Güncelleme: 14:43 TS 27 Eki., 2000
|
|
|
Okur yorumları 6
|
|
|
|
Kişi sorumluk duygusu ve görev bilinci ile dolu ise fayda verebilir. Dolayısıyla milletvekillerinin öncelikli olarak bu makama gelmek isteyişlerinin nedenlerini yani görevlerini gayet iyi bilmeli ve özümsemelidir. Şayet makama gelme isteklerinin nedeni, çoğunun sahip olduğu gibi, GÜÇ KAZANMA ARZUSUndan ziyade hizmet vermek ya da yanlış giden birşeyleri değiştirmek olmalıdır ve eğer bu ülkede yapılacak bu kadar iş yani onların bu kadar görevi varsa nasıl Ahmet, Mehmet, Ayşe işini yetiştirmek için saat akşam 11e kadar, pazar günleri de dahil çalışıyorlarsa; onların da çalışması gerekir. Oysa onlar değil Ahmet, Mehmet, Ayşe kadar; Hamidin simit satan çocukları kadar bile çalışmıyorlar.
Meclis FULL-TIME çalışsın.
Saygılarımla
Ali ÖZTÜRK
Milletvekilleri hem basarisiz hemde tembel ....en iysi hepsini isten atmak,
maslarini odemekten biktim.
Sevgili NTVMSNBC,
Turkiye Cumhuriyeti vatandasi olarak bana en cok dokunan, bizi temsil etmesi icin sectigimiz sahislarin gozumuzun icine baka baka bizimle dalga gecmesidir. Maas zammina, kiyak emeklilik yasalarina gelince sabahlara kadar oturum yapan meclis, sirada bekleyen onlarca hayati oneme sahip yasalari gecirmeye gelince haftada 9 saat gibi inanmasi guc bir azimle(!) calisiyor. Tabii meclis baskani secmek icin 10 gun tatil yapmasi da corbaya tuz oluyor.
Turkiye Cumhuriyetini yonetmekle yukumlu temel kurum eger islevini yerine getiremiyor, hatta sistemde tikanikligin en onemli unsurlarindan biri oluyorsa, o zaman herkesin durup dusunmesi gerekir diye dusunuyorum. TBMMdeki bu tembellikten Turkiyede ne kadar genis bir kitlenin rahatsiz oldugunu ilgili kisilere duyurma gorevini ustlendiginiz icin size de tesekkuru borc biliyorum. Sorumlu habercilik cizgisinden sapmadan cabalarinizi surdurmenizi ve bu konuyu gundemden dusurmemenizi gonulden diliyorum.
Saygilarimla,
Baris Erkmen
Herkese Merhaba,
Mecliste milletvekili ve bakan olarak görev yapan beyefendilerin gunde en az 8 saat calimalari kadar dogal birsey olamaz.Dolar bazinda binlerce dolar aylik maas alan,her turlu ihtiyaclari devlet tarafindan karsilanan ve hatta ömur boyu maas almaya hak kazanan ´meclisteki bu beylerin maaslari bilindigi gibi devlete vergi veren halk tarafindan ödenmektedir.Bu nedenle halkina ve dolayisiyla devletine en iyi hizmeti verebilmek icin gunde 8 saat calismalarini sahsen az bile buluyorum.Kucuk bir konuyu daha söylemek istiyorum.Meclise secilecek milletvekili adaylarinin cok iyi derecede yabanci dil bilmelerinin sart kosulmasini bir daha ki secimlerde diliyorum.Saygilarimla..
Birsel Kuscu-Stockholm/Isvec
bu konu türkiyenin önündeki en büyük engellerden birini oluşturmaktadır. her ne kadar halk her geçen gün meclise olan güvenini daha çok yitirmekte olsa da meclisin daha çok çalışma konusunda atacağı adım en azından aldıkları paraları haketmeleri açısından artı bir puan olacaktır. bugun ülke gündeminde bulunmakta olan onlarca acil konu bir an önce görüşülüp karara bağlanmalıdır. iyi veya kötü bu konular meclisin gündemine getirilebilmelidir. aksi takdirde yıllardır ülke gündeminde olan konular her zaman olduğu gibi günlük siyasi çekişmelerin arasında kaynayıp gidecektir. günlük siyasi hareketi önlemek mümkün olmadığına göre en azından meclisin daha çok çalışarak bazı yapısal konulara çözüm getirmesi sağlanabilir.
bugun meclisin en onemli gundem maddesi AB uyeligi ve ABye uyum yasalarıdır. cunku bu konuda yapılan calısmalar demokratikleşme olsun, ekonomi olsun diğer her konudaki düzenlemeyi de kapsamaktadır. ancak gorunen o ki bu konuda uyelik surecine girmemizden beri hic bir adım atılmadı.
bugun ulke gundemini isgal eden en onemli 2 konudan biri olan af gercekten gerekli mi? ya da bir sekilde gereklilik haline mi getirildi? yarın işler iyice çığrından çıkınca hükümet tarafından meclise emrivaki mi yapılmaya çalışılıyor? aftan önce en büyük problemin ceza kanunu olduğu bir gerçek. yasalar içindeki inanılmaz çelişkiler, çağın gerisinde kalmış düzenlemeler, kimi yerde komik, kimi yerde acımasız cezalar ne zaman düzeltilecek ki bundan sonra başka af yasalarına ihtiyaç duymayalım?
yetki yasasının iptali ne gibi bunalımları beraberinde getirecek? KHK çıkarma yetkisi gerçekte meclisin iyi çalışmamasından kaynaklanan sıkıntılar nedeniyle çıkarılmamış mıdır? bunun aksini soyleyenler anayasayı da zorlamak adına KHK yetkisini sonuna kadar kullanıp cumhurbaşkanlığı makamını da günlük siyasi çekişmelerin odak noktasına oturtmamış mıdır?
gerek TT, gerek enerji, gerek diğer özelleştirmeler getirileri yanında nelere malolacaktır?
yıllardır konuşulan belediyeler kanunu nerede?
bugun dünyanın en hızlı gelişen sektörü olan bilgisayar sektörü hakkında devlet bu gune kadar hangi yasal düzenlemeleri yaptı? elektronik ticaret, bilgisayar yazılımları telif hakları, internet güvenliği ile ilgili olarak bizim yasalarımızda gerçekten yeterli düzenlemeler yer alıyor mu? yoksa bir zamanlar televizyonlar konusunda yapılan çarpık düzenlemeler ve ardından gelen daha da çarpık bir yasal yapı bu konuda da mı karşımıza çıkacak? bugun israil, irlanda, hindistan gibi hepimizin burun kıvırdığı ülkeler 10 yıl sonra bilgisayar sektörünün lokomotifi konumuna geldiğinde biz yasal düzenleme yapılsın mı yapılmasın mı tartışması içinde olacak mıyız? (olacağız; bundan şüphe etmeyin!)
bunun gibi daha pek çok konu meclis çalışmadan nasıl çözümlenebilir ki? bugun meclis hem ülke gündeminin, hem de dünya gündeminin gerisinde kalmıştır. yazın 3 ay tatil yapan, ardından da 1 ay meclis başkanı seçmek, komisyon kurmak gibi işlerle uğraşaran bir meclis günde 12 saat çalışsa bu açığını kapatamaz. her şeyden önce ülke gündemi yakalanabilsin ki ondan sonra yapısal düzenlemeler yapılabilsin. bu konuda meclis dışında herkes duyarlı. ama oy verdiğimiz insanlar yarın çıkıp televizyonda ama efendim geçen hafta meclis 3 tane kanun görüştü, hiç uyumadan 6 saat toplantı yaptı diyecek. sonra da aslında bu meclisin cumhuriyet tarihinin en verimli meclisi olduğunu söyleyip evlerine uyumaya gidecekler.
bu da bir başka gerçek!
Cenk Özden
Turkiyede her kesim haftada en az 40 saat calisiyor ve bir seyler uretiyor. yasama yetkisini elinde bulunduran kurumun 3 gun 12 saat calisiyor olmasi inanilmaz bir sey. mutlaka calisma saatleri arttirilmali. gecmis senelerde gecirilen bos zamanlarin da gozonune alinarak calisma suresinin 40 saatin uzerinde olmasi gerektigini dusunuyorum.
Sayın Duyarlı NTV Yetkilileri,
Herzaman savunduğum gibi şunu tekrar belirtmek isterim ki, bu ülkenin gerçekte sorunlarını, hantal kamu idaresi ya da kendisini ulusundan soyutlamış yaşayan verimsiz Meclis çözemez. Ülkemizin doğruyu bulması ve tüm kirliliklerin üzerine gidilmesini sağlayabilecek tek yapı vardır; o da, siyasi iradeyi verimli çalışmaya itecek sivil toplum kuruluşlarıdır. Bu anlamda yapmış olduğunuz hizmet ve kampanya, aynı zamanda yurtseverliktir, tebrik ederim.
Ülkemizin sorunları israfla başlamaktadır. Nasıl bir israf ? Kaynak israfı. İnsan kaynaklarımızın, iş gücümüzün, zamanımızın israfı bizi verimsizlik denen karanlık ve köhne yapıya biraz daha gömüyor, maalesef.
Siyasetin ancak para ile başlayabildiği bir sistemde, temelden iyi bir meclis oluşturma olanaklarını kaybetmiş olmuyor muyuz? Sahte bir dünyada gaflet ve dalalet içinde, halkının standartlarının çok üzerinde yaşayarak, kendisini halkının kaygılarından ve yaşantısından uzaklaştırmış böyle bir çatıdan, bizler nasıl verimlilik bekleyebiliriz? Bu insanlar, çağının çok ötesinde yaşamış olan ve bizlere herşeyin doğrusu ve güzelini sunmaya çalışan Yüce Atatürk ün, En büyük eserim dediği, Cumhuriyet Meclisi nin resmi üyeleri olabilirler, ancak, gönüllerimizde bunu haketmedikleri gibi, itibarlarını da telafuz dahi etmek istemiyorum.
Türkiye de ne yazıktır ki, hukuk çok çatılıdır, sosyal güvenlik çok çatılıdır. Şu kurum için yasalar farklı, bu kurum için yasalar farklı olabilir mi? Çok şükür, bir Anayasa Mahkememiz var da, O, arada sırada hukukun ne olduğunu kamu idaresine anımsatıyor. Ülkede yasal çalışma 45 saat/hafta iken, siz 6 saat çalışıp nasıl 4 gün peşpeşe tatil yapabilirsiniz? Ülkenizde asgari ücret diye tanımladığınız maaş 87 milyon TL iken kendinize milyarları nasıl ayırabilirsiniz? Yurttaşlarınız, gelecek kaygısı ile yaşarken siz herşeyinizi devlete sübvanse ettirip, özel lüks sitelerde oturma hakkını kendinizde nasıl bulabiliyorsunuz? Ve bu verimsiz çalışmalarınızla, bir dönemlik vekil liğiniz ile asıl ınızdan nasıl farklı bir gelecek garantisini, yani kıyak emekliliğinizi hak ediyorsunuz? Bu hayatı kimin parası ile kime karşı sürdürüyorsunuz ? Bu soruları, bu insanlara soracak olanlar işte sizlersiniz.
Türkiye Cumhuriyeti, O na yasalarına uyarak hizmet eden, dürüst ve çalışkan yurttaşlarının omuzlarında yükselecektir. Yurtseverliğin tek ölçüsü olabilir; o da, ülkenin tüm yasalarına uymaktır. Yasalar da, gayriahlaki, gayriciddi ve ayrıcalıklı zümreler yaratamaz. Gerisi ucuz, emeksiz yemek edebiyatıdır.
Konuya ilginizin devamını diliyor ve tekrar tebrik ediyorum. Yaptığınız işin önemini kavrayıp, gücünüzü farkederek çalıştığınızda bu mazlum halkın önünü de açacağınıza inanıyorum.
Hertürlü sıkıntısına rağmen yoluna Meclis i ile devam etmiş ve O nu ulusunun en itibarlı kurumu haline getirmiş olan Yüce Atatürk ü bu vesile ile rahmetle anar, Meclis in bugünkü üyelerini buna layık olmaya davet ederim.
Saygılarımla.
Erkan ÖZDEMİR
Merhaba,
Meclisin birbirlerine çamur atmayı bırakıp, onlarında yaşadığı bu ülke için olumlu çalışmalar yapmasını dilerim.
Haftada 3 gün 5 gün değil mademki bu ülke yönetimi için seçtirildiler
gerekirse gece-gündüz bu ülkenin yararlarına çalışmalıdırlar.
Gürkan BAYINDIR
Sayın NTVMSNBC Yetkilileri,
Bu kampanyanızı gönülden destekliyorum. Geçen yıl yaz aylarında tatil yapmayıp çalışan bu meclis, bu yıl da ağır gündem nedeniyle çalışmak zorundadır. Aksi taktirde, geçen yılki çalışması göstermelik olmaktan ileri gidemez. Çünkü, aynı şartlar yine gündemde ve meclisin bunların üstesinden gelebilmesi için fazla mesai yapmasından başka çare yok. Bizim oylarımızla meclise gidenler, bu yoğun gündem için fazla mesai yapmazlar ve yükümlülüğü almazlarsa, gecikmeden doğacak aksamaların sorumluluğunun altında ezilmeye mahkumdurlar. Çünkü,onlar yalnız bu kuşaklara karşı değil, gelecek kuşaklara karşı da yükümlüdürler. Dahası onlar, 23 Nisan 1920de kurulan ve ülkeyi o zor şartlar altından kurtarmak üzere her türlü zorluğa katlanan ve ulusumuzun bugünlere ulaşmasını sağlayan bir kurumun temsilcileridir. Bu üstün sıfatı taşıyabilmek için, ona layık olabilmelidirler. Yoksa, TBMM mensubu bile denemez onlara. Ancak yoğun ve verimli çalışmakla, bu sıfata layık olabilirler ki, başka seçenekleri yoktur. Çünkü, 18 Nisan 1999 seçimlerinde milletvekili seçilmek istemekle ve seçilip de milletvekili mazbatası almakla onlar, bu yükümlülüklerin altına girmeyi peşinen kabul etmişlerdir. Halkın gözünde küçük düşmek ve vicdanında sorumlu sayılmak istemiyorlarsa, kampanyanıza olumlu yanıt verip haftada 40 saat çalışmalıdırlar.
Saygılarımla,
Güven Sarıgöl
Zaman?n çal???p çabalama ve art?k ciddi bir ?ekilde ülkemize sar?lma zaman? oldu?unu ne zaman anlayacak milletvekillerimiz... Çok çal??madan, fikir üretmeden geli?memiz mümkün de?il... Çok çal??mal?, istekle sar?lmal? ve art?k canla ba?la haftan?n 5 günü hatta 7 günü çal??mal?lar... Bu devletin çok zor ?artlarla buralara geldi?i biliniyorsa bu unutmamal?...
Alev Sozer
Meclis uzerine dusen gorevi bugune kadar yapmis olsaydi,su an Turkiye gelismis milletler duzeyine ulasirdi.Meclisin kendisine olan guveni ve itibari tekrar geri kazanmali.Aksi takdirde ulke icinde buyuk patlamalar yol acacaktir.Meclis biraz daha hizli hareket ederek kendisinden beklenen performansi gostermeli ve gereken yapisal degisiklikleri hizla gerceklestirmelidir,millete karsi olan toplumsal sorumlulugunu yerine getirmelidir.
Lynne Rexanne Teixeira
Çok çalışıyorlarmış inanın duyunca çok üzüldüm bu kadar çalışma sayın vekillerimizi yıpratır. Ayrıca vekillerin bu uyarıları dikkate alacaklarını hiç sanmıyorum çok üzülüyorum bu durumumuza
Hakan Büyükkayhan
Milletvekilinin gorevi millete hizmet degil mi?Bu hizmeti de normal sartlar altinda mecliste bulunarak vermesi gerekli.Ama her nasilsa,bizim milletvekillerimizin sorumluluklari kendi partilileri ile sinirli.
Parti yandaslarina ihale vermek, falan ilin parti il baskaninin yegenine is bulmak, sonraki secimde listedeki yerini garantiye almak icin parti baskanina yaranmak, vs.vs.
Aslinda haksizlik ediyoruz onlar tam mesai yapiyorlar da, bunun bize pek bir faydasi olmuyor.
Halit Alhan
Bizim milletvekillerimiz full time cal??sa ne olur; hiç çal??masa ne olur. Hiçbir?ey farketmez ki. Türkiye de önce kafalar?n de?i?mesi laz?m. M?lletvekillrimize full-time çal???n dedi?imiz zaman garanti ederim size % 50s?n?n kafas?nda canlanan ilk dü?ünce ?u olacakt?r: Yav nerden ç?kt? bu ?imdi. Ne gerek var 40 saat çal??maya. Sanki 40 saat çal???nca ülke kurtulcak. Zaten batm???z bataca??m?z kadar... Bu tip adamlar?n önce ordan temizlenmesi laz?m. Ondan sonra full-time çal??s?nlar. Türkiye de bir ?eyler sonunda de?i?mek zorunda... Bu gidi?at dogru bir gidi?at de?il. Böyle giderse bu gecenin sonu; sabah yak?n degil . Art?k yen? nesiller ba?lar?nda ülkeyi nas?l idare edece?ini bilen ve de genç-dinamik insanlar görmek istiyor. Atatürk Gençler; Cumhuriyeti size emanet ediyorum. diyor. Ama ne yaz?k ki ba??m?zdaki liderler bir f?rsat tan?mad??? için böyle gelmi? böyle gidiyor. Konuyu çok da??tt?k ama sonuç olarak önce meclisteki say?n milletvekillerimizin dü?ünce ?eklini de?i?tirmemiz gerekiyor. Birbirleriyle u?ra?mak için harcad?klar? zaman? demokratikle?me, insan haklar?, dü?ünce özgürlü?ü, din ve vicdan hürriyeti gibi konulara harcasalard?, Türkiye ?imdi oldu?undan çok daha ileri bir konumda olurdu ?imdi. Türk insan? daha güzel bir Türkiyeyi hakediyor.
Sayg?lar?mla.
Melik Köse
Türkiye gelismis ülkelerle karsilastiginda çok geri kalmistir.Aradaki fark Avrupa Birligine girsek dahi 30-40 yildan önce kapanacak gibi degildir. Eger gelismis ülkeler arasinda yerimizi almak istiyorsak daha fazla çalismaktan baska çaremiz yoktur. Meclisinde bu konuda topluma örnek olmasi gerekir. Haftada 10-20 saat çalisan bir meclis ülkeyi ileri götürücek kararlari alamaz.
Saygilarimla
Metin Kadaster
Bence de meclis daha cok calismali, fakat ben meclisin 100 saat da calissa neler yapabileceginden supheliyim.
saygilarimla
Murat Kantarcioglu
Yine naif bir tartışma konusu daha. Meclis haftada 40 saat çalışsın mı çalışmasın mı? Ne değişecek? Bu adamların yaratıcılıkları mı artacak? Sadece birbirleriyle daha çok dalaşacak, birbirlerine daha çok küfredecekler. Hadi diyelim çok çalıştılar ve yasama görevini harikulade yaptılar. Domuz gibi üreyen bu eğitimsiz, vasıfsız insancıklar topluluğunun talihsiz ekonomik kaderini Amerikan meclisi bile değiştiremez. Meclis Türk toplumunun aynasıdır. Türk toplumunu gayet de iyi temsil etmektedir. Mesleksiz kalabalıkları, yine mesleksiz ama nüfuzlu ağababalar yönetmektedir. Çalışan Türkler kimlerdir allahaşkına? Üç ay çalışıp dokuz ay yatan (milyonlarca) çiftçi, vasıfsız milyonlarca memur çalışıyor mu zannediyorsunuz? Bu ülkede meslek sahibi insan en iyimser tahminle yüzbin kadar -özel sektörde- çalışan insandır. Gerisi Ankaradan (padişah, tanrı vs.) cukka bekleyen kullardır.
MECLİS SİZİN ŞABLON KOPYANIZDIR.
Ömer Faruk Alış
Sayın Yetkili ;
Kampanyanıza iştirak etmiyorum . Her alanda genel kategoriler geçerli değil. Yasama faaliyetlerinin icra edilmesinde toplumun isterlerinin ötesinde bir takım geçerlilik kıstasları söz konusu . Bu kıstaslar yüzyıl süren deneyimler sonucu oluşmuştur ve kısa dönem ya da güncel toplumsal gereksinimler bu kıstasların ihlaline neden olamaz .
Mesela halen KHK rejimine istinaden yapılan düzenlemelerin nasıl hukuk garabetine neden olduğu ortadadır . Yasama faaliyeti ile sürat gereksinimi biri birinin zıddı olmamakla birlikte bu faaliyette teorik anlamda karar üretiminin yargı faaliyeti benzeri prosedürler içerdiği de bilinmektedir . Yani nasıl bir yargı kararında niza, kamu yararı , soyut - somut hal uygunlukları v.b . kıstaslar söz konusu ise yasama faaliyeti esnasında da bu kıstaslar geçerlidir . Yargısal kararların kamu yararından uzaklaşma halleri bireysel -somut yoğunlaşmış aykırıklar yaratmasına rağmen yasama kararlarının genelde düzenleme olarak karşımıza çıkar ) kamu yararından uzaklaşmaları genel aykırılıklar yaratır .
Yasama faaliyeti aynı zamanda değişik toplumsal kesimlerin isterleri ve çıkarları ile genel çıkarları bağdaştırma veya az da olsa birleştirme arayışını ifade eder. Hızlandırılmış yasama faaliyetinin ne kadar mahsurlu olduğu bu bakımdan da kritiktir.
Yasama faaliyetinin teknik - bürokratik anlamda bir desteğe ihtiyacı açık olmakla birlikte bu hususta yasama faaliyetinin bellek anlamında kuvvetli bir destek sisteme sahip olması ve hedef anlamında da tanımlanmış kategorilere açık bir şekilde sahiplik ya da yakınlık taşıması gerekmektedir . Bu anlamda yaşanan eksiklerin hızlandırılmış süreçlerde daha da vahim bir hal alacağı açıktır .
Türk siyasal sisteminde yasama faaliyetinin yanlış ya da eksik yürütülmesinin ve meclisin genel çalışma sisteminin yarattığı sıkıntılar ortadadır . Buna karşın meclis çalışma sisteminin mesai bakımından yapılacak değişikliklerle düzeltilmesi mümkün değildir . Bilakis bu tür düzenlemeler daha da vahim sonuçlara neden olacaktır . Bu halleri göz önümüze getirmek için bir kaç hususu hatırlatacağım .
Mesela bildiğim kadarı ile Türk mevzuatında hala geçerli olan İl İdaresi Kanunu , Osmanlı döneminden Cumhuriyet dönemin geçerliliğini sürdüren düzenlemeler söz konusudur ve ayrıca gariptir 3 değişik başlangıç ile sürdürülen kanun numaralama sistemi geçerliliğini korumaktadır .Yani 1923 sonrası 1 den başlayan numaralama , 1960 sonrası 1 den başlayan numaralama ve 1982 Anayasasından sonra başlayan numaralama söz konusu. Yine bunun yanında MGK tarafından numaralandırılan bildiri v.b.ile değişik dönemde 1 den başlayan KHK numaralandırmaları söz konusudur . Bütün bunları yanyana koyduğunuzda meri mevzuatımızda en hafif tabir ile karışıklıklar mevcuttur .
Bunların yanında AYM tarafından iptal edilip geçici olarak yürürlükte bırakılan düzenlemeler , bunları aykırı olarak çıkarılan ve fakat iptal edilmedikleri için yürürlükleri devam eden ancak kanun ya da Anayasaya aykırılık taşıyan düzenlemeler söz konusudur . Bunlara dış ülkelerle yapılan antlaşmalara istinaden çıkarılan ya da çıkarılmayıp karmaşa yaratan düzenlemeleri ekleyin.
Bu halleri üst üste koyduğunuzda hızlandırılmış yasama süreçlerinin nasıl mahzurlar taşıdığı daha açık ortaya çıkacaktır . Kanunlar ve Prensiplerle ilgili bürokratik örgüt halen iflas etmiş ve süre giden karmaşaya müdahale edememektedir .
Bu bakımdan kampanyanızın yanlış olduğunu, yapılması gerekenin daha esaslı olan konuların düzeltilmesine çalışmak olduğunu , yapılacak bir hukuk ve Devlet idaresi reformunun hatlarının tartışılması gerektiğini düşündüğümü bilginize sunarım .
Saygılarımla .
Serdar SEMENT |
|