Home page
Haber Menüsü


 
Piyasaları eleştirmek dışa kapanmak mıdır?
 
Eleştirimiz “piyasa”ya değil, “olmayan piyasaya”dır. Diyoruz ki, adına “piyasalar” dediğiniz, dövizin, faizin, hisse senedi fiyatının belirlendiği arenada çok sayıda alıcılar ve satıcılar yoktur.
 
Mustafa Sönmez
NTV-MSNBC
 
7 Nisan—  “Piyasalar”ın, daha doğrusu, “sözde piyasalar”ın ve “piyasacıların” karizmasının çizilmesi çok toz kaldırdı. Öyle bir paniklediler ki, piyasanın erdemi üstüne yazı nöbetine girdiler. Medyadaki piyasa muhiblerinin aralarında müthiş bir iletişim ve savunma refleksi varmış o da anlaşıldı.. Bu arada yumuşak karın da piyasaymış meğer, bu da anlaşıldı.

   
 
       
   
MSNBC News Bağıştı, gönüllü borçtu… Bırakın bunları…
MSNBC News Piyasaları dövmeyelim de sürünelim mi ?
MSNBC News Patronlar cephesinde borç çatlağı
MSNBC News Delikanlı Kardeşim Tayyip'e mektup
MSNBC News Kim yahu bu "piyasalar?"…
 
NTVMSNBC Reklam  
 

  Yalnız, panikten ve bağnazlıktan, yapılan eleştirileri de anlayamadılar, ya da anlamak işlerine gelmedi.. Bir kısmı, daha baştan, “bırakın ya onları, onlar komünist, devletçi...” dedi. Son örnek 6 Nisan 2003 Milliyet’te, Osman Ulagay’dan. Diyor ki, sevgili dostumuz, “Piyasa sözcüğüne ve piyasaya dayalı çözümlere tepki gösterenler de giderek artıyor. Bu ortamda dışa kapalı, devletçi ekonomiye dönüş önerilerinin ilgi görmeye başlaması da doğal”.
       
İLK REFLEKS
       Ulagay’ın hislerine tercüman olduğu çoğu “sözde piyasa” muhibi (Bunların köşe yazarı gibi görünmekle beraber, çoğunun bir banka yönetim kurulu başkanı, yönetim kurulu üyesi, banka danışmanı olduğunu geçerken ekleyelim ve piyasacılar ile ilgili bir portre çalışmasını yakında sunacağımızı da müjdeleyeyim!.), “Kim yahu bu piyasalar?” sorusundan öyle bir paniklediler ki, piyasaların üstünden çekilen örtüden geri kalan ayıbı örtmek için bir incir yaprağı arayışındalar.. İlk refleks, “bunlar piyasa düşmanı, devletçi” oldu.
       Baştan alalım. Eleştirimiz “piyasa”ya değil, “olmayan piyasaya”dır. Biz diyoruz ki, adına “piyasalar” dediğiniz, dövizin, faizin, hisse senedi fiyatının belirlendiği arenada çok sayıda alıcılar ve satıcılar yoktur. Sizin de kabul ettiğiniz gibi, bu piyasalar sığdır ve kontrolü, bir avuç bankanın, rantiyenin elindedir. Onlar da zaten bu ülkede sanayiden medyaya, ticaretten hizmete her alanı kontrol eden ve sayıları çok fazla olmayan sermaye grupları ailelerdir.
       Zaten, bu ülkedeki utanç verici gelir bölüşüm tablosu, “piyasa”, “rekabet”, “denge” gibi şeyleri baştan öldürmektedir. Sizin piyasa dediğiniz arena, daha doğarken belli güçlerin kontrolünde doğdu. Dolayısıyla ölü doğdu. Çünkü onlar zaten ekonomiye, mal piyasalarına hakimdiler.
       Faizin, dövizin, hisse senedinin fiyatı “serbest” bırakılınca, onlar, mal piyasalarının, bankaların hakimi olarak, bunların da fiyatını belirleme, manipüle etme gücüne, ‘de facto’ sahip oldular. Bunu kullandılar ve hala kullanıyorlar.
       
SAYILARLA KONUŞMUYORLAR
       Bu söylediklerime kim itiraz edebilir? Neden sayılarla konuşmuyorlar? Neden bankaların aktif büyüklükleri, mevduat ve kredi pazarındaki payları vb. verilerle konuşmuyorlar? Piyasa yapıcı 10 banka ne demek? Bana bunu açıklasınlar...
       Neden bölüşümle ilgili karşı argümanları yok? Neden ben borsada yatırımcıların yüzde 1’i, portföyün yüzde 72’sinin sahibi, dediğim zaman karşı tez sunamıyorlur? Çünkü hepsi doğru.
       Ben ve benim gibi düşünenler, piyasa ile ya da “piyasaya dayalı çözümler”le ilgili değiliz. Biz, Türkiye’de “piyasalar” denilen şeyin bir hurafe, bir söylence olduğu iddiasındayız. Olmayan piyasanın varmış gibi yutturulmasından, azınlığın belirlediği fiyatların, çoğunluk tarafından belirlendiği safsatasına karşı çıkıyoruz. Bu da onları çileden çıkarıyor.
       Çünkü kamuflaj bozuluyor, filler bütün iri bedenleriyle ortaya çıkıyorlar. Görevleri onları kamufle etmek olan medyadaki kalemşörler ve ideologlar da çıldırıyorlar:
       “Bunlar devletçi, bunlar dışa kapanmak istiyorlar”, safsatasından öte birşey de söyleyemiyorlar.
       
DEVLETÇİ DEĞİLİZ
       Hayır, biz Tükiye’de işlemeyen piyasaları eleştirenler, devletçi de değiliz, dışa da kapanmak istemiyoruz. Peki ne istiyoruz?
       Bunu da yazdık. Devletin, milli gelirin yüzde 90’ına varan borç batağından kendini kurtarması gerektiğini savunuyoruz. Bunun için atılacak her adımın “piyasalar”ın tekerine çomak olacağını da biliyoruz. Yüzde 40 reel faizden kim mahrum kalmak ister? Vurun, “piyasalar”ı eleştirenlere!...
       Evet, borcu borçla kapatmaya son verin ve kaynak için vergiye dönün, bunun için de “vergiyi tabana yayın” diyen “piyasacılar”ın bu hurafesine de inanmayın, tabanda gelir yok ki, vergi olsun, gelir tepede, nüfusun yüzde 20’si olmalırına karşın milli gelirin yüzde 55’ini alanlar tepede, kaynak için, vergi için oraya yönelin.
       
SERVET OBEZLERİ REJİME
       Özellikle rant kazançlarını vergileyin. Yukarıdakiler servet obezi, onları zayıflama rejimine sokun, hem onlar sağlığa kavuşsun hem toplum rahatlasın, diyoruz. Bunu duyan “piyasalar” küplere biniyor. Biz, servet vergisi alın deyince, onlar bağırıyor: “Varlık vergisi hortlatılıyor!..” .
       Aldırmayın, bu obez azınlığı vergilerle zayıflatın, kamunun borç alacaklarını yeniden yapılandırın, tıpkı İstanbul Yaklaşımı’na giden 100 küsur firmanın 4 milyar dolarlık borcunun yeniden yapılandırılması gibi birşey bu. Firmalar yapınca yanlış olmuyor da neden kamu kendi borçları için bunu yapmasın?
       
32 SAYILI KARAR FANTEZİYDİ
       Biz sermaye hareketlerini kontrol altına alın, deyince “Yasakçı!...” diye bağırıyorlar. Diyoruz ki, sermaye serbestisini içeren 32 sayılı karar zaten çok erken konulmuştu, bir fantezi idi. Sıcak parayı çekmek için çıkarıldı ama bakın o sıcak para bizi ne hale getirdi.
       Sermaye kontrolünü, sizin göklere çıkardığınız Uzak Asya ülkeleri de uyguladı. Latin Amerika’da da ülkeler, örneğin Şili uyguluyor.
       Anlamıyorlar, dünyayı da izlemiyorlar. Çünkü işlerine gelmiyor.. Çünkü yüzde 40 reel faizden başka gözleri hiçbirşeyi görmüyor. Yüzde 40 reel faiz tekerine çomak girecek diye ödleri kopuyor.
       
TANRI AŞKINA YATIRIM YAPIN
       Biz diyoruz ki, rant ekonomisine son verin, borçları yeniden yapılandırırsanız, faizleri düşürürsünüz; o zaman da yeniden üretim ve yatırım başlar. Ülkenin ihtiyacı da budur. Çünkü işsiz sayısı 4 milyona dayandı. Bunların yüzde 30’u eğitimli işsiz. Yatırımı, üretimi devletin yapması gerekmiyor, özel sektör yapsın, ama Tanrı aşkına yapsın!...
       Çünkü devlet yapmasın, biz yapalım dediniz ama ülkeyi sanayisizleştirdiniz. Sıkıysa, içlerinden biri çıksın da sanayi yatırımlarının özel sektörce arttığını, devletin boşalttığı alanın doldurulduğunu iddia etsin. Edemezler.
       En büyük 500 firmayı rantla ancak ayakta durur hale getirdiniz. Sanayiyi bile öyle rantkeş yaptınız ki, kimse “piyasalar”a dokundurtmuyor, yüzde 40 reel faizden olmak istemiyor. Ama bu bir tuzak ve sonuna gelindi, korsan gemisi batıyor, görmüyor musunuz?
       Evet, biz üretim diyoruz, bunu da devletin yapması gerekmiyor. Özel sektör yapsın, devlet de yol göstersin, desteklesin. Ama rekabet gücü olan üretim olsun, teknoloji geliştirsin, köle emeği üretimi olmasın. Ancak bu sayede Türkiye’nin bir geleceği olabilir; üreten bir ülke olarak saygınlık kazanır.
       
DIŞA AÇILMA DEĞİL SAÇILMA
       Siz, sözde piyasaları savunanlar!.. Biz, dışa kapanalım demiyoruz. Sizin dışa açılma dediğiniz, 20 yıldır “dışa saçılma” oldu, kurda kuşa yem ettiniz koca memleketi.. Sonunda ABD’nin kucağına oturttunuz. Borç batağına saplattınız koca ülkeyi..
       Dışa tabii ki açık olalım. Dünya ile AB ile bütünleşelim. Ama sizin omurgasız, boynu bükük, teslimiyetçi duruşunuzla değil. Adam gibi bütünleşelim. Başımız dik, onurlu bir üye olarak. Bu da mümkün. Ne ile mümkün? Rantçı değil, üretici bir ülke olmakla mümkün.
       Ama sizin savunduğunuz sözde piyasa düzeni buna imkan vermiyor ki. Asıl bu memleketi, dünyadan izole eden sizin bu dar, bağnaz tekelci tutumunuz. Kırılgan olsun, ama bizim olsun... Borçlu olsun ama bizim olsun bencilliğindesiniz... Türkiye’nin önünü tıkayan siz tepedeki bir avuç rantiye ve şakşakçılarısınız.
       Devletçi de değiliz, üçüncü dünyacı da... Üretimi, adil bölüşümü, sosyal devleti ve dünyayla onurlu bütünleşmeyi savunuyoruz. Oldu mu?
       Siz, şimdi sözde piyasacılar olarak, kendi medyanızda “körler, sağırlar, birbirini ağırlar” oyununu oynamaya devam edin.
       Devletçi, üçüncü dünyacı atışlarınız da boşa çıktı.
       Bakalım şimdi ne bulacaksınız?
 
       
    TOP5 Bankaların kara tahtaları siliniyor  
     
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları