Home page
Haber Menüsü


 
Ya devlet başa, ya kuzgun leşe -3
 
AB’nin Türkiye’yi önce içeri almak, sonra bölmek filan gibi planlar içinde olduğuna hiç inanmadım. Ayrıca, AB’nin genelde Yunanistan yanlısı tutumunun da içtenlikten değil, veto hakkından artık yıldıkları için yaptıklarını biliyorum.
 
Atilla Yeşilada
NTV-MSNBC
 
5 Mart—  Tanrı, bazen ne halt ettiğini bilmeyen yazarlara yol gösteriyor. Bu yazıyı yazmadan bir kaç gün önce, AB Parlamentosu Ermeni Soykırımının tanınmasını emreden bir karar çıkardı. Tabii, karar “bağlayıcı” değil. Zaten şu anda AB Parlamentosunun yetkileri çok az. Hemen herşey AB Konseyi’nden geçiyor. Ama, toplantılarına davet edilmekle gurur duyduğumuz Avrupa Çalıştayı’nın (Konvensiyonu) başlıca misyonlarından biri, ülkesel parlamentoların ve AB Konseyinin yetkilerini AB Parlamentosu’na devretmek.

   
 
       
   
MSNBC News Atilla Yeşilada: Ya devlet başa, ya kuzgun leşe-2
MSNBC News Atilla Yeşilada: Ya devlet başa, ya kuzgun leşe -1
 
NTVMSNBC Reklam  
 

  Türk-AB ilişkilerine politik açıdan bakarken şu noktayı unutmamak lazım. AB artık bir ekonomik birliktelik değil, yolun sonu Avrupa Birleşik Devletleri. Beş yıl değil, ama 10-15 yıl sonunda bu noktaya gelinecek.
       AB’nin gittği noktaya bir bakalım: AB Konseyi AB Birleşik Devletleri Senatosu olacak. AB Komisyonu bakanlar kurulu haline gelecek, AB parlamentosu da her ülkede meclis ne iş yaparsa, o görevleri üstlenecek.
       Bir noktada, ülkesel parlamentolar ABD veya Alman eyalet meclislerine indirgenecek. Bu yazının derinlerine girmeden önce size şöyle bir senaryo çizeyim, siz gerisini düşünün: Biz, AB’ye girdik. AB Parlamentosu’nda azınlık grubuyuz- herkes Hristiyan ve liberal beyler, hatırlatayım. Bu adamlar bir kez daha AB’nin bağlayıcı kararı olarak Ermeni Soykırımını tanıdılar, ne halt edeceğiz?
       
RAHATSIZLIK EDEN KONULAR
       Beni en çok rahatsız eden şeylerden biri, yazar ve entellerimizin büyük kısmının AB üyeliğini ekonomik refah kadar insan haklarında evrensel düzeye gelmemiz için istediği. Aynı nefeste ekonomiyi IMF’ye, Irak politikamızı da ABD’ye ipoteklediğimize yakınan bir grup için vahim bir tezat bu. Hak verilmez alnır, onların çoğunun da bunu bilmesi lazım, çünkü 1970’lerde duvarlara bu sloganları yazanlar onlardı. İnsan hakları AB’ye girmek için sebep değil. Kendi devletine baskı yap, al haklarını. Niye yine başkasının güdümüne sığınıyorsun?
       Ben şahsen AB’nin Türkiye’yi önce içeri almak, sonra bölmek filan gibi planlar içinde olduğuna hiç inanmadım. Ayrıca, AB’nin genelde Yunanistan yanlısı tutumunun da içtenlikten değil, heriflerin veto hakkından artık yıldıkları için yaptıkları biliyorum.
       Ama, sonuçta bu önümüzdeki acı gerçekleri değiştirmiyor. AB’ye giriş için tüm şartları gerçekleştirsek de, üyeliğin önce AB Parlamentosu, sonra da ülkesel meclisler tarafından onaylanması lazım. Sevgili Yunanlı dostlarımız acaba o noktada ne yapacaklar, merak ederim.
       O noktada, Kıbrıs birleşik veya ayrı ayrı AB’ye girmişse, onların da onayı gerekecek. Şunu da itiraf etmek zorundayım, veto hakkının daraltılmasi için yoğun bir çaba var, ama şu ana kadar bir sonuç alınmadı. Bu oyun, bizim hep kaybetmeye, ya da taviz vermeye mahkum olduğumuz kurallar üzerine kurulmuş. Bu bize karşı bilinçli bir çaba değil, ama tarihsel bir gerçek. Açıkçası, AGSP konusunda Yunanistan’ı henüz ikna edemeyen AB’nin Türkiye’ye karşı nasıl bir tutum takınacağını da çok merak ediyorum.
       Geçen yazımda bahsettiğim gibi, AB üyeliği aynen ekonomik ilişkilerde olduğu gibi politikada da elimizi kolumuzu bağlıyor. AB Paralementosu’nun Ermeni soykırımı konusunda aldığı kararda, Azerbaycan karşıtı tutumuna da dikkatiniz çekerim. 2000 yıllık bir tarihi, 700 yıllık muhteşem bir Osmanlı İmparatorluğu geçmişi olan bu milletin dandik bir Birleşik Avrupa’da hem politik hem de ekonomik olarak marjinalize olacağı ihtimali geceleri uykumu kaçırıyor.
       En son nokta ise psikolojik. Belki siz Avrupalı olmak istiyorsunuz ama ben istemiyorum. Hatta bundan utanç duyuyorum. Ben Avrupalı’nın benimsediği evrensel değerleri benimseyebilirim, ama sonunda Osmanlı ve Levantenim.
       Dünya’nın en zengin ve köklü kültürlerinden birini reddedip, Fransa ve Almanya tarafında zorla benimsetilmeye çalışan suni bir Avrupalı kimliğini istemiyorum. Siz alın güle güle kullnaın. Ama, eğer bu ülke referanduma gitmeden AB’ye tam üyelik kararı alırsa, Yüce Atatürk’e en büyük ihaneti yapacağımızı da hatırlatırım-egemenlik kayıtsız şartsız milletindir, Brükseldeki bir takım ikinci sınıf hergelerinin değil.
       
KAREN FOGG BİLMECESİ
       Konuyla alakası yok, ama Ms Karen Fogg’a değinmeden bu yazıyı bitiremem. O konu tam bir muamma. Bir kere, bir büyük elçinin “encription”, yani şifreleme kullanmadan politik açıdan hassas e-mailler göndermesi akıl alamz bir aymazlık, ya da gel beni oku ki, senin hakkında açık söylemeye korktuğum şeyleri duyurayım demek.
       Bazı değerli ağabeylerimiz bu işi derin devlete bağladılar, ama Karen Fogg’un e-mail trafiği üstündeki her hangi bir ISP’den (yani ara yönlendirme merkezinde) çalınmış olabilir.
       Suçun bizde olduğuna dair en ufak bir delil yok şu anda. Ve işin en garip tarafı, AB’den bir Allahın kulu da mesajların içeriği hakkında özür dilemediği gibi bu kadın hala Ankara’da kasım kasım dolaşıyor.
 
       
    TOP5 Bankaların kara tahtaları siliniyor  
     
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları