|
|
Doğu Asyada mal fiyatlarının Çinin Dünya Ticaret Örgütüne girmesi ile düşmesi beklenirken, Japonya daha önce davranarak Yenin yüzde 10un üzerinde devalüe olmasına göz yumdu. Bu şekilde daha Latin Amerika harekete geçmeden Doğu Asya harekete geçti. Bu 1997 Asya krizi öncesi zincirleme devlüasyon gelişmelerini anımsatmakta. 1996-1997 devalüasyonları daha sonra 1998 Rusya devalüasyonu ile bizim bölgemizi vurmuştu. O dönem Türkiye devalüasyonu sıcak para girişini teşvik ederek atlatmıştı. Asyada fiyatların düşmeye başlaması (devalüasyon olması) Avrupaya mal satanlar arasında da rekabetin artmasına yol açmakta. Etkileneceklerin başında da ihracatı Avrupaya bağlı Türkiye gelmekte. Türkiyede durum ise, 2002 deki yüksek devalüasyona rağmen ihracatını yeterince artıramamış olması ve ithalatın iç üretimle ikame edilememiş olması. Eylül ayından bu yana kurlarda artış olmaz iken enflasyonun yüzde 20nin üzerinde artmış olması ise şimdiye kadar yeterince artmamış olan kurlar hakkında kaygıları daha çok artırmakta. İHRACATIMIZ İYİ Mİ? Nitekim Aralık ayı TİM ihracat verileri ihracatta mevsimselliğin çok üstünde gerilemeye işaret ederken, Ekim ayı Merkez Bankası imalat sanayi anketi verileri de ihracatçıların satışlarını artıramamakta temel sorunun fiyat dezavantajı olduğunu vurgulamasıyla anlaşılmaktadır. 2002 yılında Türkiye kur avantajıyla (TLnin zayıf kalması) ihracatını artıramaz ise, büyüme umutları sadece yastık altı vb sıcak para girişlerinin yaratacağı talep artışına kalmış olacaktır Geçmiş tecrübeler defalarca göstermiştir ki, bu tür kaynakla sağlanan büyümenin içeriye pek faydası olmamakta para ithalatın finansmanına gitmektedir. Türkiyenin başında bir borç ödeme belası var iken ithalatını artırması ihracatını düşürmesi yeni sert devalüasyonları ve üretim düşüşlerini davet etmekten başka bir şey değildir. TEHLİKE NEREDE? Son 4 aydır kurun artmaması 2001 Şubat ve Temmuz devalüasyonları sonrası ferahlık gibi yorumlansa da enflasyon çok artmış olduğundan dolayı, artık somut tehlike haline gelmiştir. Enflasyonun artarken kurun tutulması şöyle bir tehlikeye yol açacaktır. Eğer arzulandığı gibi halk döviz bozdurup TLye geçerse ve ardından dünya dış ticaretindeki gelişmelerden dolayı yeni bir devalüasyon olursa, halk ikinci defa aldatılmış olacaktır. Kurdaki yoyo oyununu durdurmak için MBsı piyasaya fazla likidite vermeyi bir an önce kesmeli ve ihracattaki gelişmelere göre kura müdahil olmalıdır. Eğer fazla likiditeyi kesmek için bankacılık reformunun tamamlanması beklenirse, çok geç kalmış olunabilir. | ||||
Bankaların kara tahtaları siliniyor | |||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||