| | | | Şu anda tek hedefim, Türkiye Kuaförler Federasyonu tarafından “en iyi kadın saçı yapan Altın Makas” ödülünü almak. Ondan sonra, mikrofonu, kalemi ve makası duvara asıp emekliye ayrılacağım.... Ve tabii hatırlarımı yazıp köşeyi döneceğim.
AB TARTIŞMASI ENGEL OLDU
Yazmaktan lafa girmişken bu hafta niye yazmadığım için dördüncü sebebi vereyim. Son yazım Türkiye’nin niye AB’ye girmekte çok büyük bir aptallık yaptığı üzerindeydi. Tanrı bazen aptal yazarlara yardımcı oluyor. Ben yazdıktan sonra Avrupa Birliği tartışması patladı. Köşeye çekilip seyretmek istedim. Türkiye ilk defa AB’ye girme işini ciddiye aldı. AB de sanırım Türkiye’nin bu işli ciddiye aldığını farketti. Ve herkes eteğindeki taşları dökmeye başladı. Beklenmedik bir şekilde değerli TSK savaş üniformalarını giyerek sahaya girdi. Kılınç Paşa’nın söyledikleri basında o kadar yanlış yansıtıldı ki, insan şaşırıyor.
Lütfen Paşa’nın konuştuğu paneli yöneten Sayın Gündüz Aktan’la konuşun. Olay tamamen bir tesadüf, biri Paşa’ya yanlış mikrofon uzatmış. AB konusunda söyledikleri tam 55 saniye sürüyor, ve basın tamamen context dışında yorumladı. Neyse, bilerek söyledi diyelim. Bu TSK’nın komuta kademesinde AB’ye girmek konusunda bir fikir ayrılığı olduğunu mu gösterir? Hayır, bence üç teoriyi iyi incelemeliyiz Org. Kılınç olayında.
 Tamamen tesadüf ve bir erkeğin aklından geçeni söylemesi—-eğer askerseniz çok geçerli bir teori değil
Komuta kademesi AB’nin bize gösterdiği tutumdan hiç memnun değil. Biz Malta ya da Slovak Cumhuriyeti’miyiz ki AB gelip bize üyelik şartlarını dikte ediyor, pazarlık şansımız yok mu?
TSK, maalesef Türkiye’de politikacıların yapmaktan çekindiği şeyi yapıyor - ‘AB’ye bize samimi davranmazsanız, başka seçeneklerimiz var’ diyor.
ECEVİT’E YAKIŞMADI
Bu hükümet konusunda en pozitif şeyler yazan, hatta bazen onların yalakalıklarını yapmakla suçlanan bir yazarım. Ama, Başbakan Ecevit’in Kılınç olayından sonra çıkıp AB’den vazgeçemeyiz mesajı Karaoğlan’a yakışmadı. Bal gibi de vazgeçeriz. Neden mi?
Sayın Verheugen Kıbrıs’a gidiyor ve Denktaş’a siz Güney Kıbrıs’la anlaşmazsanız biz onları TÜM KIBRIS ADINA BİRLİĞE ALIRIZ diyor. Yok ya, alamazsın. Azerbaycan’da, Bosna’da olanlara bir kez daha müsaade etmeyeceğiz. Sn Karen Fogg’un e-maillerin basında yazılması ayıp. Ama, Fogg’un Türkiye’deki tüm politikacı ve sivil örgütlere Zimbabwe muamelesi yapması ayıp değil. Ve AB’den kimse şu ana kadar bizden özür dilemedi. Bu kadının derhal persona non grata (istenmeyen diplomat) ilan edilmesi gerekiyor. Ve bu kadın hala kasım kasım ortada dolaşıp Türkiye hakkında yorum yapıyor.
Bunun benzeri şeyleri yaptığı için 2 İran elçisini kovduk biz. Ha, bir de olayın sosyal boyutu var. Ali Sami Yen’de hergelenin birine pet şişe atıldı diye anamız ağlatan UEFA, acaba Roma maçında olanları nasıl yorumlayacak? Girmek için can attığımız AB’nin en büyük ülkelerinin birinin başkentinde gariban, 25 kişiyi aşmayan bir GS kafilesi linç edilmek üzereydi. İşte üye olmak için yalvardığımız medeniyet.
Arkadaşlar, biz Malta veya Slovak Cumhuriyeti değiliz. Onların tek şansı AB’ye girip bir kaç kuruş köşeyi dönmek olabilir. Burası Türkiye, 2000 yıldır herkes denedi, bizi ortadan kaldıramadı ve kendi şartlarıyla oynamaya zorlayamadı.
Ya şerefimizle menfaatimize olacak şekilde pazarlık edelim, ya da bırakalım bu işi. Dedim ya, Sayın Mesut Yılmaz Türkiye’nin politikada en iyi taktisyenlerinden biri. Haydi gidelim referanduma. Ama altı ay süre versinler ki, bizim gibi azınlık AB düşmanları da derdini anlatsın. Yine de bu millet AB’ye girmek yolunda oy kullanırsa, boynumuz kıldan ince. | |
Atilla Yeşilada: Ya devlet başa, ya kuzgun leşe -3
Bankaların kara tahtaları siliniyor
