|
|
14 Ekim 11 Eylül dünya ekonomisi için de bir dönem noktası oldu. Ancak, 11 Eylülden önce de dünya ekonomisinin sıkıntı içinde olduğunu unutmamak gerekir. Özellikle ABD, Japonya ve Avrupa Birliği gibi ülkelerde yaşanan ekonomik bunalımlar, terörist saldırı öncesinde de bu ülkeleri, dolayısyla dünya ekonomisini tehdit ediyordu. 11 Eylül sadece süreci hızlandırdı. |
Araştırma kurumları, 10 Eylül gününe kadar, 2001 ve 2002 yılları büyüme tahminlerini aşağıya çekmekle meşguldüler. Şimdi daha da karamsar raporlar ve tahminler sözkonusu... 11 Eylülün dünya ekonomisini ve özellikle ABDyi nasıl etkileyeceğine gelince... | |||||||||
Yeni koşullar içinde ABDyi hiç de kolay günler beklemiyor. 11 Eylül sonrasında ABDde ve dünya ekonomisinde çok yeni bir dönem başlıyor. ABD artık yeni ve acil önceliklere ağırlık vermek zorunda... Washington, ekonomiyi güçlendirmek için iki ayrı paketle 130 milyar dolarlık bir yardım paketi açıkladı. Ülkeyi korumak, finansal sistem ve kritik endüstrileri güçlendirmek, küresel durgunlukla mücadele etmek ve sosyal güvenlik ağını güçlendirmek hedeflerin başında geliyor. Tüm bunlar için daha aktif bir hükümet yapısı, daha ağır savunma harcamaları ve bütçe açığı kaçınılmaz... Yeni dönemde siyasetin yanısıra ekonominin de çok önemli bir rolü var. Ekonomik gelişmeler açısından yeni dönemdeki değişim şu başlıklar altında analiz edilebilir: KAMU VE ÖZEL SEKTÖR HARCAMALARI: Birinci sırada bugüne dek özel sektöre yönelen kamu harcamalarının artık daha sınırlı hale gelmesi var. Kamu sektörü, artık özel sektöre yönelik harcamalara ağırlık verecek. Örneğin, bugünlerde, krizin en belirgin yansıdığı havayolu sektörüne kamu desteği geliyor. Bu tür yardım ve harcamaların artması bekleniyor. SAVUNMA HARCAMALARI ARTACAK: Saldırılar öncesinde yurtiçi hasıladan savunmaya ayrılan pay yüzde 3le rekor seviyeye gerilemişti. Bu oran soğuk savaş sonrası dönemde finansal sisteme ve özel sektöre yapılan yatırımların ve yüksek verimliliğin bir göstergesiydi. Aynı zamanda bu orandaki düşük savunma harcamaları başarının da sigortasıydı. 1960larda Amerikan ekonomisi yüksek verimlilik ve anti-enflasyonist bir eğri içinde yaşıyordu. Bu 10 yıllık süreçte ekonomi içindeki savunma harcamalarının payı yüzde 9 olmuştu. İşin aslı savunma harcamalarını yenilikler kışkırtıyor. Mikroişlemciler, radarlar, laserler, uydu kominikasyon aletleri, cep telefonları ve internet hep Savunma Bakanlığı fonlarından karşılanıyor. MIT ve Stanford laboratuarları bunlar için çalışıyor. risk sermayesi gibi alanlarda yeni dönemde değer yitirecek. GÜVENLİĞE BÜYÜK YATIRIM: Yeni dönemde, araştırma ve geliştirme faaliyetlerine ayrılan ödeneklerin büyük bir büyük teknoloji yatırımlarına ayrılmaya başlayacak. Uzmanlar, ulusal güvenlik açısından teknoloji yatırımlarının gerekliliğine inanıyorlar. İŞ YAPMANIN MALİYETİ ARTACAK: Terör felaketiyle sigorta ve havacılık sektörü çok büyük bir krize girdi. Ancak, çok yakında bu kriz tüm sektörlere yansıyacak. Çünkü tüm sektörler güvenlik için çok daha fazla pay ayırmak zorunda kalacaklar. İnsanlar korumalar tutacak, bazıları daha güvenli evlerde oturmak istiyecekler Uzun dönemde ise güvenlik sorunu uluslararası insan ve mal dolaşımını azaltacak. Maliyetler artacak. KARLAR HIZLI DÜŞECEK: Şirket karları durgunluğun etkisiyle daha da kolay incinebilir hale gelecek. Verimlilik ve yatırımlar azalacak. TİCARETTE AZALMA: Yeni dönemde bir diğer önemli gelişme de ticarette yaşanacak. Terörizme ilişkin endişeler sonucunda ilk aşamada havayolları krize girdiğinden dolaylı olarak hava taşımacılığında maliyetler yükselecek. Bu maliyet artışı dış ticaret açığının artması sorununu birlikte getirecek. SOSYAL HARCAMALAR: Giderek küçülen ekonomi ve çok yüksek oranlarda dolaşan işsizlik nedeniyle sosyal güvenlik ağına yönelik harcamalar artacak. Bu da yine dolaylı olarak büyüme üzerinde etkili olacak. KAMU HARCAMALARI ARTSIN MI? ABD ekonomi yönetimi, ülkenin 11 Eylül günü uğradığı terör saldırısı sonrasında ekonomiye destek amacıyla iki ayrı paketle toplam 130 Milyar $ yardım paketi açıkladı. Amerikanın bu paketinin bir benzeri şimdi Avrupada iki büyük başkentte tartışılıyor. Paris, ABDnin benzeri bir yola başvuracağını açıklarken, Almanya piyasanın kendi yolunu kendinin çizeceğini savunuyor. Ekonomiyi kamu harcamalarıyla canlandırma çabaları ise tartışma konusu oluyor. Tartışma iki farklı boyutu ifade ediyor. Bir yanda Keynesci İktisat Teorisinin isim babası John Maynard Keynes, diğer tarafta ise monetarist Milton Friedmann. İki iktisatçı iki ayrı kutupta çünkü, birbirlerinin tam tersi teorileri savunuyorlar. Keynes büyümenin sırrını kamu harcamalarını artırmaya bağlarken, Friedmannın teorisine göre serbest piyasa aslolandır. İKTİSAT POLİTİKALARI DEĞİŞİYOR 11 Eylülde yaşanan terör saldırısı iktisat politikalarının değişmesine neden oluyor. ABDdeki son seçimlerde iki büyük rakip arasında da buna benzer bir tartışma vardı. Cumhuriyetçi George W. Bush propagandasını serbest ekonomi den yana kurarken vergi indirimini savunuyor, buna karşılık rakibi Al Gore Demokrat cephe kimliğiyle kamu harcamalarını özendirme yoluyla ekoonmik canlanmanın mimarı olacağının sözünü veriyordu. Seçimlerin üzerinden yaklaşık 1 yıl geçti. Seçimler sırasında çok zayıf görülen resesyon sinyali şimdi parlak bir ışık halini aldı, bunun üzerine bir de 11 Eylül şoku yaşanınca, zaman ve koşullara bağlı olarak Cumhuriyetçi kanadın politikası da değişti. BUSHTAN EKONOMİYE BÜYÜK KAYNAK Geçen yıl bu zamanlarda Amerikada büyük bir propaganda faaliyeti yürütülüyordu. Bush propagandasının ekoonmi kanadında serbest piyasa ekonomisi nden bahsediyordu. Ama 11 Eylül Bushun yani dolayısıyla Amerikanın Cumhuriyetçi Siyasi kanadının görüşünü de değiştirdi. Saldırının hemen ardından Amerikan kongresinden ekoonmiyi canlandırmak adına iki büyük paket çıktı. Paketlerin toplamı 130 milyar dolar... Bu paketler bir nevi kamu harcaması. Amacı ise, hem saldırıdan sonra oluşan güven bunalımını aşmak hem de durgunlukla kıvranan ekoonminin önünü açmak. Yani kamu harcaması yaratarak ekonomik canlanmayı sağlamak. Bir diğer deyişle Keynesyen Politikaya kısa sürelide olsa bir geri dönüş. KEYNES POLİTİKASI ABDDE ÇALIŞABİLİR Keynesin teorisinde kamu harcamalarının artışı kapasite kullanımına bağlı. Keynese göre teorinin çalışabilmesinin ön koşulu ekoonmide atıl kapasitenin var olması. Bugünlerde işte ABDde bu koşullar var. Kimi uzmanlara göre, Keynesin politikası ABDde çalışabilir... Ama Avrupada kapasite kullanımı ABD kadar düşmedi, bu yüzden Avrupada Keynesci mi, yoksa monetarist mi politika uygulanacağı sorusu son derece normal. AVRUPA BİRLİĞİNDE DURUM Avrupada da bu konuda kutuplaşmalar oluşmaya başlamış durumda. Fransada başbakan Jospen, iki gün önce büyüyen işsizlik sorununa karşın istihdamı teşvik edici tedbirler alınabileceğini belirtmişti, hatta Jospen büyüyen bütçe açığı riskine karşın destek paketini daha da büyütebileceğini söylemişti. Ama Parisin bu tutumuna Berlinden aynı yönde destek gelmiyor. Alman Başbakanı Schroeder, Btüçe açığını daha da artıracak bir paketin söz konusu olmayacağını belirtti. YA PETROL FİYATLARI ARTARSA... Buraya kadar yapılan analizler, mevcut durumun bu haliyle sürmesine bağlı. Çünkü, gelişmiş ülkeler açısından yaşanan süreçte en büyük tehlikeyi, savaşın Ortadoğuya sıçraması oluşturuyor. Ortadoğu topraklarına sıçrayabilecek olası bir kıvılcımın, petrol yataklarını tehdit etmesi, dünyanın en büyük petrol ithal eden bölgelerini yani ABD ve Avrupayı olumsuz eytkileyecek. Çünkü, bu koşullarda artacak olan petrol fiyatları hem doğrudan enflasyon üzerinde etkili olacak, hem de ithal edilen petrol fiyatının artmasıyla gelişmiş ülkelerin ödemeler dengesi sorun yaşayacak GELİŞMEKTE OLANLARA NE OLACAK? Saldırının gelişmiş ülkeler üzerindeki İlk akla gelen etkisi, risk anlayışındaki değişiklik olacak. Ekonomik aktörlerin risk almak istememeleri, sermayenin güvenli limanlara yönelmesine neden oluyor. Bu etki kısa sürede yüksek borç stoku ve yüksek finansman ihtiyacı olan ülkeleri olumsuz etkileyecek. Petrol fiyatlarının yükselmesi de gelişmekte olan ülkeler üzerinde de enflasyonist baskı yaratacak. Olumlu bir etki ise, 11 Eylülden sonra doların değer kaybetmesiyle kendini gösterecek. Örneğin, parası dolara endeksli olan ve ihracatın önemli bir kısmının ABD dışındaki ülkelere gerçekleştiren Arjantin, doların değer kaybetmesinden büyük yarar sağlaması bekleniyor. | |||||||||
Bankaların kara tahtaları siliniyor | |||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||