|
|
Atilla Yeşilada: Ya devlet başa, ya kuzgun leşe-2 Atilla Yeşilada: Ya devlet başa, ya kuzgun leşe -1 |
|||
Türk-AB ilişkilerine politik açıdan bakarken şu noktayı unutmamak lazım. AB artık bir ekonomik birliktelik değil, yolun sonu Avrupa Birleşik Devletleri. Beş yıl değil, ama 10-15 yıl sonunda bu noktaya gelinecek. ABnin gittği noktaya bir bakalım: AB Konseyi AB Birleşik Devletleri Senatosu olacak. AB Komisyonu bakanlar kurulu haline gelecek, AB parlamentosu da her ülkede meclis ne iş yaparsa, o görevleri üstlenecek. Bir noktada, ülkesel parlamentolar ABD veya Alman eyalet meclislerine indirgenecek. Bu yazının derinlerine girmeden önce size şöyle bir senaryo çizeyim, siz gerisini düşünün: Biz, ABye girdik. AB Parlamentosunda azınlık grubuyuz- herkes Hristiyan ve liberal beyler, hatırlatayım. Bu adamlar bir kez daha ABnin bağlayıcı kararı olarak Ermeni Soykırımını tanıdılar, ne halt edeceğiz? RAHATSIZLIK EDEN KONULAR Beni en çok rahatsız eden şeylerden biri, yazar ve entellerimizin büyük kısmının AB üyeliğini ekonomik refah kadar insan haklarında evrensel düzeye gelmemiz için istediği. Aynı nefeste ekonomiyi IMFye, Irak politikamızı da ABDye ipoteklediğimize yakınan bir grup için vahim bir tezat bu. Hak verilmez alnır, onların çoğunun da bunu bilmesi lazım, çünkü 1970lerde duvarlara bu sloganları yazanlar onlardı. İnsan hakları ABye girmek için sebep değil. Kendi devletine baskı yap, al haklarını. Niye yine başkasının güdümüne sığınıyorsun? Ben şahsen ABnin Türkiyeyi önce içeri almak, sonra bölmek filan gibi planlar içinde olduğuna hiç inanmadım. Ayrıca, ABnin genelde Yunanistan yanlısı tutumunun da içtenlikten değil, heriflerin veto hakkından artık yıldıkları için yaptıkları biliyorum. Ama, sonuçta bu önümüzdeki acı gerçekleri değiştirmiyor. ABye giriş için tüm şartları gerçekleştirsek de, üyeliğin önce AB Parlamentosu, sonra da ülkesel meclisler tarafından onaylanması lazım. Sevgili Yunanlı dostlarımız acaba o noktada ne yapacaklar, merak ederim. O noktada, Kıbrıs birleşik veya ayrı ayrı ABye girmişse, onların da onayı gerekecek. Şunu da itiraf etmek zorundayım, veto hakkının daraltılmasi için yoğun bir çaba var, ama şu ana kadar bir sonuç alınmadı. Bu oyun, bizim hep kaybetmeye, ya da taviz vermeye mahkum olduğumuz kurallar üzerine kurulmuş. Bu bize karşı bilinçli bir çaba değil, ama tarihsel bir gerçek. Açıkçası, AGSP konusunda Yunanistanı henüz ikna edemeyen ABnin Türkiyeye karşı nasıl bir tutum takınacağını da çok merak ediyorum. Geçen yazımda bahsettiğim gibi, AB üyeliği aynen ekonomik ilişkilerde olduğu gibi politikada da elimizi kolumuzu bağlıyor. AB Paralementosunun Ermeni soykırımı konusunda aldığı kararda, Azerbaycan karşıtı tutumuna da dikkatiniz çekerim. 2000 yıllık bir tarihi, 700 yıllık muhteşem bir Osmanlı İmparatorluğu geçmişi olan bu milletin dandik bir Birleşik Avrupada hem politik hem de ekonomik olarak marjinalize olacağı ihtimali geceleri uykumu kaçırıyor. En son nokta ise psikolojik. Belki siz Avrupalı olmak istiyorsunuz ama ben istemiyorum. Hatta bundan utanç duyuyorum. Ben Avrupalının benimsediği evrensel değerleri benimseyebilirim, ama sonunda Osmanlı ve Levantenim. Dünyanın en zengin ve köklü kültürlerinden birini reddedip, Fransa ve Almanya tarafında zorla benimsetilmeye çalışan suni bir Avrupalı kimliğini istemiyorum. Siz alın güle güle kullnaın. Ama, eğer bu ülke referanduma gitmeden ABye tam üyelik kararı alırsa, Yüce Atatürke en büyük ihaneti yapacağımızı da hatırlatırım-egemenlik kayıtsız şartsız milletindir, Brükseldeki bir takım ikinci sınıf hergelerinin değil. KAREN FOGG BİLMECESİ Konuyla alakası yok, ama Ms Karen Fogga değinmeden bu yazıyı bitiremem. O konu tam bir muamma. Bir kere, bir büyük elçinin encription, yani şifreleme kullanmadan politik açıdan hassas e-mailler göndermesi akıl alamz bir aymazlık, ya da gel beni oku ki, senin hakkında açık söylemeye korktuğum şeyleri duyurayım demek. Bazı değerli ağabeylerimiz bu işi derin devlete bağladılar, ama Karen Foggun e-mail trafiği üstündeki her hangi bir ISPden (yani ara yönlendirme merkezinde) çalınmış olabilir. Suçun bizde olduğuna dair en ufak bir delil yok şu anda. Ve işin en garip tarafı, ABden bir Allahın kulu da mesajların içeriği hakkında özür dilemediği gibi bu kadın hala Ankarada kasım kasım dolaşıyor. | ||||
Bankaların kara tahtaları siliniyor | |||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||