| | | Ekonomik kriz 1988’de Güney Kore’ye uğrayınca inşaatlar durdu ve Hong’un çalıştığı şirket iflas etti. Eşi çocuğunu alıp anne ve babasının yanına taşındı. Düştüğü durumdan utanan Hong, kayınları ile yüzyüze gelmek istemiyordu. Seul’un ana tren istasyonunun yanındaki parkta yatan evsiz barksızların arasına katıldı. Artık krizin işsiz bıraktığı 1.5 milyon Koreliden biri idi.
Hayatını sokaklarda dergi satarak kazanmağa başladı. Dörtbin dolar biriktirip kendine bir büfe açıncaya kadar ailesininden uzak durmaya yemin etti. Washington Post muhabiri Mary Jordan’a “Yeniden kendi ayaklarımın üzerinde duruncaya kadar ailemi görmemeye karar verdim,” dedi. Ama kolay olmuyordu. Bir gün dayanamayıp oğlunun okuduğu okula gitti ve onu bir süre uzaktan seyretti. Geri dönerken, bütün yol boyunca ağladı.”
Yukarıdaki öyküyü, -nerdeyse olduğu gibi- Washington Post muhabiri Paul Blustein’ın geçen ay çıkan The Chastening adlı kitabından çevirdim.
Blustein’in kitabı IMF’nin 1977’de Güneydoğu Asya’da başlayan ve global finansal sistemi sarsan ekonomik kriz karşısındaki durumunu hikaye ediyor. Maalesef, kitapta Türkiye ile ilgili hiç bir şey yok. Ama IMF’nin Güneydoğu Asya’da neler yaptığını öğrenince Türkiye’de yaptıklarını anlamak çok daha kolay oluyor.
Blustein’in kitabından çıkan en önemli gerçek IMF’nin finansal sihirbazlarla dolu bir kuruluş olmadığıdır.
IMF Güneydoğu Asya krizine ‘pantolonu aşağıda’ yakalandı. Fon, ne krizlerin gelmek üzere olduğunu fark etti ne de patlak verdiğinde ne yapılması gerektiğine dair bir ipucuna sahipti. Washington’dan gönderilen heyet üyelerinin çoğu gittikleri ülkeleri tanımıyorlardı. Hazırlanan sıkı stand by önlemleri çöküntüyü frenleyemedi. Yeni stand by anlaşmaları, kemer sıkmalar, işsizlik ve yeni krediler birbirini izledi.
IMF yere serilmiş ekonomileri bir tür finansal kobay haline getirdi. “Bunu bir deneyin bakalım. Hay Allah tutmadı! Pardon. Şimdi bunu deneyin.”
Bu senaryo size 1999 Aralık’tan beri yaşadıklarımızı hatırlatmıyor mu?
Bunların dışında önemli bir şey daha var. IMF’in parası ABD ve diğer zengin G-7 ülkelerinden çıkıyor. ABD ve zengin ülkeler IMF’yi yere serilmiş ülkelerden istedikleri tavizleri koparmak için kullanıyor.
Tabii bütün suç IMF’de değil. Krizlerin hem çıkışında hem de uzamasındaki esas nedenler, müşteri ülkelerdeki yöneticilerin kalitesizliği, idari mekanizmaların zaafı, rüşvet ve yolsuzluğun derinliği idi.
Tıpkı bizde olduğu gibi.
___________________________________________________
THE CHASTENING Inside the Crisis That Rocked The Global Financial System and Humbled the IMF
Yazar:Paul Blustein.
Yayıncı: Public Affairs. | |