|
Credit Agricole Indosuez ile kimyalarının örtüştüğünü ve kendi yapmak istedikleri bankacılıkla Fransız bankasının düşüncelerinin paralel olduğunu belirten Özilhan, Bir çerçeve anlaşması ve business plan hazırladık. 3 yıllık bir projeksiyon ile tahminlerimizi oluşturduk. Şu anda due dilingence (detaylı inceleme) çalışmaları bitmek üzere. 30 Hazirana yetişmeyebilir, ama Temmuz-Ağustos gibi tamamlanabilecek bir noktaya gelineceğini sanıyorum. Şu an için aramızda hiçbir problem yok dedi.
Özilhan, Ama bu tür işlerde tam imza atmadan net bir yorum yapmamak gerekiyor. Amacımız 30 Hazirana kadar bitiş noktasına yaklaşmak şeklinde konuştu.
İŞTİRAKLER DE KAPSAMDA
Credit Agricoleün Fransada 9 bin şubesi bulunduğunu ve 500 milyar dolar aktif büyüklüğü olduğunu hatırlatan Özilhan, ortaklık modeliyle ilgili olarak da, Yüzde 51ini Fransız tarafı alacak, ancak yönetimde biz de olacağız. Sonuçta onlar bankacılığı daha iyi biliyor, ama biz de Türkiyeyi biliyor, tanıyoruz. Zaten Fransız tarafı da bizim diğer hisseleri elimizde tutmamızı istiyor. Diğer finansal iştirakler de bu anlaşmanın kapsamı dahilinde olacak. Zaten banka A Yatırım Menkul Değerler ve A Leasingin de sahibi. Bu şirketleri de aynı şekilde birlikte yöneteceğiz diye konuştu.
OLMAZSA SERMAYE DESTEĞİ YAPARIZ
Özilhan, Anlaşma olmazsa B planınız hazır mı, ABank yoluna nasıl devam edecek? sorusuna ise şu yanıtı verdi:
Anadolu Grubu her zaman için ABanka verdiği desteği sürdürecek. Bu anlaşmanın olmasını bekliyoruz. Ama olmazsa da toptan bankacılık alanındaki faaliyetlerimize devam ederiz. Banka için gereken sermayeyi, katkıyı, desteği sağlarız. Şunu söyleyebilirim ki, Anadolu Grubu bankacılık ve finans sektöründen çekilmeyecek. Anlaşma olursa daha güçlü oluruz, ama olmazsa da grup olarak bankamıza gereken desteği yaparız.
Tuncay Özilhan, Bir banka patronu olarak şu anda Türkiyede bankacılığa ya da sanayiye sermaye koymak karlı mı? sorusuna ise Net ve açık olarak söylüyorum, kesinlikle karlı değil. Yatırım ve üretimin üzerinde bu kadar verginin ve pes ettirici bürokrasinin olduğu olduğu bir ortamda Türkiyeye ne yerli ne de yabancı sermaye gelir yanıtını verdi.
COCA-COLA TÜRKİYEDE HALKA ARZ GÜNDEMDE
İçecek grubundaki çalışmaları kapsamında Coca-Cola Türkiyeyi 2003 yılının Nisan ayında halka açmayı düşündüklerini ifade eden Tuncay Özilhan, Bu konudaki çalışmalarımız sürüyor. İnşallah piyasadaki dengeler yerine oturur, iyi de bir zamanlama olursa halka açmayı istiyoruz. Böylece borsamız çok güzel bir şirket daha kazanmış olacak. 2003 yılının Nisan ayına kadar hem dengelerin şekillenmiş olacağını hem de bizim çalışmalarımızın son aşamaya geleceğini sanıyoruz. Ama piyasayı takip edip iyi şartları görürsek bu işlem için düğmeye basarız. Halka açıklık oranı konusunda yabancı bir danışman ile çalışmalarımız sürüyor. Henüz son kararı vermedik dedi.
Özilhan, Coca-Colanın Atlanta merkezi ile görüşmelerinin de sürdüğünü, çevre ülkelerde yeni yatırımların gündeme gelebileceğini vurguladı.
AVRUPADA BİRA FABRİKASI OLABİLİR
Anadolu Grubunun amiral gemisi olan Efes Pilsenin Avrupa pazarına Interbrew ile açılacağını hatırlatan Özilhan, Dünyanın ikinci büyük bira üreticisi olan Interbrew ile iki taraflı bir anlaşma yaptık. Biz Becks markasını Türkiyede üretmeye başladık. Onlar ise Almanyada, Bremendeki fabrikada Efes üretmeye başlıyorlar. Onların Avrupadaki çok büyük dağıtım ağını kullanarak Almanya, Fransa, Benelüx ülkeleri ve İngiltere pazarlarındaki yerimizi artıracağız. İlk aşamada üretimi onlar üstlenecek. Ancak önümüzdeki dönemde eğer şartlar uygun olursa biz de Avrupada bir fabrika ile üretim yapabiliriz diye konuştu.
2002 yılında yurtdışı yatırımlarına ağırlık vermeyi sürdüreceklerini belirten Tuncay Özilhan, kendilerine Yugoslavya ile Çin arasında bir sınır çizdiklerini ve bu bölgede çalışmalarını büyüteceklerini ifade etti.
KAZAKİSTAN VE RUSYADA YENİ FABRİKA
Tuncay Özilhan, şöyle devam etti:
Rusyada çok başarılı olduk. İkinci fabrikamızı Rostovda kuruyoruz. Eylül ayında faaliyete hazır olacak. Kazakistanda kuzeyde bir fabrikamız vardı, Almatıda yeni bir fabrikanın inşasına başladık. 2003 baharına yetişmesini bekliyoruz. Zaten bu ülkede bir numarayız. Çevre ülkelerle de iştirak ve ortaklık gibi görüşmelerimiz sürüyor. Önümüzdeki günlerde gelişmeler olabilir.
Özelleştirme kapsamında bulunan Tekel ile şu an için ilgilenmediklerinin altını çizen Özilhan, Ama bu girmeyeceğiz demek değil. Orada da durumu takip ediyoruz. Şartlar elverirse girebiliriz. Bakıyoruz. Ancak şu an için bu konuda somut bir projemiz olmadığını söyleyebilirim dedi.
HONDADA SORUN İHRACATTI
Honda ile ortaklıklarının bitme nedenlerinin başında ihracatın geldiğini anlatan Tuncay Özilhan, şöyle konuştu:
Biz buraya yatırım ilk yapıldığı günden itibaren Türkiye pazarının istikrarsız olduğunu, bu nedenle Avrupa pazarında ciddi bir ihracat potansiyeli oluşturulması gerektiğini belirttik. Bunu da anlaşmalarımıza koyduk. Zaten onların Avrupada biri İngiltere, diğeri Türkiye olmak üzere iki fabrikası var. Ama Honda bu konuda isteksiz davrandı. Bunun yanında biz yerelleşmek gerektiğini belirterek, maliyetlerin düşürülmesi açısından bazı yan sanayi ürünlerinin Türkiyeden temin edilmesini istedik. Ama onlar radyatör suyundan akü suyuna kadar ithal etmek istediler. Bu konuda aramızda önemli tartışmalar oldu. Renault, Tofaş, Fordun başarısının nedeni, bu firmaların Türkiyeyi bir üretim üssü yapmış olmalarıydı. Honda bunu biz el sıkışıp devrettikten sonra açıkladı. Onlar da kendi açılarından haklı olabilirler, Marka bizim, teknoloji bizim diye düşünmüş olabilirler. Ama dosthane şekilde el sıkıştık, paramızı aldık, hissemizi verdik ve ortaklığımızı bitirdik.
Tuncay Özilhan, Hondada yönetimin Japon tarafında olduğunu, ağırlığın kendilerinde olduğu Isuzu ortaklığıyla ilgili olarak ise hiçbir sorunun bulunmadığını ifade etti. | |