Home page
Haber Menüsü


 
Hükümet programında ekonomi
 
Üçüncü yılda üçüncü program. Dezenflasyon ve güçlü ekonomiye geçiş programından sonra yeni bir ekonomi programı geliyor.
 
Erhan Aslanoğlu
NTV-MSNBC
 
25 Kasım—  Seçim beyannamesi ve Acil Eylem Planı’ndan sonra hükümet programı da açıklandı. Yeni hükümetin önceliğinin Türkiye’deki temel hak ve özgürlüklerin uluslararası demokratik standartlara çıkarılması olduğunu bir kez daha görüyoruz. Bunun AB ile ilişkilerimize çok olumlu yansıyacağı açıktır.

   
 
       
   
MSNBC News Erhan Aslanoğlu: Yeni bütçeyi bekliyoruz
MSNBC News Erhan Aslanoğlu: Gelir dağılımımız düzeldi
MSNBC News Erhan Aslanoğlu: AKP ve ekonomi
MSNBC News Erhan Aslanoğlu: Yeni bir dönemin başındayız
MSNBC News Erhan Aslanoğlu: AB üyesi olacağız!
 
NTVMSNBC Reklam  
 

  Fakat, AB ile müzakere sürecine başlamasak dahi bunların gerçekleştirileceğinin açık olarak vurgulandığını görüyoruz. Hükümetin bu öncelikli tercihinin çok doğru olduğunu ve gerçekleştirilebilirse Türkiye için çok olumlu sonuçları olacağını düşünüyorum.
       Hükümet programının ekonomiye ilişkin bölümünde, yeni bir ekonomik programın oluşturulacağı söyleniyor. Görebildiğimiz kadarıyla, düşünülen yeni ekonomik programın mevcut güçlü ekonomiye geçiş programından temel farkları aşağıdaki konularda olacak.
       
ÖNCELİK BÜYÜMEYE VERİLİYOR
       Birincisi, ekonomik büyüme - enflasyon arasındaki tercihde, mevcut programın aksine, öncelik ekonomik büyüme olacak izlenimini ediniyoruz*. Enflasyon konusu hükümet programında iki satırda geçiyor. Enflasyonun düşürülmesi hedefi olmasına rağmen düşük enflasyondan ne kastedildiği açık değil. Orta dönemde enflasyonun düşeceği, Merkez Bankası’nın fiyat istikrarının yanı sıra büyümeyi de dikkate alan bir politika izleyeceği belirtiliyor. Enflasyonu düşürmek için öne sürülen özel bir politika da yok.
       İkincisi, faiz dışı fazla hedefi muhtemelen yeniden belirlenecek. Hükümet programında faiz dışı fazlanın önemi vurgulanmakla birlikte bir hedef verilmiyor. Tahminimiz, hükümet yüzde 6.5 olan mevcut hedefi aşağı yönde revize etmeye çalışacak. Faiz dışı fazlanın bileşiminin ise verimlilik ve sosyal politikalar dikkate alınarak revize edileceği söyleniyor. Bu kalemler zaten beklenen enflasyon kadar arttırılıyor. Bütçede faiz dışı fazlanın bileşimi, personel, sosyal güvenlik, yatırım, KİT’lere olan transferler ve diger cari harcamalarda olabilir. Hükümetin önceliklerine bakarsak, sosyal güvenlik ve yatırım harcamalarının arttırılacağını söyleyebilirz.
       
PERSONEL ÇIKARMANIN İŞARETİ YOK
       KİT’lere olan transferin büyük bölümü tarımsal KİT’leredir. Hükümetin tarıma da öncelik verdiğini düşünecek olursak, azaltılacak harcamalar personel ve diğer cari olarak karşımıza çıkar. Personel harcamalarında anlamlı bir düşüş kamu çalışanlarının azaltılması ile mümkün olabilir. Mevcut ekonomi programında bu çok önemli olmasına rağmen, yeni hükümet programında böyle bir niyet göremiyoruz.
        Faiz dışı fazla bileşiminde en önemli düşüş, diğer cari harcamalarda sağlanabilir. Diğer cari harcamaların büyük bölümü askeri harcamalar ve polis teşkilatına giden harcamalardan oluşmaktadır. Bunun dışında kalan, makam araçlarının benzini, lojman bakımı gibi diğer cari devlet harcamalarında tasarrufa gidilebilir. Bunu doğru buluyoruz. Fakat buradan yaratılacak kaynak sınırlıdır. Faiz dışı fazlanın bileşiminde arttırılmak istenen harcamaların yanında, düşürülebilecek harcama çok daha azdır.
       Üçüncüsü, yeni ekonomi programında kur politikasının da biraz değiştirilmek istendiği anlaşılıyor. Türkiye’de gerçek anlamda dalgalı kur politikası 2001 Şubat krizinden sonra uygulanmaya başlandı. Alışmamız kolay olmadı. Piyasanın risk algılamasına bağlı olarak zaman zaman kurlarda önemli hareketler yaşandı. Bu hareketler siyasilerin bir çok yanlış karar almasını da engelledi.
       Yeni ekonomi programında daha müdahaleci ve kontrollü bir kur politikasının planlandığını görüyoruz. Nasıl bir kriterle müdahale edilebileceğini ve bu müdahaleyi yapabilecek olan bağımsız merkez bankasından bunun nasıl isteneceğini henüz göremiyoruz.
       Dördüncüsü, yeni ekonomi programının başta tarım olmak üzere üretime yönelik reel sektöre ve yoksullukla mücadele çerçevesinde sosyal desteklere çok daha öncelik vereceği görülüyor.
       
TARIMDA YAPISAL REFORMA HIZ VERİLECEK
       Özetlemeye çalıştığımız konular hükümetin yeni ekonomi programının mevcut programa göre farklarını gösteriyor. Mevcut reformda öngörülen yapısal reformların yeni programda da devam edeceği, fakat özellikle tarım’da çok daha geniş kapsamlı bir reformun düşünüldüğü ortaya çıkıyor.
       Planlanan yeni ekonomi programında enflasyon ile mücadelenin önceliğinin kalkmasının yanlış olduğunu düşünüyorum. Enflasyon Türkiye’deki birçok sorunun kaynağıdır. Enflasyon ile mücadelede kararlılık sürmeli ve planlandığı gibi tek haneli rakamlara indirilmelidir. Güvenilir bir enflasyon ile mücadele programında, üretim ve istihdam kaybı minumum düzeyde tutulabilir.
       Hükümet, baştan bu konuda kararlı olmadığını gösterirse, enflasyonla mücadelede başarı şansı azalır. Planlanan program genişletici bir maliye politikası sinyali vermektedir. Fakat bu harcamaların nasıl finanse edileceği hala net değil. Program içinde ilave gelir kaynakları bulunacağı söyleniyor. Bunlar nelerden oluşacak, miktarı nedir, belli değil. Sağlam kaynağı olmayan harcamaların orta dönemde enflasyonist olması kaçınılmazdır.
       
BÜYÜME MODELİ
       Yeni ekonomi programına gerekçe gösterilen bazı tespitlerin tartışmalı olduğunu düşünüyorum. Örneğin, hükümet programında sıcak para girişine dayanan büyüme modelinin terk edilmesi gerektiği söyleniyor. Mevcut güçlü ekonomiye geçiş programı böyle bir modele dayanmıyor.
        Dalgalı kur sisteminde kamu ve finans sistemini reforme etmeye çalışan bir ekonomide, sıcak paranın varlık nedeni ve yaratabileceği riskler büyük oranda engellenmektedir. Bu yılın ilk 6 ayında bir milyar doların altında net sermaye girişi olmasına rağmen ekonomi yüzde 5 civarında büyümüştür. Sıcak paraya dayalı büyüme’nin eleştirisi bundan iki yıl önce haklı olabilirdi, içinde bulunduğumuz dönemde yanlış bir çıkış noktasıdır.
       Hükümet programında ekonomik büyümenin kaynaklarından birisi olarak kapasite artışının sağlanacağı söyleniyor. Hangi sektörlerde, nasıl olacağını bilmemiz gerekiyor. Türkiye’de firmalar, tam kapasite’de çalışamama nedenlerinde ağırlıklı olarak iç ve dış talep yetersizliğini gösteriyor. Dış talep hükümetin kontrolünde olmadığına göre, yapılması gereken iç talebin arttırılmasıdır. Bu, bizi yine genişletici maliye politikasına ve bunun nasıl finanse edileceği sorusuna götürüyor.
       
UYGULAMALAR BELİRLEYİCİ OLACAK
       Güvenin istikrarı sağlamada son derece önemli olduğunu yeni hükümet sık sık dile getiriyor. Uygulamalar bu güvenin sağlanmasında çok önemli bir yere sahip olacaktır. Hükümetin ilk icraatlarından birisi olarak ekonomi bakanlığı kurulacağı söyleniyordu. Teknik olarak bunun zaman alabileceğini kabul ediyoruz, fakat yeni kabinede ekonomiden sorumlu neden tek bir devlet bakanı olmadığını, tam aksine ekonomi yönetiminde 5 ayrı bakanın olduğunu anlamakta güçlük çekiyoruz.
       Hükümet tek başına yeni bir ekonomi programı uygulayamaz.
       IMF ile sürmekte olan bir anlaşmamız ve yüklü bir borcumuz var. Yeni ekonomi programı konusunda IMF ile anlaşılması gerekiyor. IMF ile müzakere edilecek önemli konular olduğu anlaşılıyor. Faiz dışı fazla, enflasyon hedeflemesi, kur politikası, tarım başta olmak üzere reel sektöre verilecek destekler bu konular arasında. Bunun yanında, kamu’da istihdamın azaltılması, üst kurulların denetimi, vergi reformunun detayları gibi konular da var. Hükümet programında olan ve yukarıda bahsettiğimiz konularda IMF’de net bir cevap bekleyecektir.
        Özellikle ilave gelir ve finansman kaynaklarının ortaya konması gerekiyor. Finasmanını açıklayabildiği müddetçe hükümetin birçok konuda IMF ile müzakereye girmesini normal karşılıyoruz. Özellikle, sosyal desteklerin arttırılması ve tarım reformunun geniş bir çerçevede ele alınması doğru politikalar. Fakat enflasyon ile mücadelede kararlılığın kalkması çok yanlış olur.
       Yazının girişinde de belirttiğimiz gibi hükümetin önceliği AB üyeliğine vermesi olumlu bir karar. Eğer AB ile müzakere süreci başlatılabilirse yeni bir ekonomi programı başlatmak çok daha kolay olacaktır. Bu durumda düşecek nominal ve reel faizler hükümetin düşündüğü birçok projeyi gerçekleştirmeye kaynak yaratabilir. Umarız bu senaryo gerçekleşir.
       
       * Yazımızı tamamladıktan sonra Devlet Bakanı Ali Babacan’ın enflasyonu düşürmek konusunda kararlıyız, önceliğimiz enflasyon şeklinde bir açıklaması geldi. Sorunda burada zaten, hükümetin yazılı metinlerinde bu kararlılığı bulamıyoruz ve Sayın Babacan hükümet programı yayınlandıktan iki gün sonra bu tür bir açıklama yapmak zorunda kalıyor. Sayın Babacan’ın açıklamalarının uygulamaya da yansımasını diliyoruz.
 
       
    TOP5 Bankaların kara tahtaları siliniyor  
     
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları