|
|
Türkiyede de yatırımların artması ve bu doğrultuda ihracattaki artışın süreklilik kazanabilmesi için KOBİlerin finansman ihtiyacı daha da büyük bir önem arzeder. Son aylarda gerek Dünya Bankası kaynaklı, gerek Halk Bankası kaynaklı KOBİlere yönelik kredilerin gündeme gelmiş olmasını sevindirici bir gelişme olarak değerlendirmek gerekir. TOBB VE HALK BANKASINDAN YENİ KAYNAK Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Halk Bankası, geçtiğimiz hafta KOBİlere yönelik yeni bir kaynak paketi hazırladığını ve firmalara uygun finansman temin edilmesi amacıyla yaklaşık 1 katrilyon lira kaynak ayrıldığını kamuoyuna açıkladı. Geçtiğimiz aylarda Dünya Bankası kaynaklı KOBİlere yönelik 300 milyon dolarlık bir ek paketin de gündemde olduğunu düşünecek olursak, yeni açıklamayla birlikte Türkiyenin 2004 yılında beklenen yatırım artışını sağlayabileceğine yönelik umudumuz daha da artıyor. Eximbankın kredi tutarlarını artırmış olması ve faizlerde indirime gitmiş olması da 2004 yılına ilişkin iyimserliği körüklüyor. Ancak KOBİlerimizin finansman sorunları, gerek küresel tehditlerden ve gerekse Türkiyedeki bazı iç sorunlardan dolayı halen istenen ölçüde çözüme kavuşabilmiş değil maalesef. KÜRESELLEŞME İLE GELEN TEHDİT Dünyanın her geçen gün daha da birbirine yakınlaşması, küreselleşme eğilimlerinin artması gelişen ekonomiler için olumlu yanlara sahip olduğu kadar bazı sıkıntıları ve tehditleri de beraberinde getiriyor. Gelişen ekonomilerin dışa açılmalarını sağlayan küreselleşme hareketi, üretimdeki kalite standartlarını, verimliliği, maliyet düşürmeye yönelik yeni yönetim tekniklerini ve bakış açılarını sağlaması açısından olumlu gelişmeleri tetikleyici nitelikte karşımıza çıkıyor. Yaşanan bazı sorunları bir değişimin ve geçiş sürecinin sancıları olarak görmek gerekiyor. Ancak bu sancıları azaltabilmenin ve orta - uzun vadede ülke lehine çevirebilmenin yolu ise kararlı ve doğru politikalar izlemekten geçiyor. Küreselleşme hareketinin olumlu yönlerinin yanı sıra, gelişen ekonomilerde yarattığı en büyük sorun ise finansal merkezli şoklara açık bir yapının gündeme gelmesiyle birlikte ortaya çıkıyor. Küreselleşme ile birlikte hızla gelişen piyasalaşma süreci, gelişmekte olan ülkelerde mal ve sermaye piyasalarının aynı hızla gelişmemesinden dolayı, finansal dalgalanmalardan anında etkilenebilme yönünde bir ekonomik yapının oluşmasını beraberinde getiriyor. Gelişmiş ülkelerde oluşan güçlü piyasalar karşısında direnç azalıyor ve gelişen ülke ekonomileri her türlü etkiye, ani şoka açık bir yapı sergiliyor. Gelişmiş ülkelerin finansal güçleri ve spekülatif hareketleri, gelişmekte olan ülkelerde istenen ve özlenen seviyede diğer piyasalaşma süreçlerini de baltalıyor. Arjantin ve Türkiye gibi ülkelerde son yıllarda yaşanan sıkıntılar buna örnektir. Gelişmiş ülkelerin finansal güçleriyle ve gelişmiş piyasalarıyla gelişen ülkeler aleyhine yarattıkları finansal sıkıntılar karşısında gündeme gelen çareler ise maalesef beklenen faydayı sağlamıyor. IMF ve Dünya Bankası merkezli çözüm önerilerinin bazı ülkelerde olumlu sonuçlar vermemesi, dünya finans çevrelerine ve küresel örgütlere olan güveni sarsıyor. Son yıllarda Dünya Ticaret Örgütüne hakim olan ABD ve AB etkileri, gündeme gelen çifte standartlar ve samimi olmayan tutumlar da küresel örgütlerin güven bunalımını tetikliyor. BANKACILIK SEKTÖRÜNDE ZİHNİYET DEĞİŞİMİ Türkiyede KOBİlerin finansman sorununu aşabilmeleri önündeki küresel tehditlerin yanı sıra, iç pazardan kaynaklı bazı değişikliklere de gidilmesini gerektiren sorunlarla karşı karşıya oldukları bilinen bir gerçek. Devletin KOBİ yatırımlarına yönelik eli ayağı düzgün bir stratejisinin olmaması, KOBİlerin finansman ihtiyacına yönelik kalıcı çözümler getirilememiş olması bugüne kadar yaşanan temel sorunların başında geliyor. Ancak her platformda dile getirilen Türkiyenin ihracatının gelişmesi için bir fırsat olarak nitelendirilen finans ve bankacılık sektörünün pek çok gelişmekte olan ülkeye göre ileri düzeyde olduğuna ilişkin yapılan yorum, temelde doğru olsa da KOBİlerin finansman ihtiyacını karşılamak için nedense bugüne kadar yeterli bir unsur olarak karşımıza çıkamadı maalesef. Bir ülkede yatırımların ve dış ticaretin gelişebilmesi için aracı kurumların ve sektörlerin de gelişmesi gerekiyor. Üretim-ihracat ekseninde gelişmesi beklenen ekonomideki iyileşmenin, lojistik, nakliye, gümrükleme, bankacılık ve genelde finans sektörlerindeki gelişmeyle doğru orantılı bir grafik izleyeceği gayet açık. Bankalarımızın yatırımcının yanında yer alan, girişimciyi destekleyen bir zihniyet değişimine ihtiyacı olduğunu vurgulamak gerekiyor. Özellikle kredi risk değerlendirmelerinde yeni, çağdaş ve farklı yöntemlerin uygulanması zorunluluk arzediyor. Kobilerin finansman sorununda önemli bir boyut olan yatırımın ucuzlatılması yönündeki girişimler ağırlıklı olarak devlet politikalarıyla sağlanabilir nitelik taşıyorsa, ikinci önemli boyut olan cazip finansman temini konusunda bankalarımıza da önemli görevler düşüyor. Yatırımcısının güçlü olduğu bir ülkede, unutulmamalı ki bankacılık sektörü de kazanacaktır. | ||||
Bankaların kara tahtaları siliniyor | |||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||