Home page
Haber Menüsü


 
ABD’li iktisatçıların Irak deklarasyonu
 
Nobel Ödüllü iktisatçılar, Irak’a karşı girişilecek tek taraflı bir operasyonun yeterli gerekçesinin olmadığını, olası operasyonun sadece ABD için değil, tüm dünya ekonomisi ve güvenliği için büyük bir risk oluşturduğunu vurguluyor.
 
Erhan Aslanoğlu
NTV-MSNBC
 
10 Mart—  Önemli sayıda ABD’li iktisatçı, Irak’a karşı girişilecek tek taraflı bir operasyonun yeterli gerekçesinin olmadığını, olası bir operasyonun sadece ABD ekonomisi ve güvenliği için değil, tüm dünya ekonomisi ve güvenliği için büyük bir risk oluşturduğunu vurguluyor.

   
 
       
   
MSNBC News Erhan Aslanoğlu: Hedefler ve gerçekleşmeler
MSNBC News Erhan Aslanoğlu: 28 Şubat kararı
MSNBC News Erhan Aslanoğlu: Demir tavında dövülür
MSNBC News Erhan Aslanoğlu: Tüketici güveninin söyledikleri
MSNBC News Erhan Aslanoğlu: Hükümet programında ekonomi
MSNBC News Erhan Aslanoğlu: Yeni bütçeyi bekliyoruz
 
NTVMSNBC Reklam  
 

  10 gün kadar önce bir tebliğ sunmak üzere New York’da bulundum. Eastern Economic Association’ın 29. yıllık konferansında üç gün boyunca birçok toplantıya katılma fırsatım oldu. Bu konferanstan bazı izlenimlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
       Birincisi, aralarında Nobel Ödülü de kazanmış birçok ABD’li iktisatçının Irak konusundaki deklarasyonundan bahsetmek istiyorum.
       Başkan Bush’un kararlı tavrına karşın, Irak’da bir operasyona ABD halkının yarıya yakın bir bölümünün karşı olduğu birçok ankette ortaya çıkıyor. Önemli sayıda ABD’li iktisatçının da Irak operasyonuna karşı olan grubun içinde olduğu söylenebilir.
       Bu iktisatçılar, Irak’a karşı girişilecek tek taraflı bir operasyonun yeterli gerekçesinin olmadığını, olası bir operasyonun sadece ABD ekonomisi ve güvenliği için değil, tüm dünya ekonomisi ve güvenliği için büyük bir risk oluşturduğunu vurguluyor. Metnin tamamına www.ecaar.org adresinden ulaşılabilir. Bu metni imzalayanlar arasında Kenneth J. Arrow, James K. Galbraith, Lawrence R. Klein, Daniel McFadden, Robert Reich, William F. Sharpe, Robert M. Solow, Ronald Findlay, Jeffrey D. Sachs, Joseph Stiglitz, Lance Taylor gibi iktisatçıların olması özellikle iktisatla yakından ilgilenenlere bir fikir verebilir.
       
İKİNCİ GÖZLEMİM IMF ÜZERİNE
       Konferansdaki ikinci önemli gözlemim, “Washington Consensus” olarak adlandırılan neo-liberal iktisadi düşünce ve onun IMF gibi kurumlarına karşı olan görüşlerin çok daha fazla ve açık olarak ortaya gelmesi oldu.
       Özellikle 1990’ların ikinci yarısından sonra gelişmiş ülkeler ile gelişmekte olan ve geri kalmış ülkeler arasındaki kişi başına gelir farkının gittikçe açılmaya başlaması, dünya’da kişi başına gelirin düşmeye başlaması, artan ekonomik krizler bu rahatsızlığın önemli nedenleri arasında. İktisadi düşüncenin önemli değişim süreçlerinden birisini yaşamaya başladık diye düşünüyorum.
       Özellikle bizi yakından ilgilendirmesi nedeniyle, Arjantin konusunu da izlemeye çalıştım. IMF’ye yöneltilen eleştirilerde Türkiye - Arjantin karşılaştırması sık sık yapılıyor. Türkiye’ye 30 milyar dolara yakın kredi açılırken Arjantin’e 3-4 milyar dolar kredi açılmasında tereddüt edilmesi ve bu ülkenin iflasa sürüklenmesi IMF’nin tutarsızlığı ve politize olmasına örnek olarak gösteriliyor.
       Arjantinli ve Arjantin’le ilgilenen iktisatçılar IMF’ye sert eleştiriler yöneltiyorlar. Arjantin ekonomisine ilişkin yapılan bir değerlendirmenin önemli olduğunu düşünüyorum. Bu, daha önce IMF ile yapılan programlarda özelleştirmenin önemli oranda tamamlanmasıdır.
       Arjantin’de kamu açıkları gittikçe artıyor. Satacak kuruluş sayısı azaldıkça, açıkları kapatmak için özelleştirme bir politika olmaktan çıkıyor. Bu aynı zamanda, devletin zam yapıp açıkları kapatmakta kullanacağı önemli kuruluşları olmadığı anlamına da geliyor.
       Burada Türkiye için önemli bir ders var. KİT fiyat ayarlamaları ya da özelleştirmeler sadece günü kurtarmaya yarar. Yapısal sorunlar zamanında çözülmez ise, bir süre sonra geçici çözüm için bile elde araç kalmayacaktır.
       
DEZENFLASYON MALİYETLERİ DÜŞÜRÜYOR MU?
       Konferansda iktisat teorisi ve politikasına ilişkin birçok tebliği dinleme fırsatım oldu. Burada, iki tanesinin sonuçlarını vurgulamak istiyorum. Birincisinde, para politikasındaki şeffaflığın dezenflasyonun maliyetlerini düşürüp düşürmediği tartışılıyor .
       Buradaki önemli sonuç, başarılı bir dezenflasyon politikası için merkez bankası bağımsızlığının yeterli olmayacağı, aynı zamanda para politikasının da şeffaf olması gerektiğidir. TC Merkez Bankasının yaklaşık 1.5 yıl önce tamamen bağımsız hale gelmesi ve para politikası uygulamasında giderek artan şeffaflık, Türkiye’deki dezenflasyon politikasının başarısı açısından önemli bir avantaj olarak ortaya çıkıyor.
       Bahsettiğim diğer tebliğ, ekonomik istikrar açısından farklı kur rejimlerini karşılaştırıyor . Bu çalışmanın temel sonucu, ekonomik istikrar açısından asıl önemli olanın kur rejimi değil, devletin kalitesi ve sağladığı güven olduğudur. Bu kaliteyi belirleyen, yolsuzluğun boyutu, kurumsallaşmanın ve hukukun yaygınlığıdır.
       Dolayısıyla, ister sabit, ister dalgalı kur rejimi olsun, güven veren bir devlet yapısı oluşturulmadıkça ekonomik istikrarı sağlamak kolay değildir. Birçok ülke deneyiminden ortaya çıkan sonuç bu. Türkiye içinde önceliklerimizin ne olması gerektiğini tekrar hatırlatan bir çalışma diye düşünüyorum.
 
       
    TOP5 Bankaların kara tahtaları siliniyor  
     
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları