|
NTV Bilişim 2000 Programı Bilişim hedef büyüttü Bilişim'in Avrasya başkenti: İstanbul |
|||
Olabildiğince dışa açıldı. İhracata yöneldi. Dışardakileri içeriye çekebilmek için, altyapıya önem verdi. İletişime, ulaşıma ve konaklamaya yatırım yaptı. PTT çok iyi çalıştı. Neredeyse telefonun ulaşmadığı köy kalmadı. Türkiye otobanla tanıştı. Havaalanları genişledi ve yaygınlaştı. Döneme damgasını vuran Turgut Özal oldu. Özal, teknolojiye açık bir liderdi. Misafir kabulünde bile bilgisayarını kapatmaz, bir yandan gelenlerle konuşur öte yandan bilgisayarıyla oynardı. Özalın atari ve bilgisayar merakı çocuklara ve Türk toplumuna teknolojiyi ve bilgisayarı sevdirdi. Özal sadece teknolojiyi seven biri olarak kalmadı. Aynı zamanda teknolojinin yaygınlaşması için altyapıyı oluşturdu. İthalatı kolaylaştırdı ve teknoloji yatırımlarının önünü açtı. Türkiye siyasi irade ve devlet imkanları olarak istediği ortamı yakalamıştı. Gerisi artık her kesimiyle toplumun becerisine kalmıştı. BANKAMATİK DOĞUYOR Doğrusu Türk insanı bu desteği boşa çıkarmadı. Teknolojiyi hızla benimsedi. Bu konuda öncelik bankaların oldu. Türkiyede ilk banka otomasyonu 1981de gerçekleşti. Sonra çok hızlandı. ATMler kuruldu. İlk ATMyi İş Bankası kurdu. Adı Bankamatikti. İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince bankamatik adının ortaya çıkış hikayesini şöyle anlatıyor: İlk bankamatiği Yenişehir şubesi Atatürk Bulvarında açtık. İlk kurduğumuzda İş Bankası olarak bankamatik ismini koymuştuk, bu daha sonra Türkiyede genel kullanılan bir terim olmuştur. 10 bin lirayı zarf içinde veriyordu ve müşterilerimiz adeta ilginçliği nedeniyle o hizmeti kullanıyorlardı. Bugün çocuklarımız kullanıyor. Bundan 15 yıl önce büyüklerin oyun olsun diye kullandığı ATMleri şimdi hemen her köşede görmek mümkün. Bankacılık sektörü kısa sürede bilgisayara adapte oldu ve yazılım konusunda Batı standardını yakaladı. Eskiden hizmet ve teknoloji satın aldığı ülkeler bugün Türk Bankacılığının neler yaptığını gelip görme ihtiyacı içindeler: Garanti Bankası İcra Kurulu Üyesi Akın Öngör yaşanan gelişmeyi Bizim neler yaptğıımızı gelip görüyorlar. Daha geçenlerde İsveçten, İtalyadan geldiler. Yazılım konusunda bizimle işbirliği yapmak istiyorlar sözleriyle açıklıyor. Gerçekte Türk bankacılığı bilgi teknolojilerini uygulama ve müşterisine benimsetme bakımından oldukça ileri düzeyde. Bu anlamda batılı bankalarla yarışabiliyor. Garanti Bankası yöneticisi Akın Öngörün işaret ettiği bankacılık sektöründeki bu hızlı gelişmeyi, İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince bilgi teknolojilerine yapılan yatırıma bağlıyor: Finans sektörü özellikle geçtiğimiz dönemde yüksek enflasyon dönemindeki büyümesinde bilişim teknolojisini çok iyi kullandı. İyi yatırımlarda bulundu. Ve açıkçası finans sektörünün olgunlaşmasında da Türkiyedeki çalkantılı dönemde finansal sıkıntıların önemli bir bölümünün giderilmesinde de teknolojik alt yapı çok işimize yaradı. İLK PC HEYECANI 80li yıllarda bilgi teknolojilerine yatırım yapan sadece finans ve bankacılık kesimi değildi. Endüstriyel kesim de 80lerde teknolojiyi yakından takip etti. TOFAŞ, bunların önde gelenlerinden biriydi. PC çıkar çıkmaz kullanan ilk şirket oldu. TOFAŞ BİM Müdürü Güngör Günalçın, ilk PCyi kimselere emanet edemedi. Ne olur ne olmaz düşüncesiyle İstanbula gitti ve ilk PCyi bizzat kendi arabasıyla Bursaya getirdi. Arabama koydum bu Zenitli bilgisayarı; sanki oyuncak alınmış bir çocuk gibiydim. Arabama aldım getirdim. O zamanki Mr. Janni, bizim fabrika müdürümüz, Tofaşın. O da heyecanla beni bekliyordu, aldık getirdik, kurduk ve çalıştırdık. Hepimiz, bütün müdürler, fabrika müdürü, etrafında PCnin heyecanla izledik. TELEFON VE RENKLİ TV O yıllarda heyecanlanan sadece PC sahibi olan fabrika yöneticileri değildi. İlçesine, kasabasına telefon gelen herkes seviniyordu. Özellikle otomatik aramalar başlayınca sevinenler de çoğaldı. Sonra renkli TV ve özel TVler başladı. Halk hem renklisinden hoşnut kaldı, hem de özelinden. Tam o dönemde başlayan ve TAIde gerçekleşen F-16 uçaklarının yapımı ise halkı gururlandıran ve kendine olan güveni arttıran bir olaydı. F-16lar bir gelişmişlik ve teknoloji harikası olarak benimsendi. Barkodun kullanıma girmesi ise bilgi teknolojileri adına halkın günlük yaşamını etkileyen en önemli uygulamalardan biri oldu. Barkod ve POS cihazlarının devreye girmesi büyük marketler ile kredi kartlarının yaygınlaşmasını sağladı. Bu hem şehrin görünümünü değiştirdi hem de halkın alışkanlıklarını. Barkod ve POS kolayca benimsenenbilgi teknolojileri arasına giriverdi. Devlet tam bu sırada harekete geçti. 1992de gerçekleşen İzmir İktisat Kongresinde bilişim ayrı bir komisyon olarak yerini aldı. 1993 yılında Yüksek Bilim Kurulu Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü başkanlığında toplandı. Ve Cumhuriyetin ilk kurulduğu dönemden bugüne devameden bilim politikasını değiştirdi. Fenne, matematiğe ve fiziğe dayanan anlayışı terketti, teknolojiyi ön plana çıkardı. TÜRKİYE İNTERNETLE TANIŞIYOR Türkiye bilgi teknolojilerinde yeni bir döneme girerken bilgisayar Türk toplumuna sevdiren adam Cumhurbaşkanı Turgut Özal öldü. Özalın öldüğü 1993 yılının Nisan ayında Türkiye yeni ufuklara doğru yol almaya başlamıştı bile. Türkiye internet ile, Özalı uğurladığı 1993 Nisanında tanıştı. ODTÜ, ABD ile ilk bağlantıyı kurdu ve internet halka açıldı. Bu Özalın çizdiği vizyondu. 90larda Türkiye bilgi teknolojilerinde yeni ufuklara doğru hızla yol alırken gelinen noktayı hiç kimse tahmin bile edemiyordu. Bunun ön önemli kanıtı 1960ta Karayollarına getirilen ilk bilgisayarın bakım sözleşmesiydi. O günkü yönetim makineyi getirip kuran IBM ile tam 99 yıllığına bakım sözleşmesi yapmıştı. Makinenin 99 yıl çalışacağı düşünülüyordu. Oysa Prof. Dr. Aydın Köksalın deyimiyle Gerçekler düşleri çoktan aşmıştı. Türkiyenin ilk bilgisayarı IBM 650, şimdi Karayolları Genel Müdürlüğünün bir köşesinde 99 yıllık bakım sözleşmesinin bitmesini bekliyor. CEP TELEFONUNA RAĞBET Türkiye benzer bir olayı farklı bir biçimde 1994te yine yaşadı. Cep telefonu için çalışanlar kendilerine uzun süre sermaye grubu bulamadı. Hiç kimse cep telefonlarının bu kadar yaygınlaşacağını beklemiyordu. Cep telefonu uygulamasına geçenler bile. Oysa Türkiye inanılmaz bir hızla bu yeni teknolojiyi benimsedi. Telekomünikasyon sektörü de kısa sürede Türk ekonomisinin amiral gemisi oldu. Şimdi herkes bu amiral gemisinde olmak için kıyasıya mücadele veriyor. Türk insanı beklenmedik bir şekilde yeni teknolojileri benimsedi. Gençler ve çocuklar başı çekti. Onları düzenlenen her etkinlikte, fuarda görmek mümkündü. Babasının elinden tutan ilkokul öğrenisi soluğu fuarda alıyordu. Bilgi teknolojilerinde bu kadar hızlı büyümesi bazı sıkıntıları da beraberinde getirdi. Altyapı kısa sürede yetersiz hale geldi. PTTnin ikiye ayrılıp Telekomun oluşturulmasından sonra altyapı çalışmalarına hız verildi. EYLEMLER BİLE SANALLAŞIYOR Tubitak, ODTÜ, Telekom gibi kuruluşlar biraraya geldi. Konu Milli Güvenlik Kurulunda ele alındı. Bilişim teknolojilerinin yaygınlaşması bir devlet politikası olarak benimsendi. Ancak işler sanıldığından yavaş gidiyordu. Altyapı yetersizliği internetin kullanımına imkan vermiyordu. Kullanıcılar buna tepki gösterdi. Bu yavaşlığı protesto etti. Ama öyle 70li yıllarda alıştığımız türden sokak gösterileriyle değil. Yeni dönemin yaşam biçimi de protestosu da farklıydı. 19 Haziran 1996da İnternetimi istiyorum diye başkaldıran kimdi? Ve nasıl bir eylem gerçekleştirdi. O dönemde Milliyet Gazetesi Eknomi Servisi Direktörü olan Dr. Şeref Oğuz, 19 Haziran 1996 tarihinde İnternetimi İstiyorum başlıklı bir sanal miting başlatmış, eylem TTyi protestoya dönüşmüştü. Sanal mitingteki sloganlardan bir seçki: Dünya ile kucaklaşma özgürlüğümüzü kısıtlamayın!.. Daha hızlı bir internet istiyorum!.. Kaplumbağa hızlı bir internet istemiyorum!.. Matbaayı getirmemekte direnen zihniyetle interneti engelleyen zihniyet: Allah sizi düşman başına bile vermesin!.. Bilgi otoyolunda ağır taşıtlara yer yok!.. Bu yeni protesto biçimi etkisini gösterdi, kamuoyu desteğini aldı. Ancak teknoloji devletin çalışmasından daha hızlı geliştiği için yine de altyapı yatırımları istenilen hızda gelişemedi. Oysa Barkod, İnternet ve GSM Türikyenin dönüm noktaları oldu. Bir çok kurum kendini bu değişikliğe uydurdu. MEDYA SAHNEDE Bilgi teknolojilerini en iyi kullanan sektörlerden biri de medya oldu. Medya 80den sonra kısa sürede kendini yeniledi. Medyanın hem anlayışı değişti hem mekanı. Geleneksel mekanı Babı Aliden İkitelliye taşındı. Yenilenen gazetelerin sadece mekanı değildi. Aynı zamanda iş yapış biçimleri ve anlayışlar da yenilendi. Kurşun dizgiler, daktilolar, siyah beyaz kameralar ve o eski montaj makineleri müzedeki yerlerini alırken medya ağ üzerine taşındı. Tam otomasyona geçti. 90larda ağ üzerine taşınan sadece bankacılık ve medya değildi. Başta devlet kuruluşları olmak üzere ticari hayat ve eğitim ağ üzerine taşınmaya başladı. Bir çok kuruluş kendi iç yapılanmalarını tamamlayıp internet aracılığı ile dünyaya açıldılar. Herşeyin ağ üzerine taşınmaya başladığı bu dönemde sıra devletin, özel sektörün ve bireyin kendini dönüştürmesine geldi. Türkiye atacağı bu son adımla elektronik beyinden e devlete 40 yıldır sürdürdüğü serüvene son noktayı koymuş olacak. Şimdi Türkiye bu son adımı atmaya hazırlanıyor. | ||||
Türkiye'de bilişimin öyküsü - 1 Türkiye'de bilişimin öyküsü - 2 Türkiye'de bilişimin öyküsü - 3 |
|||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||