Kuzey futbolu çökerken   Eğer bu takım içinde, İspanya ve İtalya gibi iki dev ligde birkaç yıl forma giymiş oyuncularımız olsaydı, şampiyonluk kelimesini kolayca telaffuz ederdik.   Okay Karacan NTV-MSNBC   23 Haziran—  Avrupa Futbol Şampiyonası bazı karamsar beklentilerin ötesinde yüksek kaliteli maçlara sahne oldu.

		Teknik taktiği yendi Lal Denizli'nin gözyaşları... Bir yarış böyle geçti Valencia'nın hocasına yazık oldu

			Tarihin en gollü grup maçlarını geride bıraktık. Portekiz, İspanya, İtalya, Fransa, Türkiye gibi Akdeniz şeridine yerleşen futbol ülkeleri çeyrek finale gelirken zorlanmadılar. Futbolcularının çoğu İtalya ve İspanya liglerinde oynayan Yugoslavya, bir nevi Barcelona olan, Hollanda’yı da rahatlıkla Akdeniz mantığıyla bu gruba sokabileceğimiz gibi, Romanya milli takımı içinde farklı bir yorum yapmak imkansız…        Futbolcularının çoğu İspanya ve İtalya liglerinde oynayan 7 takım ve Türkiye çeyrek finalist olurken, futbolcularının ağırlığını İngiltere ve İskoçya gibi liglerde oynayanların oluşturduğu 4 ekip ve orta Avrupa’daki kısır liglerin futbol emekçileri elendiler.        Bir başka deyişle, şu günlerde Akdenizliler Kuzey’de futbolun kralı olmak için, Kuzeyliler Akdeniz’de kral bir tatil yapmak için bulunuyor…        Temeli 80’li yılların ortalarına dayanan fizik-üstün futbolun çöküşünün en önemli göstergesi İSVEÇ-NORVEÇ-DANİMARKA örneği kanımca. İngiltere milli takımı yıllar yılı teknik becerisi yüksek futbolculara sahip olmadı. Paul Gascoigne belki en çok yaklaşanıydı. Owen, Fowler, Anderton, Beckham gibi adamlar seyir zevkini sadece yabancıların verdiği süper ligde kendilerini geliştiremedikleri için İngiltere milli takımı daha 100 yıl şampiyon olamayacak.        Almanya, Bundesliga’nın kaybolan cazibesi ülkeye dolan yabancıların yerli üretimi baltalaması nedeniyle tarih sahnesinden silinmek üzere… Sepp Herberger’in futbol felsefesi iflas etti.        Belçika, Orta Afrikalı futbolcuların kendilerini pazarlamak için futbol oynadığı sirke benzeyen kötü bir ligle daha iyisini yapamazdı.        Sözün özü, ‘Tekniğin Taktiği, Fizik Gücü yendiği’ hatta mahvettiği EURO 2000, Bosman olayının yarattığı gerçeğin ardından geleceğe en önemli mesajları veren dönüm noktası olacak.        Refah ülkeleri ilk turda elendiler…!!!!!        Futbol, Avrupa’da kutuplaşlaştı. Kuzey-Güney ayrımı artık çokca ve sıkca yapılacak. Şampiyonlar Ligi ve UEFA kupası 2001 sezonunda bu gerçeklerin ışığında değerlenecek görüşündeyim..        Türkiye’yi hala bir yere koymak zor gibi gözükse de, futbolda geç gelen Rönesans’ı temsil ediyoruz.        Eğer bu takım içinde, İspanya ve İtalya gibi iki dev ligde birkaç yıl forma giymiş oyuncularımız olsaydı, şampiyonluk kelimesini kolayca telaffuz ederdik.        Bu kez zor gözüküyor. Arif ve Tayfun ile başlayan furya gelecek 4 yıla iyi örnekler sokarsa 2004’de Portekiz’de yapılacak kupanın favorilerinden birisiyiz.        2002 Dünya Kupası’na bu kez çok rahat katılacağımızı düşünüyorum. En zorlu rakibimizin İsveç olduğunu düşünün….        Portekiz’i geçmek belki zor ama imkansız değil…        EURO 96’daki Portekiz maçında oyunun birçok bölümünde hakim bir futbol oynuyorduk. Maçı çok yakınında izlediğim efsane Eusebio’nun bağırmaktan nefesi kesilmişti. İkinci yarının ortalarına doğru Portekiz açıldı. Rüştü kalesinde devleşiyordu. Taa ki kafasına bir şapka taktığı dakikaya kadar. Rüştü şapkayı takınca COUTO’nun golü geldi...        Küçük bir anı...        Şapkasız çık abi…

	NTVMSNBC 'ye iyi erisim için • Microsoft Internet Explorer • Windows Media Player   kullanın
	Spor Kapak | Futbol | EURO2000 | World2000 | Basketbol | NBA | Formula1 | Motor Sporları Tenis | Olimpiyat | Diğer | Foto Galeri | Yardım | Araçlar | Arama |Bize Yazın Reklam | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları