|
ÜMİT SEZGİN'İN YAZISI: Bankacılık operasyonu: Kim kimi kurtarıyor? Tekstilbank'ta GSD payı %68.5 oldu Bankalara destek 15 Ocak'a dek Meclis'ten çıkacak Özince: 2002'ye umutla girmek istiyoruz Özince: Bankacılığa güven kaybolmadı Özince'den 'aşırı iyimserlik' uyarısı Dünya Bankası Bankacılık Heyeti kredi için ön incelemede Bankacılık krizin diyetini ödüyor İş Bankası'na 350 milyon dolar Kamu bankalarından 750 şube kapanacak |
|||
Özince, Yani devamlı dikkatimizi özel bankalardaki sorunlara yoğunlaştırmamız yeterli değil. Unutmamalıyız ki kamu bankalarında da tasarruf mevduatı sigorta fonuna aktarılan bankaların parası kadar ciddi bir görev zararı oluştu. Bunları da saptayarak gitmek lazım diye konuştu. Yeni Bankacılık Yasasına ilişkin olumlu beklentiler içinde olduklarını kaydeden Özince, bir çok ülkede ekonominin ve mali sektörün rehabilitasyonunda kullanılan araçların BDDKnın da elinde olmasında yarar bulunduğunu anlattı. Özince, Özellikle Dünya Bankası kaynaklı bir dış fon kullanılacaksa, bunu reddetmememiz yararlı olur. Tabii ki uygulamada çok önemli. En ufak bir gölge düşürmemek gerekir dedi. GÜÇLÜ, SAĞLAM TÜRK BANKALARI Özince, sistem içinde güçlü ve sağlam Türk bankaları olduğuna işaret ederek, şunları söyledi: Türk kamuoyu şundan müsterih olmalı; ülkemizde güçlü, sağlam Türk bankaları var. Bunların tek örneği de İş Bankası değil. Milli bankacılık sektöründe ciddi oyuncular var. Kaygıya hiç bir zaman yer vermemek lazım. Yeni Bankacılık Yasası tüm kaygıları, eksikleri giderecek mi bilmiyorum. Biz Bankalar Birliği özelinde de bir takım merak ettiğimiz konularda henüz ayrıntılı bilgi alamadık. BDDKdan bu konuda bilgi sormayı gerekli gördük. Belki bazı detayları konusunda örneğin aktif büyüklük kriterleri konusunda bilgi alabilsek, değerlendirme yapmak daha kolay olacak. Böyle bir aracın otoritenin elinde olmasında yarar var. Ama tabii kullanırken, Türkiyenin hassasiyetlerine çok özen göstermek lazım. Yeni Bankalar Kanununun sivil otorite ile kamu arasında hiç bir ayırım yapmaması gerektiğini belirten Özince, çünkü bir çok büyük özel bankanın halka açık olduğunu kaydetti. Özince, Dolayısıyla kamu bankaları denildiğinde sadece sermayesi devlete ait olan banka, düşünmemek lazım. Bankacılıkla ilgili tüm prensipler, kamu bankalarına da istisnasız uygulanmalı. Oradaki sıkıntılar ve hastalıklar ve oralara konulan fonun miktarı da hiç bir şekilde gözardı edilmemeli diye konuştu. Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna devredilen bankaların mali boyutunun büyüdüğünü de ifade eden Özince, ancak bu konuda bağımsız bir bankacılık otoritesinin varlığından dolayı müsterih olduklarını ve saygı gösterdiklerini bildirdi. Türkiyenin geleceği için bankacılık sektörüne olan güvenin, bu sektörün itibarının her şeyden önemli olduğunu vurgulayan Özince, İtibar ve güvenin sermayesini yurtdışından getiremezsiniz. İtibarı ve saygınlığı para koyarak da yerine koyamazsınız dedi. Bankacılık sektöründe ciddi düzenlemeler ve yapılanmalar gerçekleştiğini ifade eden Özince, hala bazı sıkıntılı bankaların olabildiğini ancak bunların genel içinde çok küçük kaldığını söyledi. Özince, Hala sıkıntılı bankalar olabilir, çünkü reel sektörde sıkıntılar sürüyor. Ama bankacılık yapmaya kalkışanların da artık bu kadar kötü olayı görüp, kendi kendilerine çeki düzen vermelerini veya zorlananların bankalarına el konulmadan kendi elleriyle götürüp bankalarını teslim etmesinin uygun olacağını düşünüyorum diye konuştu. Özince, halen tartışılan İstanbul Yaklaşımının öteden beri Türk ekonomisi içinde uygulandığını belirtirken, son dönemde kriz nedeniyle bu uygulamanın olumsuz etkilendiğini söyledi. Özince, şöyle dedi: İstanbul Yaklaşımı, borçlu ile alacaklının niyetleri iyiyse öteden beri uyguladığı yöntemdi. Ne yazık ki kriz ortamı bu ilişkileri bir miktar kötü etkiledi. Eskiden özgüven daha fazla iken borçlularla alacaklılar oturup, bir protokol yapardı ve bir vadeye bağlarlardı. Ama kriz bu konulardaki ticari ve mali barışı olumsuz etkiledi. Bir de şunu iyi ayırmak lazım. Bugün ihtiyacı olan olmayan herkesi kurtarma adı altında bir takım olumsuzluklar da yaşanabilir. İstisnalara tabi tutmazsak, tasarruf sahibi tasarruflarını arzu ettiği şekilde bankacılık sisteminden almakta güçlük çeker veya istediği geliri elde edemez. Krediyi veren kim? Banka değil, tasarrufçudur. Dolayısıyla iyi olmayacak hastaya da ilacı heba etmemek lazım. Hasta olmayanların da hasta numarası yapmaması gerekir. Özince, sektörde haksız rekabet konusunda kendisinin de endişeleri bulunduğunu, bunun giderilmesi gerektiğini savundu. İş Bankası hissedarlarına haksız rekabeti anlatmalarının mümkün olmadığını kaydeden Özince, Sektörde haksız rekabet olmamalı ama önce kamuyla özel sektör arasında olmamalı dedi. Yabancı sermayenin Türkiyede bankacılık sektörüne henüz çok büyük yatırımlar yapmadığını belirten Özince, yaşanan sıkıntılar giderilmeden, bankacılık sektöründe çok büyük miktarlı yabancı sermaye yatırımlarının olmayacağını söyledi. Özince, Bizim telekomünikasyon konusunda İtalyan ortağımızın getirdiği kadar sermayeyi bankacılık sektöründe daha uzun süre göremeyeceğimizi sanıyorum diye konuştu. Geçmiş enflasyona bakmamak gerektiğini belirten Özince, Türkiyenin uzun yıllardır yaşadığı yüksek enflasyon ortamının hiç bir kesime yararı olmadığını, bunun vatandaşa uygulanan bir vergi olduğunu söyledi. Özince, 30un altındaki enflasyon oranını kendisinin gördüğünü ama Türkiyede bir çok insanın bu dönemi yaşamadığını bildirerek, Türkiye bu enflasyon belasından kurtulmalı. Kendimize bir hedef koymazsak bir yere varamayız. Ya sağlıklı olacağız ya olacağız. Bu belayı Rusya, İsrail, Latin Amerika ülkeleri bile düşürdü. Biz niye yapamayalım diye sözlerini tamamladı. | ||||
Bankaların kara tahtaları siliniyor | |||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||