Home page
Haber Menüsü


 
Yüksek reel faizde bankaların vebali…
 
Bu kadar devlet fonlamaya ve oradan gelen yüksek reel faizlere odaklanmış bir bankacılık sistemi reel faizlerin düşmesine tabii ki direnç gösterecektir, nitekim göstermektedir. Bu konudaki Merkez Bankası’nın faiz düşürücü çabalarını da eleştirmektedir.
 
Mustafa Sönmez
NTV-MSNBC
 
29 Nisan—  Yüzde 30-40’ları bulan reel faizlerin, toplumu donuklaştırdığı, toplumun üretim dinamiğine pranga olduğu sabah akşam konuşuluyor. Bu yüksek reel faizler yüzünden bütçenin yarısı faiz ödemelerine bloke oluyor ve bütçe yatırımsız, sosyal harcamasız, sağlıksız, eğitimsiz bir bütçe oluyor.

   
 
       
   
MSNBC News Güzel İstanbul'un bir başka yüzü…
MSNBC News Tuhaf! Büyüme var; iş, gelir, tüketim yok!
MSNBC News Piyasaları eleştirmek dışa kapanmak mıdır?
MSNBC News Bağıştı, gönüllü borçtu… Bırakın bunları…
MSNBC News Piyasaları dövmeyelim de sürünelim mi ?
MSNBC News Patronlar cephesinde borç çatlağı
MSNBC News Delikanlı Kardeşim Tayyip'e mektup
MSNBC News Kim yahu bu "piyasalar?"…
 
NTVMSNBC Reklam  
 

  Bu yüksek faizler yüzünden kimse kredi kullanamıyor, yatırım yapamıyor, üretimini sürdüremiyor, istihdam yaratamıyor.
       Peki ne olacak bu yüksek reel faizlerin hali? Bununla kim nasıl başedecek?
       
EN BÜYÜK ENGEL; YÜKSEK BORÇ
       Yüksek reel faiz çemberinin kırılamamasının önünde en büyük engel, tabii ki, yüksek borç stoku. Bu yıl 90.4 milyar dolarlık iç ve dış borç servisi olan bir devletin, borcu borçla kapatmak gibi bir teslimiyeti varsa, tabii ki borçverenler bu mecburiyeti kullanır, kullanmaktalar da….
       Deniliyor ki, reel faizlerin fahiş düzeyde seyretmesinde, “piyasalar”ın (siz bunu 10 büyük banka diye okuyun) hükümetin ekonomi politikalarına yeterince güvenememesi, IMF programının sulandılacağına dair emareler bulunması, Irak işgalinin getirdiği uluslararası istikrarsızlık vb etkenler var.
       Bunlar hepsi faizlerin yüksek seyretmesinde, beylik deyimle “risk algılamalarında” etkili faktörler. Ama ihmal edilen ya da dillendirilmeyen bir etken var ki, diğerlerini fena halde bastırıyor. O da bankacılık kesiminin yüksek reel faiz tiryakiliğidir.
       
FAİZ GELİRİNİN YÜZDE 53’Ü...
       Açın bakın, Merkez Bankası’nın “Bankacılık Sektörünün Konsolide Gelir-Gider Tablosu”na... Göreceksiniz ki, bankaların faiz gelirlerinin yüzde 53’ü devlet kağıtlarından gelen faizlerden oluşuyor.
       Buna karşılık bankaların verdikleri kredilerden sağladıkları faizlerin oranı ne biliyor musunuz? Devletten aldıkları faizin yarısının çok altında: Yüzde 21. Üstelik kredi vermek derttir.
       Dönmeyen kredilerin oranı yüzde 33’e ulaşmış durumda. Yani bankacılık sistemi işin kolayını bulmuş. Kredi yerine devlete borç veriyor ve gelirinin giderek artan kısmını bu faizlerden sağlıyor. Daha 2000 yılında Devlet kağıtlarından sağlanan faiz, toplam faizlerin yüzde 21’i iken bugün yüzde 55’e çıkmak üzeredir.
       Bu kadar devlet fonlamaya ve oradan gelen yüksek reel faizlere odaklanmış bir bankacılık sistemi reel faizlerin düşmesine tabii ki direnç gösterecektir, nitekim göstermektedir. Bu konudaki Merkez Bankası’nın faiz düşürücü çabalarını da eleştirmektedir.
       
TEPKİ GELDİ
       Bakın, Merkez Bankası piyasadan yaptığı borçlanmanın faizini geçen cuma günü 3 puan daha düşürdü.
       Piyasada fazla para vardır. Fazla parayı bankalar Merkez Bankası’na yatırıyorlar. Merkez Bankası’nın bu faizleri düşürmesinin Hazine faizlerini de düşürücü etki yapması bekleniyor.
        Ama bakın bu karara bankacılık kesimi nasıl tepki gösterdi: Tepkiye, kendisi de aynı zamanda bir bankanın yönetim kurulu başkanı olan “köşeyazarı” Ercan Kumcu tercüman oldu.
       Bankacı şapkalı köşeyazarı Kumcu şöyle yazdı 27 Nisan tarihli köşesinde:
       “Piyasaların istediği, Hazine faizlerinin düşme eğilimi içinde olduğu dönemlerde Merkez Bankası’nın piyasaları takip etmesi, Hazine faizi üzerindeki risk priminin arttığı dönemlerde ise Merkez Bankası’nın sessiz kalmasıdır. Yani, hiç kimse Merkez Bankası’nın pişmiş aşa su katmasına sıcak bakmamaktadır.”
       Bankacı Kumcu’nun “piyasaların istediği” dediği 10 büyük bankadır. Yani bankalar, Merkez Bankası ya da başka bir kurumun yüksek reel faizlere müdahalesini onaylamamaktadır.
       Tabii ki, SPK Başkanı’nın Merkez Bankası ve Hazine piyasaya girip yüksek faizin köpüğünü almalıdır, sözünü de onaylamayacaklardır.
       Neden onaylasınlar? Öyle tiryakisi olmuşlar ki, bu faizin. Kredi yatırımlarını sürekli düşürmektedirler. Dönmeyen kredilerinin artmasından endişe etmektedirler. Kurtuluşu, devletin finansman açığında, devletten gelen yüzde 30’luk yüksek reel faizlerde görmektedirler.
       Bu duruma her müdahalenin ise “kırılgan” finans sektörünü yaralayabileceğinden dem vurmaktadırlar. Bankacı köşeyazarları bu işe yaramaktadır. Her kırılmanın tüm sistemi tuz-buz edeceği şantajını kullanmaktan da vazgeçmemektedirler.
       Bu banka sistemi ile Türkiye nereye gidecektir?
       Sorun bu kadar açıktır ve nettir. Acaba, 21 Nisan tarihli Milliyet’te, ‘bankacılık yeni bir konsolidasyona muhtaçtır’ iddiası olan deneyimli bankacı Vural Akışık haklı mı çıkmaktadır?
       
       (*) Yüksek reel faizlerde bankaların vebalini Merkez Bankası danışmanlarından Güven Sak, 17 Nisan 2003’te T. Bankalar Birliği’nde verdiği seminerde de ifade etmektedir. Seminerin notları için tbb.org.tr’ye bakabilirsiniz.
 
       
    TOP5 Bankaların kara tahtaları siliniyor  
     
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları