|
Ergenekonda 16 kişi daha gözaltında | |||
İslam Özel Sektörün Geliştirilmesi Anlaşması 1999 Kasımında Ciddede imzalandı. Anlaşma, temel olarak İslam Özel Sektörünün Geliştirilmesi Kurumunun (Islamic Corporation for the Development of the Private Sector) kurulmasını öngörüyor. Kurumun amacı İslam kurallarına uygun olarak ve İslam Kalkınma Bankasının faaliyetlerine ilaveten, mal ve hizmet üreten özel teşebbüs şirketlerinin kurulmasını, büyümesini ve modernizasyonunu teşvik etmek olarak belirtiliyor. Kısaca İslam Kalkınma Bankası (İKB) bünyesinde oluşturulan kurum, üye ülkelerdeki özel sektör kuruluşlarına finansal ve teknik destek veriyor. Kayıtlı sermayesi 1 milyar dolar olan Kurum, 2000 Temmuzun da Ciddede kurularak faaliyete geçti. Kuruma İKB üyesi 55 ülkeden, 36sı katılım prosedürünü tamamlayarak üye oldu. Anlaşmaya Türkiye 1 Eylül 2003 günü Hazine Müsteşarı İbrahim Çanakçı vasıtasıyla imza attı. Ancak anlaşma henüz Meclis tarafından onaylanmadığı için tam üyelik gerçekleşmedi. SHARİAH COMMİTTEE VE İSLAMİC COURT OF JUSTİCE Anlaşmanın ve kurumun temel amacı itibariyle pek sorun yok gibi görünüyor. Ancak CHPnin amaç konusunda da şüpheleri var. Bu yöntemle Türkiyedeki İslami sermaye ya da yeşil sermaye olarak adlandırdıkları şirketlerin kayırılacağı, destekleneceği endişesini taşıyorlar. Dahası bu yöntemle Türkiyenin Körfez Sermayesine sonuna kadar açılabileceğinden kaygılanıyorlar. Ancak bunlar soyut kaygılar. Ama anlaşmaya ve İslam Özel Sektörünün Geliştirilmesi Kurumunun işleyiş kurallarına çok somut itirazları da var. Anlaşmanın 14. Maddesi, 18. Maddesi ve 29. Maddesi kurum bünyesinde bir Shariah Committeesi kurulmasını öngörüyor. Bu Şeriat ya da başka deyişle İslam Hukuku Komitesinin görevi Belli bir yatırım kategorisinin İslam hukukuna uygun olup olmadığına karar vermek olarak belirtiliyor. 14. Maddenin 6. fıkrasında İslam Hukuku Komitesinin uygun bulmadığı konularda kesinlikle hiç bir faaliyet yapılamayacağı hükme bağlanıyor. Anlaşmanın 55. maddesi ise önümüze başka bir itiraz noktasını çıkartıyor. Madde hukuki anlaşmazlıklar durumunda tahkim konusunda İslami Adalet Mahkemesinin ( Islamic Court of Justice) devreye gireceğini kararlaştırıyor. Yani uluslararası tahkim olarak İslami Adalet Mahkemesi yetkili. TÜRKİYENİN İTİRAZ ŞERHİ YETER Mİ? Hazine Müsteşarı Çanakçı 1 Eylül 2003de Kazakistanın Başkenti Almatide anlaşmaya imza atarken, yukarda saydığımız 14/6, 18,29 ve 55. maddelere Anayasamız, kanunlarımız ve bağlı olduğumuz anlaşmalar hükümlerinin saklı olduğu şeklinde bir ihtirazi kayıt düştü. Benzer şekilde anlaşmanın 3. Maddesinin 1. fıkrasında yeralan kurumun İslam ilkelerine (principles of Shariah) uygun çalışmak zorunda olduğu hükmüne de şerh kondu. Dişişleri Bakanı Gül ve kimi bakanlık bürokratları, bu itiraz şerhlerine dikkat çekerek Anayasamızın, kanunlarımızın ve bağlı olduğumuz anlaşmaların aksine bir hükmün bizi bağlamayacağını garanti altına aldığımızı dile getiriyorlar. Güzel Onaylanmış uluslararası anlaşmaların kanun hükmünde olduğu ilkesine de bir çözüm bulunduğunu varsayalım. Ama yine de CHPliler bazı soruların cevabının olmadığını düşünüyor; İtiraz şerhlerimiz hayata nasıl geçecek, uygulamada ne değişecek? Örneğin, Türk firmaların başvurularını İslam Hukuki Komitesi değerlendirmeyecek mi? Değerlendirmezse kim onay verecek? İslam Hukuki Komitesi tek tek her başvuruyu değerlendirip onaylayacak mı, yoksa genel olarak yatırım kategorilerini onaylaması yetecek mi? Yine örneğin, bir Türk firma ya da muhatap olunan bir Arap firma tahkim amaçlı İslam Adalet Mahkemesine başvurursa ne olacak? Türkiye bu mahkemeyi tanımayacak mı? Anlaşma Meclis Sanayi ve Ticaret Komisyonunda görüşülürken itiraz şerhi koyan üç CHP Milletvekili Ali Arıkan, Nuri Çilingir ve Tacidar Seyhan diyor ki; 14 Maddenin 6 fıkrasında belirtilen İslam Hukuku komitesinin, İslama uygun olmayan hiç bir şeyi desteklemeyeceği ifadesi, ticari desteğin sadece İslami kurallarla üretim yapan kuruluşlara verileceğini gösteriyor. Böyle bir ayrımcılığın ticari, sosyal ve siyasal alanda hiç bir fayda getirmeyeceği ortadadır. CHPliler tahkim yetkisinin İslam Adalet Mahkemesine verilmesini de Anayasanın laiklik ilkesine, islam hukukunu reddeden tüm devrim yasalarına aykırı buluyor. TARTIŞMA BÜYÜR MÜ? CHPnin tüm bu itirazlarını yersiz ve kasıtlı bulan AKP yöneticileri ise, kurumun özel sektör firmaları için büyük fırsat ve finansman kaynağı olduğu görüşündeler. Anlaşmanın onaylanmasıyla bu kaynağın özel sektöre açılacağını ve büyük katkı sağlanacağını savunuyorlar. Anlaşmanın, Türkiyeye İslam ülkelerinden gelecek özel sektör yatırımlarının da önünü açacağını dile getiriyorlar. AKPliler, Dışişleri Bakanı Abdullah Gülün Türkiyeye döndükten sonra anlaşmadaki itiraz şerhlerinin hayata nasıl geçeceği konusunda net ve doyurucu açıklamalar yapacağını savunuyorlar. CHP eğer bu açıklamaları yeterli bulmazsa ya da yeterli bulsa bile ikna olmazsa tartışmayı büyük bir muhalefet kampanyasına dönüştürmeyi planlıyor. Bu konuda toplumun çok çeşitli kesimlerinden destek alacaklarını hesaplıyorlar. Bu durumda AKPnin ne yapacağı önem kazanıyor. Bakan Gül, Lizbonda yaptığı açıklamada Doğru bildiğimizden vazgeçmeyiz dedi. Öyle de görünüyor. En fazla, anlaşmayı Dışişleri Komisyonundan geçirdikten sonra Genel Kurula inmesini bir kaç ay erteleyebilirler. Malum 17 Aralıka kadar herhangi bir krizin yaşanması hiç kimsenin, özellikle de Hükümetin işine gelmiyor. Ümit Sezgin / NTV - CNBC-e Ankara Haber Müdürü | ||||
Bay Yokuş başmüzakereci olsun!.. Azınlıkları azıcık tartışmak Damaklarda mayhoş bir tad var 'Şart midur?' Karar Brüksel'den sonra AB 'yutarsa' sorun yok! Medya müessesesini yıpratmayın! |
|||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||