|
Ergenekonda 16 kişi daha gözaltında | |||
Dün az sayıda siyasetçinin katılımıyla sönük geçmeye aday bir Cumhuriyet Bayramı resepsiyonu, gazetecilerin marifetiyle birden gündem belirleyen bir nitelik kazandı. Gazeteciler önce Sezere sordular, sonra Sezerin sözlerini Tayyip Erdoğana taşıdılar. Ortaya dayalı döşeli bir polemik çıktı. Gazetecileri eleştirmiyorum, bu tuzağa düşüp cevap verenlere sitem ediyorum. Çünkü bu tartışma hem zamansız hem de faydasız. Seçim yapılıp AKP birinci parti çıkmadı ki, başbakanlık görevinin hangi AKPliye verileceğini tartışalım. TARTIŞMADAN FAYDA ÇIKARMALI Artık olan olmuş, ok yaydan, sözler ağızdan çıkmış. Bundan sonra yapılması gereken öncelikle gerginliği artırmamak ama daha önemlisi bu mesajları doğru algılayarak tartışmadan fayda çıkarmayı başarabilmek. Ne diyor Cumhurbaşkanı? Önce buna bakalım. Bir; Başbakan atayacağım genel başkan milletvekili olmalı diyor. Doğrudur, tartışacak bir tarafı da yok. Anayasal bir zorunluluk bu. İki; Başbakan atanacak kişiyi cumhurbaşkanı seçmeyecek de, milletvekili olmayan bir genel başkan mı seçecek? diyor. İşte bunun üzerine kafa yormak gerekiyor. Diyelim ki seçim bitti ve AKP birinci parti oldu. Önce tek başına iktidar olup olmadığı önem taşıyacak. Eğer tek başına iktidar sayısına ulaşmışsa, yani 276 milletvekilini geçmişse, bu iş direk Sezerle AKP arasında demektir. Yok, tek başına iktidar yeter sayısı yoksa, işin içine diğer partiler girecek. AKP TEK BAŞINA İKTİDAR OLURSA AKP, 276yı geçerse Cumhurbaşkanı Sezerin AKP dışından birini başbakan olarak atama şansı hiçbir şekilde kalmaz. Anayasa ve yasalar Sezere istediği bir milletvekilini atama yetkisi verse bile, AKP dışından bir ismin güvenoyu alma şansı matematiksel olarak bulunmayacağı için, Cumhurbaşkanı bu hakkını kullanamaz. Bu noktada Sezer; AKP içinden birini Başbakan sıfatıyla hükümeti kurmakla görevlendirecek. Peki bu kim olacak? İşte kritik nokta bu. Bugüne kadar AKP yöneticileri, bu ismi biz belirleriz havasındaydı. Tayyip Erdoğan parti yetkili kurullarına bir isim önerecek, yetkili kurullar bu ismi onaylarsa Sezere İsim budur, görevi bu arkadaşa verin diyeceklerdi. Ancak Sezer dün akşamki mesajlarıyla işin bu kadar basit olmadığını ortaya koydu. Şurası çok açık ki, Sezer bu isim belirlenirken kendi onayının da mutlaka alınmasını istiyor. Neden? Aslında çok açık. AKP içinde sorun çıkarmayacak, uyumlu isimler olduğu gibi, Başbakanlığı büyük tartışmalara gebe isimler de var. Örneğin Erdoğanın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı dönemindeki çalışma arkadaşlarının büyük bölümü bugün milletvekili adayı. Erdoğanın gönlünde bu isimlerden birinin yattığı söylentileri de var. Söylenti bile olsa kafa karıştırmaya, mide bulandırmaya yeterli... Çünkü bu isimler etrafında büyük tartışma ve çoğu hakkında da soruşturma var. Yani AKP bu isimlerden birini Başbakan adayı olarak göstermeye kalkarsa Sezerin bunu kabullenmeyeceği dünkü açıklamalarıyla ortaya çıkıyor. Ayrıca AKP içinde ılımlı isimler olduğu gibi radikal isimler de var. Türban meselesi namus borcumuzdur deyip şimdiden memleketi büyük tartışmalara sevketmeye hevesli olduklarını gösterenler var. ABye hiç sıcak bakmadığı bilinen isimler var. İşte Sezer dünkü mesajıyla böyle bir isme onay ve görev vermeyeceğini söylüyor. Yapılması gereken basit. Eğer AKP tek başına iktidar şansını yakalarsa Başbakan adaylarını kamuoyuna deklare etmeden önce Tayyip Erdoğan Köşke çıkıp bunu Sezerle müzakere edecek, Siz de uygun görüyor musunuz? diye soracak. Bunu da zul addetmemesi gerekiyor. Çünkü bu durumu yaratan Cumhurbaşkanı Sezer değil, milletvekili olamayan birini genel başkanlık koltuğunda oturtmakta ısrar eden AKP. O vakit, bunun gereklerine de katlanmak durumundalar. AKP TEK BAŞINA İKTİDAR OLAMAZSA... Eğer AKP 276 milletvekilini bulamazsa iş daha da karışacak. Yukarda sözünü ettiğimiz unsurlar aynen yaşanacağı gibi bir de başbakan adayına koalisyon ortağı adayı partinin de onay vermesi gerekecek. Şükrü Küçükşahin: Erdoğan ve kavga Ama bir de farklı bir çözüm bulma şansı var; başbakanlığı dönüşümlü üstlenmek ve ilk sırayı AKPnin değil ortağının alması... Diyelim ki AKP hükümet kurmak için CHPyle koalisyon kurmaya karar verdi. Oturur konuşurlar, başbakanlığı bir veya ikişer yıllık dönüşümlü üstlenirler. İlk dönem için de Baykalın başbakanlığına evet derler. Bu ilk dönemde de Tayyip Erdoğanın yasal engellerini kaldırma şansı olur. | |||||||||
Bu söylediğimin siyaseten çok ama çok zor olduğunu biliyorum. Sandıktan birinci çıkmış bir partinin başbakanlığı küçük ortağına bırakması, ne görülmüş, ne duyulmuş, ne de siyaset kurallarına uygun birşey. Ama zaten AKPnin bugünkü durumunun neresi siyaset kurallarına uyuyor ki? Madem Tayyip Erdoğanın dediği gibi yeni bir gelenek yaratılacak, pekala da ülke çıkarları için AKP böyle bir taviz verebilir. Sonuç itibariyle, görünen o ki, AKP eğer sorun yaşamadan iktidar olmak istiyorsa, hukuki sorunları olduğunu unutmayacak ve devletin hiçbir birimiyle kavga etmeden, uzlaşmacı bir tavır sergileyecek. Aksi halde, önüne hergün yeni bir engel çıkacak. Ümit SEZGİN / NTV-CNBC-e Ankara Haber Müdürü | |||||||||
Farklı bir seçim anketi ve çarpıcı sonuçları Bir demokrasi mayını: DEHAP olayı İsmail Cem yol ayrımında Önerge vermeyi beceremeyenler neyi, nasıl düzeltecek?... 1 Ekim taktik savaşları Doğru her zaman doğru mudur? Yanlışı çok, doğrusu yok bir seçim Yeni hükümet kurulmalı, 3 Kasım'da seçim yapılmalı "Örtün" bu tartışmayı!... Derviş "Süper CHP'li" mi olacak? |
|||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||