|
|
Hazine seviniyor, o da birazcık daha az TL ile daha çok dolar alırız, dış borç ve dövize endeksli tahvil borcu ödeme maliyeti düşer diye, ama yüreklerde de korku var. Çünkü 80 milyar dolarlık iç borcun yüzde 44ü (35 milyar dolar) dövize endeksli ve ayrıca 50 milyar dolar da dış borç var. Yani toplam 130 milyar dolar kamu borcunun 85 milyar doları yüzde 65i döviz ve dövize endeksli. Yarın bir gün dış cari denge açık verdiğinde bunu dış borç ile kapatamazsak bu borcun maliyeti çok olur diye endişeleniyorlar. Dış cari denge Hazinenin işi değil ama olumsuz sonuçlar Hazinenin sorunu. SICAK PARA EKOLÜ GÖBEK ATIYOR Bir de her türlü hikmeti döviz kurunun enflasyondan daha yavaş gitmesinde (TLnin değerlenmesinde) gören, medyatik ekonomistler, sıcak para ekolü göbek atıyor. Ekonomi şimdi büyüsün de sonrası Allah Kerim, bir yerden borç gelir, TLnin değerli olmasının sebep olacağı döviz açığı kapatılır diye düşünüyorlar. İthalatın suni ucuz olmasının sağladığı haksız rekabetin, Türk üreticisinin pazar payını çaldığını görmüyorlar, görmemezlikten geliyorlar. TLnin değerli olmasıyla sağlanacak üretim maliyeti avantajının talepte artış olmaz ise bir işe yaramayacağını hesaplayamıyorlar. TLnin değerli olmasıyla kaybedilen ihracat dövizi gelirinin, dış borç ile finansmanın faiz maliyeti olduğunu, Türkiyenin borçlu bir ekonomi olduğunu unutuyorlar. MERKEZ DE SEVİNİYOR... MU, ACABA? Merkez Bankası da seviniyor diye düşünmek geliyor, insanın içinden. Çünkü düşük kur, düşük enflasyon demek. Enflasyon hedeflemesinin yapamadığını, TL değerlenmesi yapıyor, (ne güzel tıpkı 2000deki kur çapası gibi) enflasyon düşecek diye düşünüyor olabilirler. Acaba 11 Eylül sonrasında, IMF yardımı gelecek beklentisinin tıpkı 2000deki kur çapası gibi hatta ondan daha şiddetli şekilde kuru aşağı çekeceğini tahmin edebilmişler miydi? Pek olası değil, o yüzden de bu son gelişme eğer hoşlarına gidiyorsa, o zaman bu yeni çıpada bize piyangodan çıktı diyorlardır. BİRİKİM SADECE LONDRADA VARDI Aslında ne IMF ne ekonomi yönetimi ne de sıcak para ekolü, döviz kurunu aşağı ittirerek de para kazanılır yöntemi çalışır tahmininde bulunabilirlerdi. Yoksa zaten çoktan bak ben demiştim demişlerdi. Bu yöntemi çalıştıracak birikim (hem bilgi hem para manasında) sadece Londrada vardı. IMFden 2002de 10 milyar dolar gelir haberini duyar duymaz hareket başlattılar. MBdeki fazla ve bankalar reformu tamamlanmadan geri çekilemeyecek likiditeyi de göz önüne alarak, doları açığa satmaya başladılar (doları TL karşılığı borç almak ve piyasada satmak). TL karşılığı için bile MBnin borç alırken, bu borç ile Hazine bonosu alınıp teminat gösterildi döviz borçlarına. VATANDAŞ DA SATIŞA KATILDI Borçla alınan döviz satıldıkça kur aşağı geldi. Elinde kendini korumak için döviz alan vatandaş da negatif servet etkisini göğüslemek veya yükselen enflasyon karşısında ihtiyacını karşılamak için döviz satınca, süreç daha hızlandı. Düşen kurdan para kazanıldı. Satış ile elde edilen TL ve karı da tekrar ilk borç alınan yere (MB) borç verildi, bir de gecelik faizden kazanıldı. SICAK PARA ANİDEN ÇIKARSA... Şimdi bu süreç devam ettikçe Yaşasın TLye dönüş başladı diye sevinenler var. Burada şunu söylemek gerekir: TLye dönüldüğünden daha fazla döviz satıldı. Bu ne demektir?.. Çok kısa vadeli, çok yüksek faizli sıcak borç alıyoruz demektir. Faiz maliyeti bir yana, bu sıcak para aniden çıkarsa diye düşünmemek mi lazım, korkmayalım mı? Bu para çıkarken o döviz kurunu bıraktığı yerden daha yukarıda teslim eder, üstelik, doları açığa satanlara yeniden para kazanma imkanı yaratarak. Böyle bir şey en küçük bir kötü haberle tetiklenebilir. Belki, artık siyasiler kavgası olmayabilir, ama örneğin savaş nitelikli bir haber tetikleyici olabilir, sıcak para çıkışı (ki üstelik materyal bir giriş bile yapmamış sıcak para, yine bizim paramız ama açığa satılmış döviz.) MB FAİZ İNDİRİRSE, SÜPER KAR YAZACAKLAR Şimdi esas göbek atanların sıcak para ticareti yapanlar olduğuna hükmedebiliriz. Şimdi sınırları (1.300 ü zorluyorlar), sınır geçildiğinde istiyorlar ki; MB gecelik faizi indirsin... Onları kovmak için diğer bir deyişle kendilerini kovduracak kadar bir tansiyon yaratmak istiyorlar. Çünkü, gecelik faiz düştüğünde bir de döviz borcuna teminat olarak verdikleri bonolarda süper bir kar yazacaklar ve uyguladıkları yöntemle bir şekilde daha para kazanacaklar. EN SONUNDA TAM TEKMİL GİDECEKLER En sonunda yani bono faizleri artık inanılmaz düşük seviyelere gerilediğinde (tıpkı 2000de olduğu gibi) tam tekmil kovulmayı gözleyecekler. Eğer bir olay çıkmazsa savaş, siyasi dış ticaret açık verdi döviz talebi döviz arzını geçti tartışmaları yapılırken, döviz açık pozisyonlarını yavaş yavaş kapatarak piyasadan çekilecekler. Sıcak para ticareti yapanlar önlerindeki imkanları kullanıyorlar, suçlanamazlar. MBde Piyasaya TL vermiyorum diyemez çünkü bankaların ihtiyacı var. Olsa olsa faizi indiriyorum diyebilir. Onun sonucunda her şey daha da berbat olabilir. BU OYUNUN KİMSEYE FAYDASI YOK Faizler bankacılık sistemin beslenmesini imkansız hale getirecek seviyelere düşebilir. Birisinin gelip, MByi bu piyasaya likidite vermek yükünden kurtarması gerekir. Bankaların TL ihtiyaçları, tıpkı kamu bankalarında olduğu gibi geçen sene bir kerede kapatılsaydı, bankacılık reformunu yapmak için bir sene beklenmeseydi, çok iyi olurmuş. Umarız bir ilave sene daha beklemeyiz. Yoksa bu dövizi önce yukarı sat sonra aşağı sat oyununu bir iki kere daha yaşayabiliriz. Bu oyunun da çok küçük bir grup dışında kimseye faydası yok. | ||||
Bankaların kara tahtaları siliniyor | |||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||