|
|
Bu taahhüdü veren ve başka birçok koşulu kabul eden şirketler Yap İşlet Devret modeli üzerine işe başlayabilecek. Daha önce işletme hakkı devri olarak bilinen enerji projeleri ile ilgili olarak da böyle taleplerde bulunulmuştu. İlk bakışta konu enerji yatırımı yapmak isteyen şirketleri ilgilendiriyor gibi görünüyor. Gerçekte herkesi ilgilendiriyor: Çünkü enerji şirketlerine yöneltilen talep, devleti idare edenlerin hukuk nosyonunun zayıf olduğunu gösteriyor. Bir defa, şirketlerle hükümet arasında, içinde tahkim hakkı olan mukaveleler var. Bu hakkı ortadan kaldıran bir ikinci mukavele imzalanması hem ticari açıdan kabul edilebilir değildir hem de anayasaya aykırıdır. Konu ile ilgilenen bir avukat bu konuda şu yorumu yaptı: Yasal hakkından vazgeçmen nasıl istenebilir? Bu hem saçma hem de anayasaya aykırı. Ayrıca, bir taraftan yabancı sermaye çekmeğe çalışırken, diğer taraftan nasıl bu kadar saçma bir girişimde bulunabilirsin? Doğal olan, devletin imzaladığı mukavelelere uyarak karşı tarafın tazminat talep etmesi için bir ortam yaratmamasıdır. TAHKİMDEN VAZGEÇİRME ÇABASI NİYE? Daha işe başlamadan tazminat hakkının doğması halinde şirketlerden uluslararası tahkime gitmeme sözü alınması, devletin (özellikle Enerji Bakanlığı ve TEAŞın) mukavelelere uymayacağının bir olasılık olarak ilanıdır. Eğer bu olasılık varsa şirketlerin uluslararası tahkimden vazgeçirilmek istenmesinin mantığı nedir? Avukat şöyle açıkladı: Devlet taraflara hakkını arayacaksa yurtdışında tahkimde değil (çünkü o zaman taraflar daha eşit olur, ve şirketlerin haklı talepleri kabul edilebilir), Türkiyede yerel tahkimde ya da Türkiyedeki mahkemelerde arasınlar istiyor. Çünkü burada (özellikle mahkemelerde ve Danıştayda) kararları devlet etkiler ve devlet aleyhine bir şey çıkmaz. Ya da çıkarsa devlet uzun süre onu ödemez, kazanan tarafı bu şekilde gebertir. Sonunda olay aynı yerde düğümleniyor: Ticari veya kişisel sahada olsun (insan hakları, ceza mahkemeleri) vatandaş devletten hakkını arayabilir mi? Yoksa, hakkı çiğnense bile kişi (veya şirket) hakkını almaya aciz mi ve kaderine razı olmağa mahkum mu? Bu konuda ticari ile kişisel haklar arasında hiç bir fark yoktur. Kişi (veya şirket) kendine şu soruyu sormak zorundadır: Herhangi bir anlaşmazlık konusunda ben hükümetle eşit bir statüde miyim? Şansımız eşit mi? Hayır. Neden? Çünkü hükümet güçlü ben güçsüzüm veya hükümetin gücü benimkinden fazladır. Hükümetin haksızlığa uğrattığı kişi ile mukaveleye uymayarak haksızlığa uğrattığı bir şirket arasında hiç bir fark yoktur. Nasıl kişi sonuna kadar hakkını aramak hakkından vazgeçemezse, şirket de vazgeçemez. Kanunlar mukavele ile değiştirilemez. Sonunda -her zaman olduğu gibi vakti boşuna harcandıktan sonra - hükümetin enerji yatırımlarını uluslararası tahkim ile birlikte onaylaması bekleniyor. | ||||
Bankaların kara tahtaları siliniyor | |||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||