Home page
Haber Menüsü


 
2004’de enflasyon ve büyüme
 
Enflasyon düşerken hızlı büyüme, son iki yıldır olduğu kadar kolay gerçekleşmeyebilir.
 
Erhan Aslanoğlu
NTV-MSNBC
 
10 Ekim 2003—  İki hafta öncesiyle karşılaştırdığımızda ekonomi önündeki iki siyasi belirsizliğin ortadan kalkdığını görüyoruz. Birincisi, DEHAP dava sonucunun Türkiye’yi bir erken seçime götürüp götürmeyeceğiydi. Açıkçası, bu konudaki belirsizlik umduğumuzdan çok daha çabuk ve net bir şekilde bitti. Buna bağlı olarak, çok büyük bir siyasi risk de ortadan kalkmış oldu.

   
 
       
   
MSNBC News Erhan Aslanoğlu: Şimdilik ekonomi
MSNBC News Erhan Aslanoğlu: Bankacılıkta yoğunlaşma ve krizler
MSNBC News Erhan Aslanoğlu: Pozitif şok
MSNBC News Erhan Aslanoğlu: Son üç yılın en iyi notu
MSNBC News Erhan Aslanoğlu: Enflasyon beklentileri
 
NTVMSNBC Reklam  
 

  Irak’a asker gönderme konusunda Meclis’ten çıkan karar ise, önemli bir belirsizliği ortadan kaldırdı, fakat riski ortadan kaldırmadı, riskin biçimini değiştirdi.
        Karar çıkmasaydı hem hükümetin geleceği hem de ABD ile ilişkiler konusunda ciddi bir risk ortaya çıkacaktı.
       Kararın çıkmasıyla, orta ve uzun dönemde hem askeri hem de bölgede yaşanacak siyasi belirsizlikler farklı bir riski Türkiye’nin gündemine oturttu.
       Yukarıdaki gelişmeler, ekonominin kısa dönemdeki risklerini azalttı. Kısa dönemi yılbaşına kadar olan dönem olarak tanımlarsak, enflasyon, bütçe, büyüme gibi makroekonomik hedefler konusunda bir sorun yaşamayacağımızı görebiliyoruz. Artık gündem, 2004 hedefleri. Bütçe’ye ilişkin ana rakamlar gelse bile henüz detayları bilmiyoruz., bu konudaki değerlendirmeyi bir başka yazıya bırakıp, büyüme ve enflasyon hedefini tartışmak istiyorum.
       
KUR BELİRLEYİCİ OLACAK
       2004 için açıklanan enflasyon hedefi yüzde 12, büyüme hedefi ise yüzde 5. Enflasyon konusunda en önemli belirleyen döviz kurlarının seyri ve iç talep olacaktır. Şu anda, TL’nin önemli oranda değerlendiğini ve artan dış ticaret açığının kurlar üzerinde bir baskı oluşturduğunu biliyoruz. Fakat, aynı zamanda kaynağını tam bilemediğimiz bir döviz arzının da TL’yi değerli kılmayı sürdürdüğünü izliyoruz.
       İk hafta önce de yazmıştık, cevaplayamadığımız soru bu döviz arzının tam olarak nereden kaynaklandığı ve ne kadar süreceğidir. Eğer bu süreç önümüzdeki 1-1,5 yıl daha devam ederse, enflasyon, faiz, bütçe ve borç dinamikleri konusunda çok olumlu sonuçlar alacağımız kesindir. Bu senaryo’da, yüzde 12 TÜFE enflasyon hedefi makuldür hatta daha altı bile mümkün olabilir.
       Bunun tersi bir senaryo’da, yani döviz arz fazlasının bir süre sonra bittiği, artan dış açık ile beraber döviz talebinin baskın olmaya başladığı durumda TL’nin değer kaybetme süreci hızlanmaya başlar.
       Böyle bir durumun enflasyon üzerinde mutlaka olumsuz bir etkisi olur. Şu anda spekülatif konuşmak çok doğru değil. Söylenebilecek şu, kurlar konusunda tam cevaplayamadığımız bir soru varken, 2004 enflasyon hedefi konusunda daha ihtiyatlı olmalıyız.
       Döviz fazlasının birçok nedeni olabilir. Son günlerde daha emin olmaya başladığımız bir kaynak, Irak’a yönelen enformal ihracat. Asker gönderme kararı Irak’da Türk mallarına talebi nasıl etkileyecektir, mevcut döviz arzını kısacak mıdır, önemli bir soru olarak karşımızda duruyor.
       
BÜYÜMEDE ANA KRİTER İÇ TALEP
       Hem enflasyon hem büyüme konusunda önemli diğer bir kriter, iç talep olacaktır. Bu yılın son çeyreğinde iç talep’de daha fazla bir canlanma hissedeceğimizi sanıyorum. Eğer bu devam ederse, talep kaynaklı bir enflasyonist baskı az’da olsa hissedilecektir. Açıkçası, talep artışının sürüp sürmeyeceğinden emin değilim. Eğer, TL değerli kalmaya devam eder, enflasyon ve faizlerin düştüğü bir senaryo yaşanırsa, normalde iç talebin daha da artması beklenir. Fakat, bunu engelleyebilecek iki faktör olabileceğini düşünüyorum.
       Birincisi, yüksek işsizlik ve buna bağlı düşük ücretlerin devam edecek olması. İkincisi ise daha Türkiye’ye özgü bir durum. Gelişmiş ülkelerde borsalardaki yükseliş ve azalışlar refah etkisi yoluyla tüketimi etkilerler. Yıllardan bu yana süren yüksek reel faizin Türkiye’de refah etkisi yarattığını düşünüyorum. Reel faizlerin düşmesi, Türkiye’de tüketimde motor gücü gören bir kesimin ciddi bir refah kaybı algılmasına yol açabilir. Böyle bir durum iç talepteki canlanmayı sınırlayabilir. Bu konuyu bazı meslektaşlarımla paylaştım. Detaylı bir araştırma yapmayı düşünüyoruz, sonuçlandığında daha net konuşmak mümkün olacaktır.
       Yukarıda bahsettiğimiz iyimser senaryo’da, TL’nin değerli kalma süreci devam edecektir. Dolayısıyla 2004 yılında ihracatı daha zorlayıcı bir durum ortaya çıkabilir. İhracatın büyümeye olan katkısı ivme kaybedebilir.
       Sonuç olarak, enflasyon hedefine ulaşabileceğimiz bir senaryoda, büyüme hedefinde zorlanabiliriz. Enflasyon düşerken hızlı büyüme, son iki yıldır olduğu kadar kolay gerçekleşmeyebilir.
 
       
    TOP5 Bankaların kara tahtaları siliniyor  
     
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları