| | | | Ferrari’nin rakiplerinin ne yapacağını tahmin etmek kolay değil ama Formula 1’in varoluşunda büyük katkısı olan Ferrari’nin, bu gidişle Formula 1’in prestijini kaybetmesinde de büyük rol oynayacağını söyleyebiliriz. Tabii ki çok iyi olmak, her sporcunun/takımın hedefi ama şu da bir gerçek, herhangi bir spor dalında mücadele yoksa, o sporun izleyici sayısı da azalıyor. Unutmayın, geçen yıl katıldığı tüm yarışları domine eden Ferrari, sezon sonuna doğru kendi seyircisinden bile beklediği ilgiyi göremez olmuştu.
2001 yılında mücadeleyi farklı bir kulvara çeken, 2002 yılında ise yokeden Kırmızılılar, 2003 yılının ilk 3 yarışında beklenen performansı gösteremeyerek herkesi sevindirmişti. Ama sürekli yinelediğimiz bir şey var: “İyi bir takım, her zaman iyi bir takımdır.”
Bu cümleyi bu hafta biraz daha geliştirebiliriz. İyi bir takımı yenmek için, sizin de iyi bir takım kurmanız ve bu takımı aynı istikrarla uzun süre hatasız çalıştırmanız gerekir. Pistte şu anda bunu başaran fazla takım yok; Ferrari ise adeta geçen yılın takımıyla yarışır bir performans gösteriyor.
Sezonun kısa özetini yapalım:
1) Yeni kuralların pistlere heyecanı ve seyirciyi geri getirdiği bir gerçek. Zaten yapılan araştırmalar, Ferrari’nin inanılmaz büyük üstünlüğüyle sonuçlanan 2002 sezonunda da seyirci sayılarının pek de söylendiği kadar düşmediğini gösteriyor.
38 ülkede F1’in izlenme verilerini toplayan bağımsız medya araştırma şirketi Initiative Media Futures’un raporuna göre, televizyon izleme oranlarında 2002’de görülen aşırı düşüş, korkulandan daha az; 2003 verileri de artış gösteriyor.
2) Ferrari yine eski Ferrari. Çok iyi anlaşan, yıllardır beraber çalışmanın verdiği güvenle, her yarışa aynı ciddiyetle hazırlanmayı başarıyor İtalyan takımı. Hepsinden önemlisi, bu kadar büyük başarılar yaşamalarına karşın her yarışa sanki kariyerlerinin ilk yarışı gibi motive olmayı başarıyorlar, aynı kazanma hırslarını koruyorlar.
3) McLaren sezona çok iyi bir başlangıç yaptı; bu çıkışlarını sezonun tümüne yaymak en büyük dilekleri. Yeni otomobilin ne yapacağını, F2003 GA’ya rakip olup olamayacağını şimdilik kimse bilmiyor. Otomobilin iyi olduğu söyleniyor ama önemli olan pistte göstereceği performans. McLaren kurmayları çok iyi (hatta güzel) bir otomobil yaratmışlar ama bir otomobilin sadece görüntüsü değişti diye, hızlı olacağını söylemek, F1 için doğru bir yaklaşım değil.
Otomobilin ne kadar hızlı ve dayanıklı olduğunu önümüzdeki yarışlarda piste çıktığında göreceğiz.
4) Renault beklenen çıkışını, beklenenden iyi gerçekleştirdi. Bu yıl olmasa da, gelecek yıl şampiyonluk için yarışan takımlar arasında yeralacaklar. Williams, BAR, Toyota gibi takımların da zirve hedeflerinden vazgeçmeyeceklerini düşünürsek, bu yıl olmasa da, büyük ihtimalle önümüzdeki yıllarda daha çok sayıda takımın zirve mücadelesi verdiği bir şampiyona izleyeceğimize kesin gözüyle bakabiliriz.
5) Geçen yıl güçlü motoruyla büyük avantaj yakalayan Williams, Monaco GP’sine kadar bu yılki mücadeleye beklenen katkıyı yapamamıştı. Monaco’dan sonra kazanan performansı yakalayıp yakalayamayacakları ise halen gizemini koruyor. Takımda bir huzursuzluk olduğu, bir türlü ahenk tutturamamalarından anlaşılıyor. Yeni otomobilleri F25’teki istikrar sorununu aşamadılar. Unutmayın, F1’in köklü takımlarından Williams’ın iyi performans göstermesi, mücadelenin daha da iyi olması için olmazsa olmaz kurallardan…
6) McLaren’ın yeni otomobilinin beklendiği gibi çıkmadığı, Williams’ın mücadeleden uzak kaldığı, Renault’nun gelişimini devam ettirmediği ve diğer takımların figüran olmaktan uzaklaşmadığı bir ortamda ne olur?
Hayır, bu 500 milyarlık soru değil; çünkü siz zaten bu sorunun yanıtını biliyorsunuz. Çünkü sorunun yanıtını geçen yıl yaşananlarla zaten almıştık. Ferrari tek tabanca olmayı sürdürmüş ve Ferrari taraftarları bile F1’i eskisi gibi coşkulu bir biçimde izlememeye başlamıştı.
Kim bilir, belki Ferrari yönetimi bile, McLaren’ın yeni otomobilinin iyi performans göstermesini dört gözle bekliyordur… | |
e. murat yığcı'nın tüm yazıları
