|
16 Ağustos Kamu-Sen Genel Başkanı Resul Akay, 17 Ağustos depreminin üzerinden bir yıl geçmiş olmasına rağmen yaraların hala sarılmamış olmasının, Türkiyenin depremlere ne denli hazırlıksız yakalandığını açıkça gösterdiğini belirtti. |
17 Ağustos ve 12 Kasım depreminin resmi bilançosu 17 Ağustos etkinlik programı Siyasilerden deprem mesajları Yaşam çadırlarda, acılar hafızalarda Başkanlar daha fazla pay istiyor Meslek odalarından deprem dersi Çakır: 7.4 hiç unutulmamalı 478 trilyonluk yatırım öngörülüyor |
|||
“Deprem asla kader değildir. Ama afetlerden ders çıkartılmaması ve zamanında tedbir alınmaması, her seferinde afetlere hazırlıksız yakalanma, kaderimiz haline gelmiştir. Can ve mal kaybına yol açan afetler değil, afetler karşısında ülke yöneticilerinin sergilediği beceriksizliktir.”
RESUL AKAY Kamu-Sen Genel Başkanı |
Akay, Can ve mal kaybına yol açan afetler değil, afetler karşısında ülke yöneticilerinin sergilediği beceriksizliktir dedi. Akay, yaptığı yazılı açıklamada, 100 yıldan bu yana can ve mal kaybına yol açan 130 adet deprem meydana geldiğini belirterek, bu afetlerden gerekli derslerin çıkarılmadığını kaydetti. KANUNLAR GEREĞİ GİBİ UYGULANMADI Türkiyenin, 1940lı yıllarda deprem kanununa sahip üç ülkeden biri olduğunu hatırlatan Akay, bu kanunun, gerektiğini gibi uygulamaya konulamadığını, tarım arazilerinin imara açıldığını, dolayısıyla felaketlere davetiye çıkarıldığını bildirdi. Akay, şunları kaydetti: Deprem asla kader değildir. Ama afetlerden ders çıkartılmaması ve zamanında tedbir alınmaması, her seferinde afetlere hazırlıksız yakalanma, kaderimiz haline gelmiştir. Can ve mal kaybına yol açan afetler değil, afetler karşısında ülke yöneticilerinin sergilediği beceriksizliktir. Depremle yaşamaya alışmalıyız diyenlerin muhtemel afetlere karşı aldığı tedbirlere bakınca, toplumu depremle yaşamaya değil, depremle ölmeye, sakat kalmaya alıştırmak istediğini sezinlemekteyiz. RANT EKONOMİSİ Rant ekonomisinin bir aracı haline gelen siyasi yaklaşımlar, çarpık kentleşmeyi ve çürük yapılaşmayı teşvik ederek, yandaş saydığı vatandaşlarımıza en büyük acıları yaşatmışlardır. Ülkemizde yaşanan deprem felaketinin eriştiği boyutların baş sorumlusu, tarım arazileri üzerine tesis yapılmasına karşı çıkanlara Gerekirse Çankaya Köşkünün bahçesini de tahsis ederim cömertliğinin etrafında halka oluşturan çarpık siyasi ve yönetim anlayışıdır. Öte yandan sık sık yaşanan afetlerde ilk yardım birimlerinin ısrarla oluşturulamadığı, sivil insiyatifin devre dışı bırakıldığı ve hatta bürokratik engellerle önünün kesildiği anlaşılmaz bir yönetim uslubu sergilenmektedir. TÜRKİYE HAZIRLIKSIZ YAKALANDI Akay, 17 Ağustos depreminin üzerinden bir yıl geçmiş olmasına rağmen yaraların hala sarılmamış olmasının, Türkiyenin depremlere ne denli hazırlıksız yakalandığını açıkça gösterdiğini belirtti. Önceki depremlerin aksine Marmara bölgesinde meydana gelen depremden en büyük zararı çalışanların gördüğünü kaydeden Akay, çalışanları motive etmek ve bilhassa yaraların sarılmasında hayati görevler üstlenen kamu görevlilerine, Erzincan ve Dinar depremlerinde ödenen zorunlu tasarruf fonundaki birikimleri ile maaşlarının yüzde 50si kadar tazminatın, Marmara depreminde ödenmediğini bildirdi. KALICI KONUTLAR ARAPSAÇI Memur-Sen Genel Başkanı Mehmet Fatih Uğurlu, Marmara depreminin üzerinden bir yıl geçmesine karşın depremzedelerin yaralarının sarılmadığını savundu. Memur-Sen Genel Başkanı Uğurlu, yaptığı yazılı açıklamada, depremzedelere verilen barakaların yaşanılmaz halde olduğunu, yaklaşan sonbahar ve kış için hiçbir önlem alınmadığını öne sürdü. Kalıcı konutların da arapsaçına döndüğünü, sadece pembe tablolu demeçlerin ortada olduğunu dile getiren Uğurlu, şunları kaydetti: Zarar gören kamu binaları bile halen aynı durumda. Kamu görevlileri bin çile içinde vatandaşa hizmet vermeye çalışıyor. Hükümet bunları görmezken, çıkıp suni gündemler yaratarak yumak haline gelen sorunları unutturma çabasında. Şimdi her şey hazır olmalıydı. Herhangi bir depreme karşı hali hazırda bekleyen araç ve gereçler olmalıydı. Ama üzüntüyle belirtiyoruz ki bunların hiçbirisi yok. Bu duygularla yakınlarını kaybeden vatandaşlarımıza tekrar başsağlığı diler, her zaman yanlarında olacağımızı belirtiriz. TÜRK-İŞ: YARDIMLAR ACIYI DİNDİRMEDİ Türk-İş, Marmara Depreminin ardından büyük bir dayanışma içinde sağlanan maddi desteğin, depremde yaşanan acının yaralarını henüz saramadığını bildirdi. Marmara Depreminin 1. yılı dolayısıyla Türk-İş Yönetim Kurulu tarafından yapılan açıklamada, büyük felaketin üzerinden 1 yıl geçmesine karşılık, binlerce insanın hala yoksunluklar içinde çadırda yaşaması, kalıcı konutların temelinin atılmamış olması ve hasarlı binaların onarılmamasının son derece üzücü olduğu kaydedildi. Kışı çadırdan bozma okullarda donarak geçiren çocukları, bu öğretim yılında da aynı sefaletin beklediği görüşü savunulan açıklamada şöyle denildi: 300 KONUT İÇİN İZİN BEKLENİYOR Felaketin ardından büyük bir dayanışma içinde sağlanan maddi destek, henüz bu büyük acının yaralarını saramamıştır. Türk-İş, deprem sonrasında bütün sendikalarıyla birlikte hiçbir ayrım gözetmeksizin tüm depremzedelerin yardımına koşmuş, maddi manevi desteğini sağlamıştır. Türk-İş, bünyesinde toplanan yaklaşık 3 trilyon lira ile Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca gösterilen arsalarda 96sı Adapazarı-Karaman, 204ü Kocaeli-Köseköyde olmak üzere 300 konutun yapımına başlanması için yasal prosedür devam etmektedir. Konut yapımı tamamlandığında, Türk-İş camiası 300 ailenin daha yarasına merhem olabilmenin mutluluğunu yaşayacaktır. Deprem yaralarının bir an önce sarılması ve deprem bölgelerinde normal hayata dönülmesi en büyük arzumuzdur. YARDIMLARI YERİNİ BULMADI Türk-İşe bağlı Demiryol-İş Sendikası Genel Başkanı Ergün Atalay ise büyük depremin ardından 1 yıl geçmesine karşılık, depremzedelerin hala perişan durumda olduğunu, toplanan 5 milyar dolar yardımın, ancak 1 milyar dolarının depremzedeler için harcandığını öne sürdü. Atalay yaptığı yazılı açıklamada, deprem bölgesindeki sorunların azalacağı yerde gün geçtikçe çoğaldığını iddia ederek, Özellikle IMF ve Dünya Bankası ile sermaye yanlısı politikalar sorunlarımızın artmasında etken olmaktadır. Bir yandan çalışma hakkının temeli olan iş güvencesini sağlayacak yasalar çıkmazken, öte yandan yoğun bir işçi kıyımı yaşanmaktadır dedi. |
|||
“Sağlıksız yapılaşmanın, tedbirsizliğin, afet sırasında çaresizliğin ve yanlızlığın ortaya çıktığı, bazı kurumların hantal, vatandaştan kopuk ve çözüm üretmekten uzak yapılarının bir kez daha görüldüğü, devletin bazı organlarına yönelik güven bunalımının keskinleştiği bu deprem felaketi, yeniden yapılanmayı, devlet-birey, devlet-toplum ve sivil toplum konseptlerinin yeniden tanımlanmasını kaçınılmaz kılmıştır.”
SALIM USLU Hak-İş Genel Başkanı |
HAK-İŞ: CİDDİ SORUNLAR VAR Hak-İş Genel Başkanı Salim Uslu, deprem felaketinin yaralarının, aradan geçen bir yıllık süreye rağmen hala sarılamadığını bildirerek, Barınma, beslenme, sağlık ve eğitim bölgede hala ciddi bir sorundur dedi. Uslu, yaptığı yazılı açıklamada, felaketin üzerinden 1 yıl geçmesine rağmen yaraların sarılmamış, ve sorunların çözülmemiş olmasının güven bunalımını artırdığını bildirdi. Meydana gelen deprem felaketinde kaybettiklerimizi bir kez daha acı ile anıyoruz diyen Uslu, yaşanan doğal afetin verdiği acı ve pahalı dersi, sivil toplum örgütleri olarak unutmadıklarını ve unutturmayacaklarını belirtti. ÇARESİZLİK VE YALNIZLIK Uslu, şunları kaydetti: Sağlıksız yapılaşmanın, tedbirsizliğin, afet sırasında çaresizliğin ve yanlızlığın ortaya çıktığı, bazı kurumların hantal, vatandaştan kopuk ve çözüm üretmekten uzak yapılarının bir kez daha görüldüğü, devletin bazı organlarına yönelik güven bunalımının keskinleştiği bu deprem felaketi, yeniden yapılanmayı, devlet-birey, devlet-toplum ve sivil toplum konseptlerinin yeniden tanımlanmasını kaçınılmaz kılmıştır. Ancak aradan 1 yıl geçmiş olmasına rağmen, ne kavramların içeriğinin, ne de yaklaşımların değişmediği görülmektedir. Ayrıca felaketin yaraları da aradan geçen 1 yıllık süreye rağmen sarılmış değildir. Barınma, beslenme, sağlık ve eğitim bölgede hala ciddi bir sorundur. Bölgenin ekonomik sorunları çözüme kavuşturulmamıştır. işsizlik ciddi boyutlara ulaşmıştır. Depremle birlikte yoğun şekilde eleştirilen şeffaflık ilkesi de hayata geçirilmemiştir. Deprem için toplanan yardımların miktarı ve hacama şekillerini bilmek kamuoyunun en doğal hakkıdır. Depremden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak sloganı etkisini hiç bir zaman kaybetmeyecek ve hedefine ulaşıncaya kadar da çalışmalarımız sürecektir. METAL-SEN Türk Metal-Senden yapılan yazılı açıklamada ise, Allah bir daha böyle acılar yaşatmasın denilerek, depremde hayatını kaybeden üyelerine ve vatandaşlara başsağlığı, tedavisi devam edenlere de acil şifalar dilediklerini belirttiler. İHTİYAÇLAR HIZLA KARŞILANSIN İzmir Demokrasi Platformu Sözcüsü Alim Murathan, deprem afetzedelerinin tüm gereksinimlerinin hızla karşılanması gerektiğini söyledi. Murathan, düzenlediği basın toplantısında, depremin yıldönümünde gelinen noktayı değerlendirirken, İzmir Demokrasi Platformu olarak taleplerimizi yeniden sıralayarak hükümeti uyarmakta yarar görüyoruz dedi. Murathan, deprem bölgesinde çalışanlara ek ödeme yapılmasını, doğal afetlere karşı hazırlıklı olmak için açık, şeffaf, katılımcı yeni bir modelin topluma mal edilmesini, yapı denetiminin kamusal bir faaliyet olarak yürütülmesini, imar mevzuatının rant ekonomisine terk edilmemesini istedi. Doğal Afet Sigorta Fonunun yeni ek vergi anlamına geldiğini kaydeden Murathan, bunun kaldırılması, var olan Afet Fonuna da işlerlik getirilmesi gerektiğini sözlerine ekledi. BİLİM VE FEN İNKAR EDİLDİ Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Başkanı Halil İbrahim Şahin, 17 Ağustos günü, deprem kuşağı üzerinde bulunan Türkiyede bilim ve fennin inkar edilmesinin sonuçlarının yaşandığını savundu. Halil İbrahim Şahin, yaptığı yazılı açıklamada, 17 Ağustos günü yaşanan deprem ve ermeni soykırımı iddialarına değindi. Türkiye Cumhuriyetinin en acılı günlerinden birinin 17 Ağustos 1999 olduğunu ifade eden Şahin, açıklamasında şu görüşleri dile getirdi: Çünkü o gün deprem kuşağı üzerindeki bu ülkede, bilim ve fennin inkar edilmesinin sonuçları yaşanmıştır. Bazı yerel ve genel yönetimlerin, demokratik rejimin sanki vazgeçilmez bir öğesi gördükleri ödün politikaları gelişi güzel konutlaşmaya yol açmıştır. Zemin etütleri yapılmayan, kat sayısı jeolojik gerçeğe uygun olmaksızın arttırılan, vuku bulması olasılık taşıyan felaketlere hazırlıklı bulunmayan, denetlenmeyen bir tutum 17 Ağustosu gündeme getirmiştir. Deprem konusundaki endişelerinin giderilemediğini belirten Şahin, yıkılan binaların müteahhitlerinin inşa edilecek deprem konutlarının ihalelerini aldıklarını, depremden etkilenen binlerce binanın da hala yıkılmayı beklediğini ifade etti. SİYAH BAYRAK VE SİYAH GİYSİ İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesine, Marmara depreminin birinci yılı dolayısıyla siyah bayrak asıldı. İHD Genel Başkanı Hüsnü Öndül ile derneğin İstanbul Şube Başkanı Eren Keskinin de aralarında bulunduğu yöneticiler, siyah giysileriyle dernek binası önünde düzenledikleri basın toplantısında, depremle ilgili gerçekleştirecekleri etkinler hakkında bilgi verdiler. Hüsnü Öndül, bir daha aynı acıların yaşanmaması ve evlerin yıkılmaması için tüm Türkiyeyi uyumamaya çağırdı. İHD İstanbul Şube Başkanı Eren Keskin de, 17 Ağustos depreminin bir kader olmadığını ifade ederek, asıl sorumlunun sistem olduğunu savundu. Öndül ile birlikte bugün deprem bölgesine gideceklerini belirten Keskin, ayrıca 16 Ağustosu 17 Ağustosa bağlayan bu gece yarısı saat 03.02de derneğin tüm ışıklarının yakılacağını ve çalınacak düdüklerle yöneticilerin bir kez daha uyarılacağını sözlerine ekledi. |
|||
Ergenekonda 16 kişi daha gözaltında | |||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||