|
|
Süper Ligdeki şaibe, IV. Murat döneminden kalma Recep Tayip Erdoğan kasetleri ve mankenlerimizin aşk hayatı gibi önemli ve Türkiyenin gündemini belirleyen konuları da katacağız. Bu da yetmezse, defilelerde yanlışlıkla açılan dekolteler ve satanizm konusuna yoğunlaşıp işten atılmamaya çalışacağız. IMF AÇIKLAMASI DİKKATE ALINMADI IMFye gönderdiğimiz niyet mektubuna cevaben yayınlanan Anne Kruegerin basın açıklamasını piyasa iplemedi. Hazine Müsteşarı Faik Öztrak bankalarda sermaye yetersiz deyince, borsa göçtü. Sosyal açıdan incelemeye değer bir gelişme. Çünkü biz genelde burada 20 yıldır şirket analizi yapan Türk uzmanı takmayız da Londrada altı ay önce işe başlayan Tarih & Coğrafya Enstitüsü mezunu analistin lafı altın değerinde olur. Halbuki, Kruegerin açıklaması IMFnin ciddi endişeler içinde olduğunu gösteriyor. Bunlar kur ve büyüme değil. Endişeler, hükümetin Ankarayı ağlama duvarı haline getiren lobilere kıyak yapmak için mali disiplini gevşetmesi, yapısal reformlarda işi yavaştan alması ve özerk kurulların yetkilerini tırpanlamaya çalışması. Eğer iş bu mecraya dökülürse, 2000 Kasımı bir daha yaşarız. Ben sanmıyorum. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçelinin geçen hafta NTVye yaptığı açıklamalar MHPnin kamuda köklü bir yeniden yapılandırma sürecine hazır olduğunu gösteriyor. Top Ecevitte, o da yakında gerçekleri görür. Örneğin, kabinenin daraltılması hem sinyal olarak, hem de bürokrasiyi ufaltacağı için bu konuda samimiyetimizin en önemli ifadesi olur. Ben hükümetten koalisyonun üçüncü yıldönümünde bir güzellik bekliyorum. SONRAKİ GÖZDEN GEÇİRMELER ZOR OLACAK Bu sefer IMF ve Dünya Bankası sınavını kolay atlattık, çalıştığımız sorular geldi ama, sıradaki gözden geçirmeler şişe geçirme şeklinde olacak. Özellikle kamuda istihdamın daraltılması sorun. Bu konuda biraz İtalyaya bakalım. Berlusconinin reform çabasına işçi kesimi 20 yılın ilk genel greviyle karşılık verdi, ama Berlusconi caymadı. Tabii, çok can yanacak, ama yapılacak olan tüm topluma menfaat sağlıyorsa, yapılmak zorunda. Yapmazsanız, kimseyi ciddiyetinize inandıramazsınız. İşte Anne Kruegerin bahsettiği mali piyasalar hala kırılgan lafı bu konuya atıfta bulunuyor. Türkiyede çok olumlu gelişmeler var, ama geri dönülmez günün akşamında değiliz, hükümet bir eliyle yapıyor, yan gözle de nasıl bozarım diye bakıyor. Örnek: RTÜK Yasası. KURDAKİ DALGALANMA Gelelim kur tartışmasına. Bence Türk Lirasının değer kazanmasının nedenleri yanlış teşhis ediliyor. Bankalar yurt dışında pozisyon açmıyorlar demiyorum, ama tek sorun hatta en büyük sorun bu değil. En büyük sorun reel faizlerin akıl almayacak derecede yüksek olması. Yabancı geliyor, halkımız Türk Lirasına geçiyor. Geçen yazımda (Kurlarla Dans, Kurtlarla Dans) aşırlı değerli kurun başa bela olduğunu, tedbir almak gerekebileceğini söyledim. Şimdiye kadar alınabilecek tedbirlerden iki tanesi kullanıldı, ama çok başarılı olmadı. Sözlü uyarı düşündüğüm tersine biraz etkisiz kaldı, bundan da bankaların çok açık pozisyonları olmadığı sonucu çıkartıyorum. Burada BDDKyı çok eleştirdim, ama yiğidin hakkı yiğide: Bankalara risk yönetimi konusunda nefes aldırmıyor. Hazine TLye dönüşte ortaya çıkan parayı emmek için gereğinden fazla borçlanıyor, ama oda yeterli olmuyor. Bu noktada ya bu işi kendi haline bırakıp turistler gidinceye kadar maçı kenardan seyredeceksin, ya da müdahale edeceksin. Müdahale iki şekilde olur. Birincisi, TCMB hızla kısa vadeleri faizleri indirir. Türk Lirasının cazibesi azalır, sıcak para girişi ve ters para ikamesi yavaşlar. Ancak, enflasyon beklentileri hızla düştüğü için TCMBnin öyle yüzde 2-3le yetinmemesi lazım, gaza basıp, vitesi dörtlemesi lazım. İkinci yol ise döviz alımlarını artırarak arz fazlasını emmek. Bence ikinci yönteme gelecek ay başvurulacak. FAİZ İNDİRİMİNİN ETKİLERİ Biraz da hızla faiz indiriminin getirisi ve götürüsünden bahsedelim. Genelde faiz indirimleri önce tüketim, sonra da özel sektör yatırımlarını teşvik eder, ekonomiye canlılık kazandırır. Tabii, bunun yan etkisi de Türkiye gibi arz tarafı çok katı bir ülkede enflasyonun yeniden şaha kalkması. İlk hedef enflasyonla mücadele. Eğer, sıcak parayı kovmak uğruna enflasyonla mücadeleden vazgeçersek, bir çuval inciri berbat edeceğiz. Ama, bence bu sefer enflasyonist baskılar çok az. Türk insanının 2000 Kasım ve 2001 Şubat krizlerinden ders aldığı düşüncesindeyim. Bence faizler çok düşse bile tüketim talebinde artış olmayacak. Millet bir daha dolar veya değişken faizli borçla yakalanmak istemez. Faiz indirimi özel sektöre ekonomi büyüyor, yüklenin zamlara mesajı verir mi? Buna karar vermek güç, ama bence biraz olanaksız. Sıcak para pompalı talep canlanmasına güvenip yurt dışından mal ithal edenler, fiyat artıranlar krizde acayip yara aldı. Bence faiz indirimlerinin ekonomik büyümeye ve enflasyona etkisi az olur, ama sıcak parayı kovabilir. Merkez ne düşünüyor? Tabii onu bilemem, ama bence şu andaki politikasından sapmayacak. Yani yavaş yavaş ve azar azar kesecek faizleri. Aksi halde, ilk önceliğim kur değil, enflasyon mesajıyla çelişmiş olur ki, bu da kredibilite kaybına neden olur. Türkiyede şu anda en geçerli akçe kredibilite. Bunu da en iyi Merkez Bankası anlıyor. Yani, Türk Lirası da değer kazanmaya devam edecek. B tipi fonlara devam. | ||||
Bankaların kara tahtaları siliniyor | |||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||