | | Komisyon kurulmasına karar verilmesi, hükümet için çok kritik bir durum değil. Daha önce de Bayındırlık eski Bakanı Koray Aydın hakkında komisyon kurulmuş, ama bu komisyon Aydın’ın Yüce Divan’a sevkine gerek görmemişti. Milletvekilleri de komisyon raporu lehinde oy kullanmıştı. Şimdi sırada Bostancıoğlu var.
Soruşturma komisyonu kurulması teklifi kabul görebilir; ama asıl önemli oylama, komisyonunun raporu üzerinde yapılacak olanıdır. Bu nedenle, yarınki oylamada kabul oylarının daha fazla çıkması, hükümet açısından kayda değer bir sıkıntı yaratmaz. Aksi ise, Hükümet ortakları arasında yeni bir uyumun göstergesi olur. Her ne kadar koalisyonun MHP ve ANAP kanatları, milletvekillerini, “Hayır” oyu kullanmaları için ikna etmeye çalışıyorsa da bazı fireler nedeniyle Bostancıoğlu aleyhine bir karar çıkması hiç sürpriz olmayacak.
BAKAN NEYLE SUÇLANACAK?
Ancak burada bazı noktaları vurgulamakta yarar var. Bostancıoğlu hakkında soruşturma önergesi, bakanın yolsuzluğu ve usulsüzlükleri ile ilgili değil.
Yani akçeli konular yok, bu soruşturma talebinde. Her ne kadar soruşturma önergesinin gerekçesinde, “Milli Eğitim Bakanlığı’nı Avrupa Birliği normlarına göre yönetmemek, eğitimde uyum ve huzur sağlamamak” gibi ibareler yer alıyorsa da, önergenin ana nedeni, İmam Hatip liselerindeki türban sorunu.
Muhalefetin tamamı, ANAP ve MHP milletvekillerinin bir bölümü de bu sorunda bakanla aynı fikirde değil. Bu nedenle, bakan hakkında soruşturma komisyonu kurulması mümkün. Ama komisyon kurulduktan sonra, komisyon Yüce Divan’a sevk yönünde karar verirse işte o zaman durum karışır.
Öncelikle, Başbakan Bülent Ecevit, iki büyük krize rağmen bakanlarının hiçbirinin istifasını istememiş bir isim ve ‘bakan yenmesine’ de son derece soğuk bakıyor.
İkincisi, akçalı olmayan bir konuda DSP’li bir bakanın Yüce Divan’a sevk edilmesi koalisyonun DSP kanadında, MHP ve ANAP’lı bakanlara karşı kesin bir önyargı oluşturur ve soruşturmaların ardı arkası gelmez. Bütün bunlardan da daha önemlisi, bakan Yüce Divan’a gitse bile, orada neyle suçlanacak ki?
Bakan, türban konusundaki uygulamasını Anayasa Mahkemesi ile Danıştay ve Yargıtay’ın kararlarına dayandırdığını söylüyor. Gerçeğin böyle olduğunu, bugün soruşturma önergesi verenler de biliyor; ama türban üzerinde siyaset devam ediyor.
Herkes de iyi biliyor ki, AKP’liler de gelse, hukuken, okullarda, türban konusunda çözüm mümkün değil. Çünkü Anayasa Mahkemesi, böylesi bir uygulamayı laiklik ilkesine aykırı bulduğunu belirten birden fazla karar aldı. Laiklik ilkesi de değiştirilemeyeceğine göre yapılabilecek ne var, birileri bunu bulsa hiç fena olmaz! Anayasa Mahkemesi’nin nasıl bur karar vereceği tabi ki önceden bilinemez; ama mahkeme ya, “Böyle bir dava açılamaz” kararı verirse ne olur? Bence milletvekilleri bütün bunları düşünecek ve soruşturma komisyonu kurulsa da Meclis’ten Yüce Divan’a sevk yönünde bir karar çıkmayacak. Sadece türban sorununun tartışılması ve bir süre daha gündemde ilk sıralarda yer alması sağlanacak.
Yani Hükümet için bir tehlike görünmüyor, ez cümle.
YENİ PARTİLER
Yeni partiler art arda kuruluyor. Bazı partiler de kendilerine yeni genel başkanlar bulmaya başladı. Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in eski danışmanı Mehmet Ali Bayar, Demokrat Türkiye Partisi’nin başına geliyor. Bu hiç sürpriz olmadı.
Bayar, iyi bir isim; ama DTP ile ne yapabilir, bunu görmek ve kadrosunu nasıl oluşturacağına bakmak gerek. | |
Siyaset de değişiyor
